Fikret Kızılok - Fark Etmeden
''Yapma.'' Titrek bir nefesle soludum ve elimi, bacaklarımın arasına doğru kayan elinin üzerine bıraktım. ''Chanyeol.'' Gözlerimi kapatıp başımı ensemde dolaşan dudaklarına doğru yasladığımda iç çekerek dudaklarını kulağımın altına kaydırdı. Dudaklarının altında hissettiğim gülümseme, bir elinin belimi sarışı ve diğer elinin baldırlarımdan bacaklarımın arasına kayış şekli nefesimi kesiyordu. ''Baron gelmek üzere.'' dedim ağlamaklı bir sesle, hiç umursamadan göğsünden kopan hırıltıyla belimi birden asıldı ve sırtım göğsüne çarparken kalçalarımın kasıklarına aniden yaslanmasıyla bıraktığım yüksek sesli inleme onunkine karıştı. ''Chanyeol-ıhğm.'' Dudaklarının boynumu yakalamasıyla bir elimi kalçalarına doğru attım ve onu kendime doğru bastırırken titrek bir nefes soludum.
''Umurumda değil.'' dedi ve dudaklarını bu kez çeneme bastırırken elini kasıklarıma doğru kaydırdı. ''Şu haline bak, umurumda değil.''
İstemsizce yüzüme yayılan gülümsemeyle, kalçalarımı kasıklarına biraz daha bastırdım ve hırıltılarından büyük bir haz duyarak yüzümü ona doğru çevirdim. ''Ne varmış halimde?''
Bir elini üzerime tam olarak oturan mürdüm kadifenin kalçalarımın üzerinde biten eteklerine attı ve karnıma sızan soğuk parmakları kalçalarımı ona biraz daha yaslamamla sonuçlanırken ''Kim giydirdi sana bunu?'' diye hırıldadı. ''Belin, kalçaların...'' İç çekti ve belimi hızlı bir hareketle kavrayıp beni kendine çevirirken sırtımı duvara yasladı. O tehlikeli ve keyifli karıncalanma vücudumun her yerindeydi, bir elini parmak uçlarımın altında gerilen koluna dolarken diğerini saçlarına attım ''Güzelliğin...'' diye fısıldadı bu kez dudaklarımın kenarını öperek, titreyerek yüzüne doğru sokulduğumda iç çekti. ''Güzelliğim.''
İşaret parmağımı saçlarının arasından kaydırıp ensesinde dolaştırdığımda, parmaklarını başıma doğru yatırdı, içimdeki çılgın istekle uzanıp hafifçe çenesini ısırdığımda dayanamıyormuş gibi inledi. ''Seni sadece bir saat yalnız bıraktım.'' diye mırıldandı. ''Şu haline bak.''
Yeniden yüzümü ve boynumu öpmeye başlamasıyla yüzümü tekrar dudaklarına yatırdım ve gözlerim kapanırken ''Baron.'' diye mırıldandım titrek sesimle. ''Davet.'' Dudaklarını dudaklarıma sürterek boynumun öteki tarafına gömüldüğünde bu kez derin bir inleme bıraktım. ''Herkes burada. Chanyeol.''
Üzerimdeki kadifenin içinde dolaşan elini karnım boyunca kaydırdığında belim kıvrıldı ve nefesim kesildi. ''Seninle sevişmek istiyorum.'' diye mırıldandı dudaklarımın üzerine doğru, bir eli bacaklarımın arasına kaydığında titreyerek omuzlarına dokundum, sertliği karnıma çarpıyordu, onun tarafından domine edilmek dizlerimin bağını çözüyordu. Bana hemen şimdi burada sahip olsun istiyordum. ''Tüm vücudun morarana kadar, tamamen benim olana kadar sevişmek istiyorum seninle.''
Tamamen gözünün döndüğünü ve sahiden hiçbir şeyi umursamadığını anladığımda, ellerimi yüzüne çıkararak kendimi sıktım, muhafızın sesi kapıyı hızla kontrol etmeme sebep oldu, geri çekilip ellerimi boynuna indirdim ve ''Bu gece.'' diye fısıldadım dudaklarına doğru, gözleri hala dudaklarımın üzerindeydi, kapkaraydı ve odağı kaymıştı. ''Sabret, bu gece.''
Dudakları bana doğru uzanmak istediğinde, ellerimi göğsüne koydum. ''Şu günü atlatalım.'' dedim ağlamaklı bir sesle, biraz daha direnirse kendimi kucağına tırmanırken bulacağımı biliyordum. ''Söz veriyorum, sabret.'' Ağlamaklı bir ses çıkarsa da bu kez onayladı ve alnını omzuma yaslarken gözlerini kapattı. İç çekerek ağrımaya başlayan kasıklarımın üzerindeki deri pantolonu düzelttim ve soluklarımı düzenlemeye çalıştım, boynum yer yer kızarıktı ve muhtemelen saçlarım da darmadağınıktı. Ellerimi saçlarıma atıp rastgele düzelttiğimde, büyük salonun büyük kapısının sesiyle Chanyeol hızla olduğu yerde doğruldu ve yüzüne sanki hiçbir şey olmamış gibi bir ifade oturturken tam yanımdaki pozisyonunu aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
draw your swords // chanbaek
Fanfiction"Ben Komutan Park Chanyeol. Bundan böyle, kralım Byun Baekhyun, benim en büyük yeminim."