1. bölüm Tesadüfler Çemberi

135 21 11
                                    

Yonca o gün yorgun uyanmıştı. Geç yattığı için uykusunu alamamış ve okula geç kalmak üzereydi. O gün hayatının son maçlarından birine çıkacaktı. Evet bugün son sınavına girip mezun olacaktı.
Gözlerini açtı yorganı aralayıp oturdu. Mavi ojeli ellerini kızıl saçlarına götürdü. Mavi onun en sevdiği renkti. Üstelik kendisine uğur getirdiğine inanırdı. Bu yüzden akşam mavi ojesini sürmüş sınavına çalışmaya başlamıştı.
Uykulu gözlerle etrafına bakındı. Sonra saate bakması gerektiğini düşündü. Otobüse 15 dakika vardı. Bu onun için yeterli bir süreydi. Çünkü diğer kızlar gibi süslenmeye ihtiyacı yoktu. Hatta erkekler onun ilgisini çekmiyordu. Ama buna rağmen peşinde bir çok hayranı vardı. Neyse ki bir çoğuyla vedalaşacaktı.
Yoncanın sert bir yapısı vardı. Arkadaşları arasında bile konuşurken ters kelimeler kullanabiliyordu. Ama arkadaşları yoncayı biliyordu ve asıl amacının kırmak olmadığını kestirebiliyordu.
Yonca üstünü giyindi. O çok sevdiği mavi gömleğini giydi. Ne kadar bir totem olsa da mavilerle çok şık olmuştu. Hem mavi gözleri de ortaya çıkmıştı.
Durak kapısının önündeydi bu yüzden kahvaltı etmeye vakti vardı. Sınav günleri aç karınla evden çıkmazdı. Zihni açık olmalıydı. Kahvaltısını ettikten sonra ceketini aldı ve dışarı çıktı. Durağa geldi ve çok beklemeden otobüs geldi. Yine tıklım tıklım doluydu. Bir boş koltuk bulmuştu. Ama hayır oturamazdı. Yiğit kendisi için ayırmıştı o koltuğu. Onun yanına oturmamak için ayakta kalmayı tercih etti.
Nihayet gelmişti. Mühendis olmak için sadece son bir sınavı vardı. Sınavdan sonra kendisine izin verecek çıkıp sahilde dolaşacaktı. Hem bu sayede görmek istemediği kişilerden de uzak olacaktı.
Nihayet sınav bitmişti. Hemen oradan uzaklaştı ve sahile yürümeye başladı. Sahil biraz uzak kalıyordu ama akpili bitmişti otobüse binemezdi. Sahile ulaştığında bir bank bulup oturdu. Uzun uzun denize baktı. Yanına bir baloncu yaklaştı. Bu baloncudan rahatsız olmuştu. Yaklaşması yetmiyormuş gibi bir de yanına oturmuştu. Biraz durdu ve yoncaya döndü.
-balon alır mısınız size hediye etmek istedim.
Yonca sinirlenmiş o an bütün balonları parçalamak istedi.
-siz ne hakla yanıma oturup bana balon verebiliyorsunuz?
Adam ürkmüştü. Sert kayaya çarptığını anlamıştı. Biraz duraksadı.
-amacım sizi rahatsız etmek değildi. Afedersiniz.
Bu sözleri söylerken yavaşça ayağa kalktı. Orada oturmaması gerektiğini anlamıştı. Ama yonca sakinleşmiyor bağırmaya başlıyordu.
-O zaman düşün de hareket et bi de balon verecekmiş sen kendini ne sanıyorsun da bana.... Dikkat et...
Adam ayağa kalkıp iki adım geri gitmişti ve düşeceğini kestirememişti. Ve birden denizi boylamıştı. O ani düşüşle su yutmuştu ve yüzemedi. Yonca da o telaşla arkasından atladı. Adamı hızlıca oradan çıkarttı. Ne yapacağını bilemedi. Aklına suni tenefüs geldi. Ama çekiniyordu. Bir süre durdu. Tepki alamayınca uzandı yaklaştı tam dudakları birleşecekti ki.
-dur. Daha buna hazır değilim. Önce çıkmamız lazım.
Adam kendine gelmiş gülümsüyor ve yetmezmiş gibi iğrenç bir espiri yapıyordu. Yonca ayağa kalktı. Saate bakmayı düşündü. Tam telefona uzanacaktı ki cebinde olduğunu fark etti. Denize atlayınca ıslanıp bozulmuştu. Çıkarıp baktı. Bekli çalışır diye düşündü ama bozuktu. Yenisini almalıydı.
Sahilden uzaklaştı evine döndü. Sıcak bir kahve içip kendine gelmek istiyordu. Suyu ısıtmaya başladı. Kahveye uzandı. Bitmişti. Yakındaki markete gitmek için evden çıktı. Birden karşı ev dikkatini çekti. Eşyalar toplanmış kamyon gelmiş gitmek üzerelerdi. Gitmeden önce vedalaşmayı düşündü. Ne de olsa yıllardır komşuydular ve en yakın arkadaşı olan elif de oradaydı.
İleriye gitti ve elifle göz göze geldi.
-yonca sen geldin mi? Hiç farketmedim. Vedalaşamayacağız diye endişelendim. Taşınıyoruz görüşürüz canım. Sosyal medyadan bol bol konuşuruz artık.
-niye gidiyorsunuz? Rahat mı battı?
-Babamın tahini çıktı canım. Biliyorsun emekli yaşı gelmesine rağmen işinden vaz geçemiyor.
Orada vedalaştıktan sonra yeni komşusunun kim olacağını merak etti. Acaba elif kadar samimi bir dost olabilecek miydi. Uzun bir arkadaşlıktan sonra ayrılması zordu ama mecburdu. Artık yeni komşuyu bekleyecekti.
Marketten kahve almaya gitti. Tam kasaya geldi ki aman tanrım. Yine o adam. Sahildeki baloncu. Artık beynine kazındığını bu yüzden her yerde onu gördüğünü düşündü. Hızlıca parasını ödeyip çıkacaktı ki:
-Afedersiniz. Siz sahildeki bayan değil misiniz? Hayatımı kurtardınız. Artık bol bol görüşeceğiz sanırım.
Yonca onu gördüğüne memnun olmadı.oradan hızla uzaklaştı ve evine döndü. Kahvesini hazırlayıp içerken derin bir nefes aldı. Günün yorgunluğunu atmak istiyordu.
Sonraki gün uyandığında kalkmam istemedi. Sonuçta bir telaşı yoktu. Bu gün doya doya dinlenmeliydi. Uzun uzun uzandıktan sonra sıkıldı ve kalkmaya karar verdi.
Elleriyle saçlarını okşayarak salona doğru yürüdü pencereye doğru ilerledi. Acaba karşıya birisi taşınmış mıydı. Komşuluk ilişkilerine değer veriyordu. Bu yüzden mutlaka çok iyi bir komşusu olmalıydı.
Ve evet. Bir kişi gelmiş ve orada eşyalarını indiriyordu. Heyecanlanmıştı. Sabahın bu saatinde geldiğine göre aç olmalıydı. Hemen bir kahvaltı hazırlayıp yeni komşusuna doğru ilerledi. Acaba kim olabilirdi? Nasıl biri olursa olsun çok iyi anlaşmak istiyordu. İlerleyince bir adam olduğunu fark etti. Ama arkası dönüktü. Heyecanla konuşmaya başladı.
- Merhaba ben karşı komşunuz yonca öncelikle hoş geldiniz. Bu saatte burada olduğunuz için aç olduğunuzu düşündüm. Evin bahçesinde kahvaltı hazırladım. Ailenizle beraber gelebilirsiniz.
Adam birden yüzünü döndü. Yine aynı kişiydi. Yonca şok olmuştu. Yeni komşusunun da bu adam olacağını düşünmemişti.
-Siz hayalet misiniz her yerde karşıma çıkıyorsunuz?
Adam gülümsedi:
- Hayır. Sahilde çocuklara valon dağıtıyordum. O ara sizi gördüm yanınıza geldim. Ama beni terslediniz. Sonra ev sormak için markete danışmak istedim. Ve buldum da. Ama kasadaki beyfendinin çocuğu hastalanmış. Onun yerine bir süre ben baktım markete. O da çocuğu hastaneye gmtürdü. O zaman da siz beni buldunuz. Ve karşıda da olduğunuzu bilmiyordum. Ve açıkçası bu çok hoşuma gitti. Sizinle komşu olmak harika.
Yonca sinirlenmişti ama davet etmişti artık. Hem ailesi de olmalıydı yanında. Kimseyi göremeyince merak edip sordu:
- Aileniz nerede? Göremedim.
- Ailem yok. Ben tek yaşıyorum. Doktorum ben. Sürekli tahinim çıktığında ailemi de yanımda sürüklemek istemedim. Düzenlerini bozmadım hiç. Arada bir ziyarete gidiyorum. Bu arada ben Arda. Tanıştığıma memnun oldum Yonca hanım.
Yonca bu duyduklarına inanamadı. Dünkü teslediği adamı baş başa bir kahvaltıya çağırmış olduğunu anca anlamıştı. Ama davet etmişti artık. Beraber kahvaltı etmek için yoncanın evine ilerlediler.

Yonca yeni komşusu Arda ile istemeye istemeye kahvaltı etmeye başladı. Konuşmak istemiyordu. Çünkü onu ilk gördüğü zaman ondan hoşlanmamıştı. Kahvaltısını edip gitmesini bekliyordu. İştahı da kaçmıştı. Bir şey yemek istemiyordu.
Arda ise oturmuş kahvaltısını ediyordu. Bu güzel davet hoşuna gitmişti. Başta kendisini sevdirememiş olsa da komşuluk ilişkisinin aralarını ısıtağını düşünüyordu. Doyduğunu farkedince peçeteyi aldı ve ağzını sildi.
- Teşekkür ederim. Çok naziksiniz. Ama siz pek bir şey yemediniz.
Yonca önce konuşmak istemedi. Sonradan bir açıklama yapmayı düşündü.
- İlk karşılaşmamız iyi değildi. Sizi beklemiyordum burada. Yeni komşumun bir aile olacağını ve yeni bir arkadaş edineceğimi düşünerek size geldim.
-Peki sağolun sizi rahatsız etmiş olmalıyım. Zaten benim işim vardı.
Arda bu sözleri söylerken içinde bir hüzün hissetti. Çünkü yonca ilk gördüğünde ilgisini çekmişti. "acaba ondan hoşlanıyor muyum?" diye düşündü. Hayır olamazdı. Çünkü daha yeni tanışmışlardı. Bu kadar çabuk hoşlanamazdı. Hoşlantı bir süre sonra aşka dönüşür müydü acaba? Ama bu kızla yapamazdı. Çünkü ters bir yapısı vardı ve arda çok kibar bir adamdı. Yanına yakışmayacağını düşünüyordu. Bu düşüncelerle evine doğru yürüdü. Eşyalarını indirmeye başladı.

Karşıda Aşk Var Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin