Kapıyı açtığımda karşımda Damla , Ege ve Berk vardı. Damla " Selam. Telefonlarını açmayınca merak ettik. İlk önce çaldı daha sonra ulaşılamıyor dedi. Bizde sen telefonunu kapatmadan yerini bulduk. "- E oha ama. Polisi de aradınız mı bari ?
- Aaa iyi hatırlattın arayıp da iptal ettirelim. Her yerde seni arıyorlardır şimdi.
- Damla şaka değil mi bu ?
- Tabi ki de evet. O kadar da değil. Annenlere sordum.
- Bir an inanmıştım. İçeri geçin hadi.
Üçüde içeri geçtikten sonra koltuğa yayıldılar. " Acıktım ben ya. Yemek yapabiliyor musun Nefes ? Bir şeyler yapta yiyelim. " diyen Ege'ye birden
- Diyelim ki yapıyorum napcan nüfusuna mı alcan ?
Dedim. Allah kahretsin. Şimdi evet falan dermiş aynı konulara gireriz. Çok sıkıcı.
- Yapmasan da alırım da yapsan fena olmaz.
- Ben de gelirdim zaten koşa koşa.
- Ne acelen var Nefes ? Bekle okul bitsin.
Nediyordu bu be ? Hemen saçımı başımı düzelttim ve böbürlenmiş bir şekilde :
- Tabi ki yapıyorum yemek ? Biz ikimiz ayrılmaz ikiliyiz. Hem yerim hem yaparım. Bekleyin burda bir buçuk saate donatıcam bu masayı. Damla sende gel de canım sıkılmasın.
Damla mutfağa girince " Kızım sen daha yumurta bile kıramıyorsun nasıl donatacan acaba ? "
- Ben daima B planı da yaparım. Geçen buraya öylesine geldiğimizde yanlışlıkla bir restauranta girdim. Ama mükemmel ev yemekleri yapıyor. Mantısından çorbasına patlıcanından pilavına aklına gelen her şey. Şimdi sipariş vericem getirsinler.
- Vay çakal seni.
- Ee akıllı olmak kolay değil.
Gülmeye başladık. Daha sonra restaurantı arayıp sipariş verdim. 45 dakika sonra kapı çaldı. Ege tam yerinden doğrulurken " Ben açarım ! " diye bağırdım. Görürse çok dalga geçerdi çünkü. Gelen siparişleri görmesin diye:
- Ege banyonun musluğu bozulmuş şey etsene.
Dedim hemen banyoya gitti. Berk zaten televizyon izliyordu.
- Teşekkür ederim. Kolay gelsin.
Dedikten sonra kapıyı kapattım. Mutfağa gidip hepsini tek tek çıkardıktan sonra yeni tabaklara koydum. Masayı Damla hazırlıyordu. Bardakları almaya boyum yetmemişti. Arkadan biri dolabı açtı. Arkamı döndüğümde Ege :
- Al bakalım. Küçük hanım.
- Ben küçük değilim sen uzunsun.
Cilve yapmaya çalışırcasına " Hmm ben mi uzunmuşum ? Allah Allah. "
- Tatlı olmaya çalışm...
- Çalışmıyorum zaten tatlıyım. Acıktım ben. Biraz hızlı.
Arkasını dönerken sessizce "Zıkkım ye. " dedim. Bana dönüp :
- Duydum. Sen yaparsan onu da yerim. Bu arada musluk bozuk değil.
- Aaa düzelmiş demek ki kendi kendine.
- Kesin kendi kendinedir.
Off. Anlıyacak diye kırk takla atmıştım. Daha sonra masaya geçip yemek yemeğe başladık.
- Hmm. Çok güzel olmuş Nefes. Bu mantının tarifi ne ?
Birden öksürmeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Egoist Garson
Romance"Sen içimde tuttuğum en uzun nefesimsin." dedi kulağıma eğilip. "Dikkat ette boğulma."