Şüphe

878 41 40
                                    

Bu bölümü hikayeme çok güzel yorumlarla destek olmuş olan Kader Koyun'a ithaf ediyorum.

Akşama doğru yumuşak yatağımdan istemesem de kalktım. Kapıyı açıp dışarıya seslendim. "Bakar mısın Alisa! Banyoya girmek istiyorum, lütfen kovaları doldurup su getirir misin?" dedikten sonra içeri girdim. Terlemiştim ve banyoya girmeden dışarı çıkarsam yanımdaki insanlar kokudan ölebilirlerdi. Alisa birkaç kova su getirip banyoyu hazırladı içerisine kendi hazırladığı bazı kokulardan da döktükten sonra izin isteyerek odadan çıktı. Ben de üstümdekileri çıkarıp kendimi su dolu küvetin kollarına bıraktım. Serin su beni o kadar rahatlatmıştı ki. Birkaç dakika sonra kafamı suyun içine soktum ve kaç saniye suda havasız kalabileceğimi ölçmeye başladım.

Banyoda biraz vakit geçirdikten sonra havluya sarınıp odama geçtim. İyice kurulandıktan sonra üzerime açık mavi bir elbise giyip dışarı çıktım. Giderken bugün neler yapabileceğimiz maddeler halinde kafamda sıralamaya çalışıyordum.
Ama yapabileceğimiz hiçbir şey olmadığını anlamam saniyelerimi aldı.

Neden yapacak hiçbir şey bulamıyordum? Çünkü benim babam kraldı. Bu sarayda ve sarayın dışında onun izni olmadan hiçbir şey yapamazdım.

Ben bunları düşünmeye devam ederken Tyler'ın kapısına gelmiştim bile. Büyük ahşap kapıyı dört kez tıklattım ve Tyler'ın "Gel" komutuyla kapıyı yavaşça açarak içeri girdim.
Fakat beklediğim görüntüyle karşılaşmamıştım. İçeride sadece Tyler vardı. Peki Drake neredeydi?

"Drake nerede?" dedim merakla.

"Kendi odasında biraz rahatsız yatmak istediğini söyledi ben de çıktım" dedi kayıtsızca.

"Dün bir şeyi yoktu." dedim.

"Dün bir şeyinin olmadığını ben de biliyorum. Bugün biraz rahatsızlanmış işte. Zaten çok hasta değil biraz midesi bulanıyordu yalnızca." dedi ve ardından "Eğer merak ediyorsan git bak." diye ekledi.

Tamam anlamında kafamı salladım ve Tyler'ın karşısındaki odaya tereddütlü adımlarla yaklaştım. Acaba hiç gitmese miydim? Belki yalnızca tek kalmak istemiştir.

Kapıyı birkaç kere tıklatmama rağmen ses gelmemesi düşüncelerimi doğruluyor gibiydi. Ama merakıma engel olamayarak "Geliyorum Drake." dedim ve kapıyı açtım.

Drake beyaz çarşaflara sarınmış yatıyordu. Bu sıcakta neden böyle yaptığını anlayamıyordum. Yanına biraz daha yaklaştım ve uyuduğunu gördüm. Alnından boncuk boncuk terler akıyordu. Ben de onu uyandırmak için koluna dokundum. Ama hareket etmeyince elimi yüzüne koydum ve o anda ateşler içinde olduğunu anladım. Uyanması için kolundan tuttum ve kuvvetli bir şekilde sallamaya başladım. Ama tepki vermiyordu. Bayılmış mıydı?

O kadar çok korkmuştum ki bağırmaya başladım. "Biri yardım etsin lütfen!" diye avazım çıktığı kadar bağırırken gözümden dökülen yaşlara engel olamıyordum. Birkaç saniye sonra oda muhafızlarla doldu. Giren muhafızlar önce bana bakıyorlar sonra da odaya göz gezdiriyorlardı. Sanırım birinin bana zarar vermeye çalıştığını sanmışlardı. Ben de onlara Drake'i göstererek "Ne bekliyorsunuz doktor çağırın!" dedim. Muhafızların birkaçı benim sözlerim üzerine koşarak odadan çıktı bazıları ise hala odada dikiliyordu. "Ya bir işe yarayın ya da çıkın buradan!" dedim bağırarak.
Neden bu kadar sinirli olduğumu ben de bilmiyordum. Sanırım korktuğum için olmuştu. Drake'i kaybetmekten korktuğum için...

Birkaç dakika sonra doktorlar koşarak odaya girdi. Birisi bana dönüp "Efendim siz çıksanız daha iyi olacak. Dairenize çıkın yanınızdaki kızlardan birine size çay yapmasını söyleyin. Ve biraz rahatlayın." dedi.
Kendimi öyle yorgun hissediyordum ki doktora karşı çıkamadım. Odadan çıkarken elimden gelen tek şey Drake için dua etmekti.

Kara KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin