Çok geç kaldım biliyorum ama hastaydım arkadaşlar tabiri caizse hastane hastane sürünüyordum :) Hemde şu ilham denen şey bana gelmiyor sanırım bölümü yazmak için çok uğraşıyorum. Neyse umarım güzel bir şeyler çıkarmışımdır. Hepinizi çok seviyorum canlarım :* Vote ve yorum yapmayı unutmayın lütfen zor değil.
========================================
- Yeter artık Miray. Doktor demedi mi çıkabilirsin diye? Sıkıldım ben hastanede!
- Olmaz Sanem. Ya dikişlerin açılırsa, daha bir hafta oldu.
Sinirle inleyip kendimi geri attım yatağa. Annem mi zannediyordu kendini acaba.
- Bak bir de nasıl atıyor kendini. Kızım dikkat etsene bir yerine bir şey olacak.
Gözlerimi devirip ofladım. Herkes nereye gitti. Hayır beni niye bu manyağa bıraktılar. Kafamı kaldırıp yan koltukta uyuyan Can'a baktım. Hafifçe doğrulup kolunu dürttüm.
- Şişt Can! Kalksana ayı!
- HIH! Ne var Sanem, noldu?
- Can al şu kızı başımdan. Zaten hastayım sinirlerim bozuluyor.
Can ayağa kalkıp pantolonunu çekti. Miray'ın yanına gitti.
- Hadi gel sevgilim. Aşağı inip bir şeyler yiyelim.
- Ama Sanem-
Bana doğru dönünce hemen uyuyormuş gibi yaptım. Derin bir nefes verdiğini duydum.
- Tamam.
Ardından da kapının kapanma sesi. Yavaşça gözlerimi açtığımda gittiklerini anladım ve rahat bir nefes verdim. Artık çıkmak istiyordum çok sıkıldım. Gözlerimi ilk açtığımda babamı görmüştüm. Şişmiş gözleriyle sımsıkı sarılmıştı bana. İlk iki gün hiç başımdan ayrılmamıştı ama sonra Cenk amcanın zoruyla (Berke'nin babası) şirkete gitmek zorunda kalmıştı. Ondan sonrada hep Miray vardı yanımda. Sude okula gidiyordu hepimiz birden derslerden kalmayalım diye not tutuyordu. Yine fedakarlık yapmıştı benim canım kardeşim. Can ve Miray'da her gün yanımdaydı. Hele Miray bir an olsun başımdan ayrılmıyordu. Ha bir de Berke vardı tabi. O da sürekli gelip gidiyordu. İlk uyandığımda fazlaca endişeliydi. Sude ve Miray onun ben ameliyattayken ağladığını bile söylemişlerdi. Başta şaka yaptıklarını düşünmüştüm. Ama bilincim kapanmadan önce söyledikleri aklıma gelince.... Bunları Sude'ye anlattığımda Berke'nin bana aşık olduğunu söylemişti. İşte buna büyük bir kahkaha atmıştım. Berke ve bana aşık olmak. Aman allahım! Bunu düşünmek midemin burkulmasını sağlıyordu. Kapının açılma sesini duyunca irkildim. O tarafa döndüğümde Berke'nin geldiğini gördüm. Doğrulup sırtımı yastığa yasladım.
- Hoşgeldin.
- Hoşbulduk. Daha iyi misin?
- Evet. Oldukça iyiyim. Bir an önce çıkmak istiyorum.
Gülümseyerek yanıma geldi. Elindeki poşeti bana uzattı.
- Hastane yemeklerinden bıktığını düşündüm.
Poşetin içine baktığımda yaprak sarma ve mantı olduğunu gördüm. Küçük bir kapta da yoğurt vardı. İyi ama bunların en sevdiğim yemekler olduğunu nasıl bildi?
Üzümünü ye bağını sorma Sanem.
Haklısın iç ses.
- Teşekkür ederim yaa .
- Önemli değil.
Hemen poşetten çıkarıp yemeye başladım.
- Yavaş ye boğulacaksın.
- Bono boşoy olmoz boşvor.
Kıkırdayıp başını salladı. Yemeğimi bitirdikten sonra -silip süpürdükten sonra yani- ellerimi ıslak mendille silip Berke'ye döndüm. Yemek boyunca beni izlemişti. Normalde bu tür şeylerden rahatsız olurdum ama bu sefer hoşuma bile gitmişti. Amann her neyse.
- Kendi kendine hareketler yapmaya devam edecek misin? Cidden korkmaya başlıyorum Sanem.
- Ne! Ah! Dalmışım. Ne zaman çıkacağım burdan.
- Aslında doktor çıkabileceğini söyledi ama baban ve o cadı arkadaşın 1 ay kalmanı istiyor.
- Ne? Bir ay mı? Hayatta kalmam.
- Sanırım sana bir önerim olabilir.
- Nedir?
- Kaçalım.
Ne kaçalım mı? Allahım ne diyor bu çocuk? Yoksa bu bir evlenme teklifi falan mı? Olamaz!
Hayatının fırsatı Sanem. Taş gibi çocuk işte. Al sana böyle koca bulamazsın valla. Demedi deme.
Of iç ses. Ben seni çözemiyorum bir Sude bir Miray. Nesin sen ya?
Sen karışma orasına.
- Tabiki de bu bir evlenme teklifi değil Sanem. Yani seni hastaneden kaçırayım mı anlamında dedim.
- Aklımı mı okuyorsun?
- Hayır sadece yüz ifadenden tahmin ettim. Tabi sen bir an ümitlendin şimdi. Böyle yakışıklı, karizmatik bir koca bulmak zor yani. Ama merak etme sende evde kalmazsın heralde. Ben daha çok gencim.
- HAH! Sana mı kaldım be? Ayı!
- Biraz kibar olmayı dene Sanem.
- Ayıcık!
- Peki tamam ben gidiyorum o zaman sana bir ay mutluluklar.
Ayağa kalkıp kapıya doğru adım atınca telaşla ellerimi salladım.
- Tamam tamam özür dilerim. Yeter ki çıkar beni burdan.
Ukalaca sırıtıp döndü.
- Ha şöyle yola gel güzelim.
Sensin güzelim! Allahım neden ben?
==================)======================
Evet biliyorum çok kısa oldu ama idare edin arkadaşlar. En kısa zamanda bölüm atacağım. Allaha emanet olun :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORTAK!
Teen Fiction"Ben sevmeyi beceremem ki" "Seversin Sanem. Sadece duygularını takip et." Duygularını herkesten saklamayı beceren bir erkek...Berke ATASOY Vücudunun %70'inin meraktan oluştuğunu düşünen deli dolu bir kız...Sanem BAŞARAN Peki ya huyları birbirine b...