Bazı insanla hayatın her zaman bize ikili oynadığını düşünürler. Kimi insanlar mutluyken kimisi mutsuzdur. Kimi zengin iken kimisi fakirdir, kimi şanslıyken kimi şansızdır. Bunun gibi bir sürü örnek verebilirim. Ya PEKİ ben... Ben hangi kategorideydim? Ben hayatın bana ikisini de yaşattığı oyundaydım. Kahkahalarla gülerken içimde yanan ateşten kimsenin haberi olmazdı. Maddi durumumuz bir fakire göre baya iyi bir zengine göre de normaldir. Şans... İşte en çokta bu konuda umutsuz bir vakayım. Böyle bir ailede doğdum için şanslı ama küçük yaşta babasını kaybedecek kadar da şansızdım.
Hayat bir yandan bana gülerken bir yandan da gerçekleri gösterecek kadar da acıydı. Herkes hayata kendi seçimleriyle gelmek ister. Bana sorsalardı annem ve babam yanımda olsun para mülk hiçbir şey umrumda olmazdı. Ama hayat bize bu oyunu sunmamıştı. Madem hayat bana bir oyun oynuyordu; Madem ki biz bir oyunun içindeydik oyunu kuralına göre oynayalım o zaman....
Ben Açelya Gürsel.17 yaşında Lise son sınıf öğrencisiyim.Babam ben 5 yaşındayken kalp krizinde hayatını kaybetmişti. Annem her zaman babamın melek gibi bir kalbi olduğunu annemi ve beni çok sevdiğini anlatırdı. Ben hayal meyal hatırlıyorum anılarımızı tabi o zamanlar küçük olduğum için aklımda çok fazla bir birikinti yoktu.
Yatağımdan kalkıp okul kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Özel Çağ Kolejinde okuyorum.Annem
özel bir hastahanede Başhekim.Ne kadar benim de doktor olmamı istese de Ben hayallerimin peşinden gidecektim.Resim yeteneğim oldukça iyiydi.Belki kendime bir resim atölyesi de açabilirdim.Bazen hafta sonları İstanbul sokaklarını gezip beğendiğim yerlerin resimlerini çiziyordum.Aşağı indiğimde annem her zaman ki gibi kahvaltı masasında oturmuş benim gelmemi bekliyordu.Yanağına Günaydın öpücüğünü bırakıp masada ki yerimi aldım.
"Annecim akşama eve geç gelebilirim" zorlada olsa ağzımda ki baklayı çıkarmıştım.
"Neden ?"sorgulayıcı bir anne daha.Bir kerede 5N 1K sorularından birini yöneltmeden izin verse şaşırırdım.
"Yeni bir yer keşfettim ve manzarası akşamları güzel oluyor" demek istediğimi anlayarak
"Ah yine resim çizmeye mi gideceksin ? Bu sene son senen Açelya,derslerinle ilgilenmelisin"mahçupca anneme bakıp kafa salladım.
"Haklısın annecim ama sana söz veriyorum derslerimi aksatmayacağım"tamam anlamında gözlerini kapatınca bir sevinç nidası çıktı ağzımdan.Masadan kalkıp annemin yanağına tekrar öpücük bırakıp evden çıktım. Kapı da ki korumalara bir baş selamı verip okul yolunu tuttum.Köşeyi dönerken dikkatimi yol kenarında duran siyahlarla kaplı olan araba dikkatimi çekti. Allah bilir hangi komşumuzun yeni arabasıydı.Omuz silkip yoluma devam ettim. Okula vardığım da direk bizimkilerinin yanına gittim.Sınıfın çoğu sıraların üstünde uyuklarken bizim grup yani Besra, Zehra, Eren sabah sabah enerjik bir şekilde sohbet edip kahkahalarıyla sınıfı inletiyorlardı.Bir tek uykucumuz olan Özcan ama biz Özücan diyoruz neyse o kulaklığı takmış uyuyordu ama ben onun uyumasına izin verir miyim?....Asla.Her sabah yaptığım gibi çantamı minikim canım arkadaşım olan Hatice Nur'un yanına bıraktım.
Ellerimi etekli pantolon olan okul formasının cebine katıp bizim gruba doğru yol alıp
"Günaydın"dedim hepsi aynı anda günaydın dedi ve ne yapacağımı anladıkları için sessizce güldüler.Özücan'nın yanına gidip kulaklığı çıkardım ve telefonu elinden aldım.Ama beyefendimiz hala uyuyordu.Elimle ensesini ilk önce okşadım.Huysuzca kıpırdanıp tekrar uyudu.En sonunda ensesine sert bir tokat atıp uzaklaştım.Özücan o hareketle yerinden kalkıp bana sinirle "Laan" diye âdeta kükredi tüm sınıf ona gülerken bende onlara katılarak güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İkinci Yüzü
Ficción General"Batur "diye fısıldadım. Adıyla seslenmeme şaşırmıştı. Arkasını dönüp soran gözlerle baktı. "Şey be-ben." diye kekelerken ilk defa ondan bir şey istemenin yükü binmişti omuzlarıma. "Söyle"diye kesin bir dille konuşunca. "Ben annemi özledim onu bir...