Okul Zamanı
O iğrenç alarm müziği ile uyanmıştım yine. İşte kara gün geldi. Okul başlıyor, ahh ne güzel!!
Bir siyah bluz ve siyah pantolon giydikten sonra hazırdım işte. Merdivenlerden koşa koşa inip babamın yanağına kocaman öpücük kondurdum ve ayakkabılarımı giyip kendimi dışarı attım.Daha ehliyet almadığım için lanet olası şoför beni okula onun bırakacağını söyledi. Geç kalmamak için kabul etmek zorunda kaldım çünkü yeni öğretmenlerle kim papaz olmak ister ki?
"Buyurun inebilirsiniz efendim." Şöför'ün uyarısıyla kapıyı hızlı bir şekilde çarpıp çıktım. İlk olarak kantine gitmem gerekiyordu sabah kahvaltısını yapmadığım aklıma gelmişti.
***
İşte şimdi başlıyorduk. Sınıfa girdim ama içimde bir kuşku var bu sene kötü geçecekti sanırım benim için. Yerime oturup iyice yayıldım. Okul tıklım tıklım dolu olduğu için 11. Sınıflar arasında tek boş yer bizim sınıftı -ya da ben öyle biliyordum- inşallah biri gelmezde, rahat rahat, yayıla yayıla okulu çıkışına kadar zamanı rahat geçireyim.
Kapının örtülmesi ile gelen hocaya baktım ve yanındaki kıza... 'Bir saniye o kız kim hocanın kızı mı yoksa bizim sınıfa gelen mi?' Oh hayır olamaz kötü düşünme Enes kötü düşünme hocayı dinle Enes.
"Arkadaşlar bu Selin, bazı ailevi problemlerinden dolayı gittiği okullarda kızlarla anlaşamadığı için erkek lisesine yazılmaya karar verdi. Eğer bu kızı siz de üzerseniz karşınızda beni bulursunuz." Dediğinde hoca, hemen gözlerini bana çevirdi hemen ardından yeni gelen kıza bakarak,
'Selin geç kızım Enes'in yanına tek boş yer orası.'
Ne diyordu bu kadın böyle birde benim yanımda oturacakmış. Allah'ım ciddi bu kız geldi oturdu. Neyse sakin olmalıydım. Bir şey söylerse o zaman cevabımı verirdim.
Kıza dönüp baktığımda kahverenginin tonu olan saçlarını at kuyruğu yapmış ve en çok dikkatimi çeken şey ise o yemyeşil gözlerinin hüzünle bakmasıydı. kız aslında çok tanıdık geliyordu. Kafamı sıraya yaslayıp düşünmeye başladım.
'Düşün Enes düşün.' işte buldum mezarda gördüğüm kızdı bu. Babasını kaybetmişti ama niye herkesle kavga ediyor ki acaba? gerçekten gizemli bir kıza benziyordu.
"Başın sağ olsun." dedim kıza dönüp.
Kız bana baktı gözleri dolmuştu hafif gülümseyerek cevap vermeyi denedi.Anlamıştım zaten kız çocukları babalarına düşkün olur derler ya doğruymuş gerçekten ben anne acısı çekerken o baba acısı çekiyordu.Nereden biliyorsun babamın öldüğünü diye de sormadı sanırım umursamadı bile.
'Neden sormadın nereden bildiği mi?' merakıma yenik düşüp sordum. O da başını hafif bana çevirdi, yumuşak ses tonu ile
"Gazetede çıkmıştı orada okumuş olabilir misin?" dedi ve kafasına sıraya koydu.
Selin kafasını kaldırıp biran bana baktı ve bende kafamı kaldırıp ona baktım işte şimdi göz göze geldik. Nedense bu kızı gördüğümde annem aklıma gelmişti. Kahverengi saçları ve yemyeşil gözleri tıpkı annem gibiydi.Kadere pek inanmazdım ama biz niye karşılaştık onu da bilmiyordum gözlerimin dolduğunu anladığımda hoca halimi görmüş olacak ki "Çıkabilirsin." Demişti, bende hemen lavaboya koştum.
Nihayet kendime gelmiştim sınıfa doğru girdiğimde bütün sınıfın Selinle konuştuğunu yani konuşmaya çalıştıklarını gördüm kız bağırıp duruyordu gidin başımdan diye onlar dinlemiyordu.
Yerime geçtiğimde onlara baktım pek bir şey anlamasam da Eren'in son söylediği cümleler karşısında Selin donmuş ifadeyle onlara bakıyordu.
- "Koskoca ünlü mafya adamının karısı Elena ile Ünlü iş adamı Mehmet beyin ilişkisi Elena hanımın hamile olması ile son buldu."
N'oldu Selin hanım gerçekler acıdır derlermiş. Neden öldü prensesin babası hah?
Seline baktığımda koşa koşa dışarı çıktı. ve ben Selin'in peşinden koşma gereksinimi duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenilmedik #Wattys2016
Teen FictionBabasının ölümüne şahit olan Selin, Annesinin intihar edişine tanık olan Enes... Bir kız, bir erkeği ne kadar hayatı pahasına koruyabilir ki? Tesadüf sandıkları bu karşılaşma gerçekten bir tesadüf mü? Yoksa aşk dedikleri şey oyun muydu?