Sarayımla Tanışmam

2K 100 2
                                    

Okuyanlara teşekkür etmek istedim başlarken sağ olun var olun.Bu arada esas hikaye bu bölüm şekillenmeye başlayacaktır.Biraz uzun tutmaya çalıştım bu yüzden.Umarım beğenirsiniz...

Onu gördüğüm anda düşüncelerim böyleydi.''Seninle evlenemem,seninle evlenemem ve seninle evlenemem.''

Benimle aynı yaşta olması muhtemeldi.Ama benden oldukça uzundu ve bayağı cılızdı.Sanki üflesem uçacaktı.Kendinden emin olmadığı belliydi.Onunda annesi ve kardeşi gibi saçları sarıydı ama sanırım babasından da bu konuda gen almıştı çünkü daha koyu bir sarıydı.Bacakları uzundu.Aslında biraz kilo alsa ve gücünü toplasa fena olmazdı.En çok ilgimi çekense gözleriydi.Çok açık bir kahveydi.Ben bunları düşünürken arkadan biri beni cimcikledi ve yapmam gerekenleri hatırlattı.Bu kişinin annem olduğuna emindim.

Hemen talimatları aklıma getirdim ve ilk önce prense selam verdim o ise hiçbir tepki vermedi.Ardından aklımdan hazırladığım konuşmayı yapmaya başladım''Benim adım Brenda,Regia Krallığından geliyorum.Sizinle tanışmak bir onurdu;Prens...umm..Prens...ıı...Prensim.''

İnanamıyorum Prensin adını unutmuştum.Rezil olmuştum ve suratımın kıpkırmızı olduğuna emindim.

Bu kadar konuşmama karşın Prens hiçbir cevap vermemişti.Bu sefer olaya Kraliçe el attı.Sanırım oğlunun mızmız ve güvensiz gözükmesini istemiyordu.

''Hadi Daniel sen de kendini tanıt''diyerek biraz zorlamayla da olsa oğlunu konuşturabilmişti.Bu arada ismini de söylediği için Kraliçe'ye minnettardım içimden tekrarladım.''Daniel,Daniel sakın unutma!''

''Benim adım da Daniel,Marina Krallığının veliahdıyım.Sizinle tanışmakta bir onurdur.''dedi.

Bu ne kadar da soğuk bir konuşmaydı böyle hiç benim konuşmama benzemiyordu.Sonunda biraz batırsamda benim konuşmamda bir duygu vardı:Heyecan.Ama onun konuşmasında bir duygu kırıntısı dahi yoktu.Sadece soğukluk vardı.Kraliçe ve Kral ise tam aksine oğullarıyla gurur duymuştu.Yüzlerindeki ifadeden belli oluyordu.Acaba annem benim hakkımda ne düşünüyordu?Mutlu olmuş muydu gurur duymuş muydu?Hiç sanmıyorum çünkü konuşmamın önceden hazırlandığımla hiçbir alakası yoktu.Çoğu cümleyi yutmuştum kelimeler boğuk boğuk çıkmıştı.Provada ise ne güzel konuşuyordum,tabiri caizse bülbül gibi şakıyordum.

Kral uşağına arabaları hazırlaması için emir verdi.Ben de bu arada anneme bakmak için arkamı döndüm.Sinirlenmişdi belliydi.Konuşmam mükemmel olmadığı için mi yoksa prensin adını unuttuğum için mi bilmiyordum.Ama kesin bir şey vardı ki saraya gidip odamıza çıktığımda çok fena azar işitecektim.

Uşak arabaların hazır olduğunu söyledi kral ve ailesi önde annem ve ben arkada askerler ise en arkada yürümeye başladık.Birinci arabaya onlar bindiler,uşak yanımıza gelerek ikinci arabanın bizim için hazırlandığını söyledi biz de böylece siyah renkli ikinci arabaya bindik.Biz bindikten sonra bizimle gelen hizmetliler ve uşaklar da onlar için hazırlanmış üçüncü arabaya yerleştirildi.

Gitmeye hazırdık.

Arabaya bindiğimizden beri annem tek kelime laf etmemişti.Sanırım burada duyulabileceğimizi düşünüyordu ve sinirini tamamen toplayıp bizi kimsenin duyamayacağı bir yerde çıkarmak istiyordu.Ben de onu iyice kızdırmamak için sessizce oturuyordum.Karşılama kısmının pek iyi geçtiğini söyleyemezdim ama düşündüğüm kadar kötü de değildi.Benim esas merak ettiğim bölüm geliyordu:Saray tabii bir de eğlence ve yemekler.

Çok yediğim söylenemezdi aslında ama yine de buranın yemeklerinin güzelliği herkes tarafından bilinirdi.Hem belki yine o balıktan yerim diye heyecanlanıyordum,hani şu yolculukta yediğim balıktan.

Kara KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin