Kadın ve adam birlikte oldukları süre boyunca konuşmuşlardı.
Şimdi ise kadının ağzını bıçak açmıyordu.Yorucu,yıpratıcı bir aşktı.
İnsanlar birbirlerini anlamaktan çok birbirlerine iyi olduklarını kanıtlama çabası içinde koşuşturuyorlardı.Kadın dahil olmaktan kaçındığı bu sohbetlere elinde olmadan karışıyor ve kendini bir çatışma içinde buluyordu.Tartışmaktan yorulup usandığında ise yanında olmayan adamına sığınıyordu.Zaten kadın kimi sevse hiç biri yanında olmamıştı.
Kadın kendine aykırılıklarını bile sevmişti.Çünkü adam kadının derine gömdüğü her şeye dokunmayı başarmıştı.Hayattan sayılmayacak kadar kısa olan bir zamana kadının tüm yaraları ve tüm sevgisi sığmıştı.
Kadın hiç sorgulamıyor,küfür etmiyordu.Bunlara değer miydi diye yargılamıyordu.Tek düşünebildiği adamdı.Ve susmasının tek nedeni de kendini ikinci plana atıp adamın mutlu olmasını izlemekti.
Ama içinde bulunduğu çıkmaz git gide derinleşiyordu.Artık kendinden de kaçıp dinlenmek istiyordu.
Adamın kararsızlıkları kadının içindeki son enerji taneciklerini de tüketiyordu.
Varlığından atamadığı adamdan,umutsuzca uzayıp giden ağlamalardan,soyut kavramlardan yorgundu.
Adam dönecek miydi?