4

21.1K 1.5K 2.4K
                                    

''Chanyeol.'' Dizlerimin üzerinde kalan pelerini kısa bir bakışla süzdüm ve derin bir nefes alarak perdenin ötesini sanki görebiliyormuşum gibi gözlerimi krem kalın kumaşa diktim. Beni onaylar bir ses çıkardığında gözlerimi yavaşça kırptım ve yükseldiğim parmak uçlarımın üzerine hafifçe geri indim.

''Burada bunun altına giyebileceğim herhangi bir şey yok ve ben...'' Duraksayarak siyah ince kumaştan pelerine kısa bir bakış daha attım. ''Ve ben bunun böyle giyildiğinden pek de emin değilim.''

''Neden bahsediyorsun?'' Huysuz ve muhtemelen yeni uyandığı için boğuk çıkan sesi kulaklarımı doldurduğunda gözlerimi devirdim. Ben de güneş henüz doğmamışken homurdanıp durmak istemezdim ama beni gecenin sonunda uyandıran yine kendisinden başkası değildi. Üşendiğimden yüzümü bile yıkamamıştım, çapaklar gözlerime batıyordu ve ağzım esnemekten yırtılacakmış gibi ayrılıyordu. Üzerime atıp giymem için verdiği pelerin dizlerimin üzerinde bitiyordu ve pantolonum yoktu, üstelik inceydi ve üşüyordum.

''Koca kara kıçından bahsediyorum, neden bahsedeceğim.'' Kendi kendime homurdanarak gözlerimi devirdiğimde homurtusu bana eşlik etti.

''Seni duyabiliyorum Baekhyun.'' Kaşlarını çattığını görebiliyordum ama konuşmama fırsat vermeden devam etti. ''Çık da bir bakayım.''

Omuz silkerek derin bir nefes aldım ve perdeyi önümden çekerek çıplak bacaklarımı açığa çıkardım. ''Şimdiden söylüyorum.'' Gözlerim çatık kaşlarının süslediği gözlerinin titreyişinde ve yutkunuşunda dolaştı. ''Sabah ereksiyonun için üzgünüm ama beni çıkmam için zorlayan sensin.''

Bacaklarıma bakmamak için kendini tuttuğunu biliyordum, bunu titreyen gözbebeklerinden yakalamak zor değildi, ama çatık kaşları bir milim bile kıpırdamamıştı ve gözlerini ısrarla üzerimden çekmiyordu, iradesinin sağlamlığı beni hala şaşırtmaya devam ediyordu çünkü beni şimdi bileğimden yakalasa, kendimi kucağına bırakmak için düşünme payım olmazdı.

''Edepsizliğine hayret etmeyi bırakalı hayli oldu lakin en azından daha az konuşmayı dene, Baekhyun.'' Derin bir nefesle söyledi ve ben kaşlarımı çatarak ukala bir bakış takındım.

''Şu an hayal gücü vızır vızır çalışan ben değilim, Chanyeol.'' Onu taklit ederek söyledim ve gözlerimi devirerek açık teras kapısına döndüm. Hava hala aydınlanmamıştı.

''Doğru dedin.'' Ayağa kalktığını burnuma dolan kokusundan anladım ve söylediği şeyi idrak etmem beş saniyemi aldı. Yutkunurken beni tek bir sözüyle etkileyebilmesine ve hızla kızaran kulaklarıma lanet ettim. Perdenin arkasına geçtiğini adımlarından anlayabiliyordum. ''Ama ne düşündüğünü saklamakta senden daha iyiyim Baekhyun.'' Söylerken yüzünde oluşan yarım gülümsemeyi perdenin arkasında olsa bile görebiliyordum ve bu benim sinirle tıslamama sebep olurken onu daha da keyiflendirdi. ''Yüzünü yıka.'' dedi uğraşmaya devam ederek. ''Hararetini alır.''

Bir süre daha orada dikilerek ahşap rafları karıştırmasını dinledim. Hava çok güzeldi ve terastan esen rüzgar üşütse de beni diri tutuyor ve keyfimin yerine gelmesine yardımcı oluyordu. Bu aralar iyi hissetmeye her zamankinden daha çok ihtiyacım vardı ve rüzgar iyi gelmişti.

''Örtünün altına gir.'' Perdenin arkasından gelen gür, tok ses tonu kulaklarımı doldurdu ve bu omuz silkmeme sebep oldu. ''Bacaklarından çabuk soğuk alırsın, üşüteceksin.''

''Üşütmemi istemiyorsan bana bir pantolon bul.'' Omuzlarımı silkerek söyledim ve o da tam da bunu yaptığını söyleyerek homurdandı. Bir süre sonra, elinde bir pantolonla perdenin arkasından çıktığı anda, kapının tıklanmasıyla olduğum yerde sıçrayarak ona doğru sokuldum. Neden ürkmüştüm bilmiyorum ama dışarıdaki zifiri karanlık ve seher yeli ürkmem için ortamı kolayca oluşturuyordu.

draw your swords // chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin