Gökhan Kırdar - Üstüme Basıp Geçme
Önce büyük bir hıçkırık boğazıma doldu, iki büyük el göğsümün ortasına çökmüş gibi hissettirirken, gözlerimin beynimin içinde döndüğünü düşündüm, sonra hıçkırık boğazımdan koca bir hırıltı olarak fırladı ve gözlerim hızla açılırken yattığım yatakta doğruldum. Elim göğsümü buldu, terden sırılsıklam olmuş gömleği yakalarken boş gözlerle etrafıma bakındım, gün doğmak üzereydi, Chanyeol yatağımın yanındaki dev sandalyede oturuyordu, anlaşılan uyuyakalmıştı, endişeyle açılan yorgun gözleri ifadesini ele veriyordu. Bilincim tamamen açılmamıştı, hala rüyada gibi hissediyordum. Doğruluşumla sıçran Chanyeol uzanarak bir bardak su doldurup elime tutuşturdu ve ''Baekhyun.'' dedi usulca, başımı salladığımda yorgunca sandalyesine geri çöktü. Bir iki büyük yudum alıp kuruyan boğazımı ıslattıktan sonra, elimdeki kadehi yanımdaki sehpaya bıraktım ve dizlerimin üzerinde emekleyerek yanına ulaştım. Ellerimi dizlerine koyarak kucağına çıkıp kıvrıldığımda iç çekerek kollarını etrafıma doladı.
''Düş mü gördün?'' Başımı boyun girintisine gömerken, kollarını belimin etrafında daha sıkı sarmasına iç çektim ve bir elimi kaldırıp boynuna bıraktım, tamamen bana sokulduğunda, başını eğip hafifçe burnumu öptü. ''Ne gördün?''
''Hatırlamıyorum.'' Uykulu bir sesle iç çektim ve gözlerimi kapattım. ''Uyumadın mı?''
''Uyumadım.'' dedi benimki gibi uykulu bir sesle, dünya üzerinde kokusu kadar rahatlatan çok az şey vardı. Çam gibi kokuyordu, keskin, ona özel. ''Yorgun değil misin?''
Boynundaki elimi kaydırıp hafifçe köprücük kemiklerinde dolaştırdım. ''Yorgundum.'' dedi usulca, iç çekerek daha sıkı sarıldı, gözlerimi hafifçe kırparak kaşlarımı kaldırdım.
''Şimdi?''
Başımı kaldırıp ona baktığımda gülümsedi. ''Şimdi kollarımdasın.'' dedi uzanıp gözlerimi öpmeden hemen önce. ''Geçti.''
***
''Acele et.'' Chanyeol'un arkasından bir taraftan pantolonumun belini çekiştirerek koşturmaya çabalarken, bir taraftan kıkırdıyordum. Koca adımlarıyla hızlı hızlı yürümeye devam ediyordu ve bir yandan pantolonumun kuşağını toplamaya çalışırken bir taraftan ona yetişmeye çalışmak oldukça zordu. Başaramayacağımı fark edince olduğu yerde durdu ve gözlerini devirerek hızla yanıma ulaştı. Ellerimi itelerken siyah kumaşı hızlı hızlı parmaklarının arasından kaydırdı, her çekişinde, ona doğru biraz daha sokuluyordum ve yüzüm boynuna yaklaştıkça tansiyonum düşüyordu.
Soğuk parmaklarının ince gömleğin üzerinden karnıma değmesiyle iki büklüm oldum. ''Aklım gidiyor.'' diye mırıldandım doğrulurken. ''Ellerini benden uzak tut.''
''Aklını dağıt.'' dedi bana bakmadan, düzgün bir kurdele yapmaya uğraşmakla meşguldü. ''Benimki bir giderse, ne seni ne kendimi toplayamam.''
''Acele et o zaman.'' Derin bir nefes alıp mırıldandığımda başını salladı.
''Nasıl uyuyakaldık mana veremiyorum.'' dedi ardından. ''Hiç adetim değildir.''
''Bütün gece tepemde dikilmişsin, derdin neydi?'' Kaşlarımı çatıp homurdandığımda başını kaldırıp bana kısa bir bakış attı. ''İçim huzursuzdu.'' dedi ardından duraksayarak, tereddüt ediyor gibi gözüküyordu. ''Seni gözümün önünden ayıramazdım.''
Neredeyse miyavlayacağımı fark ettiğimde dudaklarımı ısırdım ve omuz silktim, çılgınlar gibi kahkaha atmak isterken hiçbir şey olmamış gibi gülmemeye çabalamak, gülmeye çabalamaktan daha zordu, içim patlayacak gibi oluyordu ama kendimi sıkıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
draw your swords // chanbaek
Fanfiction"Ben Komutan Park Chanyeol. Bundan böyle, kralım Byun Baekhyun, benim en büyük yeminim."