Cinco

3K 141 22
                                    

Televizyonu kapatıp çalan kapıya koştum. Sonunda gelebilmişti. Kapıyı açtım.

"Hoşgeldin!"

Gözlerini üzerimde dolaştırdı. Bakışları eteğimin açıkta bıraktığı bacaklarımda takılı kaldığında, rahatsız olduğumu belli eden bir şekilde öksürdüm. Bakışlarını hızlıca gözlerime getirdi ve dudağını yaladı, işte o zaman yukarı çıkıp üzerimi değiştirmek istedim. Uzun zamandır etek giymiyorum diye giymiştim keşke giymeseydim. Ellerini ceplerine soktu.

"Çıkalım mı artık?"

Onaylayıcı bir kaç mırıltı çıkardım ve vestiyerden çantamı aldım. Ceket alma gereği duymamıştım çünkü hava çok güzeldi. Kapıyı kapatıp kitledim ve arkasından koşar adımlarla arabaya ilerledim. O çoktan arabaya binmişti bile. Kapımı açmak için beklememişti. Gözlerimi devirip arabaya bindim. Kemerimi takarken konuştum.

"Uykusuzken daha kibar olduğunu düşünüyorum."

Sokaktan çıkarken güldü.

"Ne?"

"Dün gece daha kibardın diyorum. Kapımı falan açmıştın."

Gülmeye devam etti. Cidden komik miydi bu dediğim? Kırmızı ışıkta durduğumuzda ona baktım. Nereye gideceğimizi söylememişti. Heycanla konuştum.

"Nereye gidiyoruz?"

Aynadan saçını düzeltirken konuştu.

"İlk önce bir şeyler yiyelim sonra karar veririz."

Gözlerimi devirdim. Bu çocuğun yüzünden ne kadar da çok göz deviriyordum. Ona bu kadar rahat olmasının iyi olmadığı hakkında bir konuşma yapabilirdim fakat tartışmak istemiyorum. Bu yüzden susmakla yetindim.

Bordo rengindeki tırnaklarıma şöyle bir bakış atıp iç geçirdim. Onunla buluştuğum için tedirgindim çünkü paparazilere yakalanacağımızdan adım gibi emindim ve Ellie'nin ondan hoşlandığını biliyordum, onun gözünde aralarını bozmaya çalışan bir sürtük olmak istemiyorum. Bakışlarımı ne yaptığına bakmak için ona çevirdim. Kafası buraya dönük değildi fakat bakışları çıplak bacaklarımdaydı. Gözlerimi kocaman açıp eteğimi daha aşağı çekmeye çalıştım ve ellerimi bacaklarımın üstüne kapattım. Hemen önünde döndü. Mırıldandım.

"Keşke pantalon giyseydim."

Beni duymuştu fakat duymamış gibi yapıp arabayı sürmeye başladı. Bir daha kırmızı ışığa yakalanmamak için dua ettim. Etek giymek tam bir aptallıktı! Normalde etek giymiyordum ama alışveriş yaparken çok hoşuma gitmişti ve almıştım. Bu ilk ve son giyişim olabilirdi.

Araba durduğunda yüzüne bile bakmadan arabadan indim. Bu yaptığı hiç hoş değildi. Nasıl olur da utanmadan bacaklarıma bakabilirdi? Saçlarımı geriye attım. Arabadan inip yanıma geldi. Elini belime koyacağı sırada elini ittirdim. Gözüme bizi gizlice çeken bir paparazi takılınca adımlarımı hızlandırdım ve içeri girdim. O yokmuş gibi bir masaya oturdum. Karşıma otururken neler olduğunu anlamayan bir yüz ifadesi vardı. Ellerini çenesinin altına birleştirirken konuştu.

"Ne yaptım yine?"

Bakışlarımı başka yöne çevirip konuştum.

"Eteğimi çok beğenmiş olmalısın ki bakışlarını bacaklarımdan çekemiyordun."

Kıkırtısı kulaklarıma doldu. Rahatsız olmam onu eğlendirmiş olmalıydı. Tam ağzını açtığı sırada birkaç genç kız gelip onunla fotoğraf çekinmek istedi ve tabi ki onları kırmayarak fotoğraf çekinip birkaç imza verdi. Kızlar giderken bana kötü bakışlarını yolladıkları için çok rahatsız olmuştum açıkçası. Neymar ise onlar gittiğinde yüzündeki gülümseme ile beraber yerine geri oturdu. Konuşmamıza fırsat olmadan bu sefer garson gelmişti ve siparişlerimizi almıştı. 

Photographer || Neymar Jr.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin