13. Bölüm

2.3K 71 7
                                    

  "Oğlum neredeydin sen? Bizi öldürecek misin meraktan!" Babamla dedem ben biraz daha erken gelmeseymişim çoktan beni arıyorlardı. Kapıyı açar açmaz onları karşımda buldum ellerinde el fenerlerini açmış dışarı çıkıyorlardı artık. Ne yalan söyleyecektim şimdi? Acar'lara gittim ama Pakize Teyze beni görmüyordu ve karısı da uyuyordu, Hanife ile birlikteydik ama Hanife'nin babası benimle bu vakitte birlikte olmasına karşı çıkmıyordu, Patlak'ı arıyordum ama Patlak zaten evdeydi. Offff ne diyecektim bunlara ben. "Şey... Hani piknikte küs olduğunuz bir aile vardı. Onların okullarıyla birlikteydim. Çok iyi bir oğlan..." Gülümsedim. "Oğlum yapma bir daha öyle gecenin ikisinde eve mi gelinir. Pakize'yi aradı babaannen açmıyor kadın kaç saattir. Artık yeter dedik." Oha oha... Ne demek saat iki biz o kadar zaman geçirmiş miydik ya dudaklarını hala ağzımda hissediyordum... Acaba Pakize Teyze neden açmamıştı yoksa onlar da mı Acar'ı aramaya çıkmışlardı. Acaba o ne diyecekti ailesine. Babaannem de geldi telaşla. "Pakize Acar'ı arıyormuş ondan açamamış telefonu. Oğlum ne yaptınız siz Acar ile bu saate kadar?" Peki ya şimdi ne olacaktı. "Acar mı?" Hepsi bana bakıyordu yine. "Ben Acar'ın yanında değildim ki... Arda ile beraberdim herhalde." Babaannem birden telaşlandı. "Yoksa bu oğlan karısını mı aldatıyor." Evet aldatmıştı hem de bir erkeğin saatlerce dudağını yemişti. "Yok babaannem ya yapmaz Acar o kadar da değil. Siz Pakize Teyzeye bir şey çaktırmayın. Kadıncağız üzülmesin." Dedem başını salladı. "Gökay doğru söylüyorsun. Sakın ha hanım ağzından bir şey kaçırma Pakize'ye." Babaannem öfkeli görünüyordu. "Birisi gelmiş camdan bakmış gelinle göz göze gelmişler Acar da onun arkasından kovalamış. Sonra yakalayamayınca Gökay'ı görmüş de onunla sohbet etmişmiş saat ikilere kadar. Kim bilir o camdaki de karısını aldattığı kızdır. Bu nasıl bir yalan ya. Allah akıl fikir versin o oğlana." Oha babaanne ya oha nerdeyse her şeyi biliyordu. Doğru camdaki karısını aldattığı erkekti. Bir burda hatası vardı. Kız değil erkekti o camdaki... "Neyse doğru diyorsunuz Pakize'ye söylemem ben." İçim rahatlamıştı işte şimdi. "Hadi bakalım yatalım artık öyleyse haydi iyi geceler." Diye ağzı kulaklarımda odama çıktım. Kapıyı kapatıp loş ışığı yaktım. Yatağıma uzanınca aklıma yine o geldi. Her yerim yanıyordu sanki onu düşündükçe. Beni seviyordu Allah'ım Acar beni seviyordu. Keşke şuan onlara koşup o pis karısına kocan seni sevmiyor o benimle birlikte... Hayır burda bir hata vardı. Gerçekten hala onu sevmiyor muydu? Pencereden bakarken onun dudaklarını öpmemiş miydi? Ona seni seviyorum dememiş miydi bunları ne çabuk unutmuştum o dudaklarıma yapışınca? Benimle dalga mı geçiyordu acaba? Eğer orda ellerini durdurmasam benimle dalga geçip arkadaşlarına mı anlatacaktı. Onlar da bir erkeği nasıl yaptın diye iğrenecek miydi? Yüzümdeki gülümseyiş aniden yok oldu. Acar gerçekten beni seviyor muydu?
    Hanife'nin sarıldı bana. "Daha iyi misin? Çok kolay oluyor değil mi onu unutmak?" Beraber evlerinin önündeki büyük bir ağacın gölgesine oturduk. "Ya demezsin. Dün saatlerce onunla öpüştüm." Bunu ona söylemem doğru muydu acaba ama o her ne kadar on iki yaşında olsa da Hanife'ydi. Gözleri öyle bir patladı ki yerlerinden çıkacak sandım. "Ne demek öpüştün? Sen aklını mı kaybettin? Farkında mısın o evli bir adam ve senden zerre hoşlandığını sanmıyorum." İşte beklediğim şeyi söylemişti... "Ama o bana beni sevdiğini söyledi." Çok kızgın görünüyordu. "Gökay lütfen bu kadar aptal olma gerçekten inanıyor musun seni sevdiğine. Şimdi bir düşünsene seni sevseydi eğer o düğün günü senin için ondan vazgeçmez miydi? Ve bir daha düşün dün seni öptükten sonra neden evine gitti neden tekrar karısına döndü seni çok sevdiği için mi tekrar karısıyla saatlerce sevişti?" Dün terastan gördüm gecenin yarısı hala odalarının ışığı yanıyordu. Kendine gel Gökay ondan uzak durmalısın kendin için." Bir kere de içimi su serp be Hanife... "Belki de su içmek için kalmışlardır ya da tuvalet?" Sanki şimdi beni dövecekti. "Çok safsın gerçekten. Peki neden hala aynı yataktalar Gökay? Hem anlamıyorum seni nesine aşıksın ki onun o aptal suratına mı yoksa kaslarına mı yoksa sana se..." devam edemedi lafına çünkü biri bağırarak kesmişti. "Hey! Gökay sonunda seni buldum." Hanife onu görür görmez yüzünü ekşitti. Sanki erkeklerden nefret ediyordu kız ama öyle olsa bana da yüzünü buruşturdu. Kendimi şanslı hissettim bir keresinde bana kedileri sevmeyen insanların iğrenç insanlar olduğunu söylemişti belki de ben bu yüzden şanslıydım. "Seni bekliyorum Gökay hadi gelsene." Hanife'ye baktım. "Hayır sorun gidebilirsin. Patlak benimle kalabilir mi?" birden yumuşamış yine çocuk Hanife olmuştu. "Elbette kendine ve kedime iyi bak Hanife seni seviyorum görüşürüz." Bana yine sarıldı ben de ona. Sonra da bahçenin kapısına yöneldim. "Merhaba Gökay seni burada bulacağımı sanmazdım. Ee nasılsın?"

Bana TutunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin