-12.Bölüm-

89 11 30
                                    

2 hafta diğer bölümü  geç yayınladığım için kısa sürede diğer bölümü de yazmaya çalıştım.Telafi olarak kabul edin.

Dün yayınlayacaktım bölümü ama hastanede olduğum için vaktim olmadı, kusura bakmayın.

İyi okumalar..

Selin'den

Kapının aralık olduğunu anladığımda kapıyı çalmadan içeri birkaç adım attım. Salondan değişik sesler geliyordu, aklıma babamın öldürüldüğü gün gelmişti ama tek fark bu sesler inlemeye yakın seslerdi. Korkarak birkaç adım daha attığımda salonun kapısını iyice araladım. Salonda Enes ile Ahu'nun koltukta seviştiklerini gördüğümde duygularım bir birine girmişti. Kalbimin çok acıdığını hissetmiştim, Bana birkaç hafta önce sahiplenen çocuk gitmiş, onun yerine bütün kızları kullanacak bir Enes gelmişti. Ahu'yu sevmiyordu. Buna emindim. Ama neden böyle yapıyordu, neden benim canımı yakıyordu? Göz yaşlarım sicim sicim akmaya başladı.

Tek düşündüğüm şey buradan uzaklaşmaktı, nasıl gidecektim şimdi buradan? Kalbimin ağrısını yok sayıp nasıl terkedecektim Enes'i? Ne yapacaktim şimdi?  Hiçbir şey olmamış gibi ordan çıkmaya karar vermiştim -hiçbir şey olmamış gibi- ta ki yanımdaki sehpada duran vazo kırılana kadar. Vazonun kırıkları yerde tok sesler bırakırken artık bütün gözler bana dönmüştü. Ayağıma batan kırık vazo parçalarını önemsemeden koşarak uzaklaşmak istedim oradan.

Kapıya tekrar yöneldiğimde ağzımdan tek tük kelimeler dökülüyordu. Hıçkırıklar içinde zar zor konuşabildim "Affet Emel teyzeciğim, oğlun artık beni istemiyor benden bu kadar..."

Arkamdan Selin.. Selin.! diye bağırıp duran Enes'i yok sayarak koşmaya başladım nefesim kesilene kadar koşuyordum. Enes peşimi bırakmıyor, bir erkek olarak benden daha hızlı koşuyordu. Ana yola çıktığımda gözlerim taksi aramaya başladı, birazdan Enes bana gitme diyecekti, artık bunun bir önemi yoktu. Enes çoktan seçimini yapmıştı. O Ahu'yu seçmişti. Artık kaldıramazdım sevdiğim adamın gözümün önünde bu hallere düşmesi iyice canımı yakıyordu.

İstanbul benim bu şehirden gitmemi istemiyormuş gibi takside ona nazaran yoktu koca şehirde taksiye rastlamamıştım.
Uzaktan taksi belirdiğinde elimi taksiye uzatıp durmasını sağladım kapıyı açtığımda Enes bana çoktan  yetişmiş kolumu hızlıca kavramıştı. Enesin kolumu tuttuğunda, gözlerine bakmadan başımı Enesin kolumu tuttuğu yöne çevirdim. Enes konuşmuyordu. Nasıl konuşacaktı ki,  ne söyleyecekti bana Selin sandığın gibi değil mi diyecekti ya da bana Ahu'yu sevdiğini mi söyleyecekti.

"Enes sana vurmak istemiyorum,artık beni rahat bırak Ahu ile sana mutluluklar. Belki yakında çocuk da yaparsınız ha? Bir dakika yoksa siz korunmadınız mı? Ne bu gözlerindeki korku, merak etme aranıza girmeyeceğim, bundan sonra ben yokum." cümlemi tamamlayamadan yediğim tokat ile sağ yanağım yana düştü inanmıyorum benim ona tokat atmam gerekirken o bana atmıştı. Gözü dönmüş bu çocuğun.Tekrar bana sarıldı.

"Selin özür dilerim gerçekten tokat atmak istememiştim affet beni Selin."

Kollarımda ağlıyordu. Ahu'nun kollarında ağlamak yerine benim kollarımda ağlıyordu. Onu şuan affetmek gibi bir şey yapacağımı sanmıyordum. Uzaklaşmalıydım buradan, bu şehirden.. Enes'ten...

"Hoşçakal Enes sana hayatında mutluluklar, artık Selin diye biri olmayacak hayatında. Zaten hiç istememiştin beni. Şimdi istediğin oldu."

Diyerek taksinin kapısını açıp,  taksiye bindim. Her şey buraya kadarmış. Ben Enes ile birlikte kafamda gelecek planları kurarken Enes, Ahuyla... Gözlerimden yaşlar firar etmişti. Ağlamamak için çok tutmuştum kendimi ama başaramamıştım. Taksici arabanın aynasından bana arada bakışlar atıyordu. Adresi sormak istediğini anlamıştım. Taksiciye bakıp adresi söylediğimde biraz daha hızlanması gerektiğinide belirttim.

Aklıma yine Enes gelmişti. Bana tokat attığı sağ  yanağıma elimi götürdüm, diğer elimide kalbime. Bak görüyor musun kalbim o artık beni istemiyor, o benden vazgeçti oysa küçükken bana söz vermişti. Birbirimizi asla bırakmayacaktık. Kalbimdeki ağrı gitgide artıyordu. Yanağım ise Enes vurduğu için mi bilmiyorum ama çok değişik bir sızı vardı...

  Şimdi eve gidip bavulumu hazırlayacak oradan da tek çarem olan  Ankara'ya teyzemin yanına gidecektim. Hala hıçkırıklarımın ardı ardası kesilmezken havaalanında çalışan kuzenime mesaj atıp bana acil Ankara için en erken saate bilet almasını söyledim.
Eve geldiğimizde, şoföre beni beklemesini söyleyip koşarak eve gittim, kapıyı yumruklamaya başlarken annemin evde olmadığı aklıma geldi, ona bu durumu nasıl anlatacaktım bilmiyordum ama beni anlamak zorundaydı hemen odama çıkıp  bavulumu hazırlamaya başladım dolaptan bulduğum her şeyi bavuluma fırlattıktan  sonra tekrar aşağı indim.

Kuzenim 1 saat sonra uçağın kalkacağını söylemişti. Yetişme ihtimalim vardı. Kendimi taksiye tekrar attım biz hareket ettiğimizde Enes taksinin arkasından gözü yaşlı bir şekilde bekliyordu. Buraya nasıl gelmiş, neden gelmiş en ufak fikrim yoktu. Pişman gibi görünüyordu ya da gerçekten de pişmandı ama bunlar için çok geç kalmıştı. Ben şimdi uzaklaşsam yine her şey eski haline dönecek. Enes belki ben yokken daha mutlu olacak. Ahu ona daha iyi gelecek hem Enes, Ahu'yu sevmese neden onla yatsın ki? Bitti artık her şey... Enes beni, bizi çoktan unutmuş bile. Ama neden burada neden arkamdan geldi? 'Enes git artık. Bakışlarınla bile aklımı karıştırıyorsun. Varlığını hissetmem bile bana daha fazla acı veriyor.'  Evden çıktığımı gördüğünde  "Selin gitme..." diye bağırıyordu, koşmayı bırakmış yalvarmaya başlamıştı.  Kafamı önüme döndürüp umursamamaya çalıştım. Bu yaptıklarını unutamazdım asla.

Telefonumu elime alıp rehberden teyzem  yazısına girdim ve aramaya bastım. Birkaç çalıştan sonra açılmıştı:

"Alo Selin'im, kızım nasılsın? "

"Teyze yardımına ihtiyacım var, annemi arayıp bir şeyler uydur ben 2 saate yanına geliyorum sende kalacağım. Kapatmalıyım gelince anlatırım. "

Deyip telefonu kapattım. Şu anda aklımda olan tek şey kafa dinlemekti. İyice düşünüp geri dönecek ve her şeyi anlatacaktım..

Havaalanına vardığımda aklım hala Enes'de kalmıştı, bana attığı tokadın izini hala hem kalbimde hem de yanağımda hissediyordum.Teyzem, annemle konuşup izin alabilirdi birkaç hafta sonra da ben arayıp gerçeği anlatmalıydım.

Telefonumun melodisinin ardı arkası kesilmezken ne yapacağımı bilmiyordum,her meşgule aldığımda ısrarla çalıyordu.Bilmediğim bir numara arıyordu şimdide Ahu olduğunu düşünüp açmamaya karar kıldım, daha fazla canımı yakmalarına izin veremezdim. Ankara'ya da gider gitmez yeni hat alacaktım. Yeni bir sayfa, yeni arkadaşlar , belki de yeni bir okul. Yep yeni bir Selin olacaktı ankara'da.  Uçaktan anonsları duyduğumda yerimde rahat bir pozisyona geldim.Telefonumu kapatıp rahatladığımda bir saat önce yaşadıklarım tekrar gözlerimin önüne gelmişti.

Gözümün önünden gitmeyen tek şey Ahu'nun altta Enes'in yukarıda, salondaki koltukta -benim daha önce uyuya kaldığım koltukta- hem de sevgili olalı 2 gün olmuşken sevişmek nedir? Aklıma gelen kötü düşüncelerin başını Ahu'nun hamile olması çekiyordu, eğer hamile olursa Enes beni kesinlike redderdi ve birdaha asla konuşamazdık. Biz olmayacaktık artık. Çocukluk aşkım başkasının olacaktı. Emel Abla'ya olan sözümü tutamamanın verdiği hüzünle tekrar gözyaşlarıma hakim olamadım.

Yeni bir hayat kuracak,yeni arkadaşlar edinecek ve hayatımı eskisi gibi  yaşamaya devam edecetim,Enes olmadan nasıl mutlu olacaktım bilmiyordum 12 yıldır görüpte bırakamadığım aşık olduğum tek erkeği şimdi bırakıyordum. Dönme ihtimalim vardı ama şimdilik bunu düşünmem için çok erkendi.

Bir gerçek daha vardı. Kendime inandıramadığım bu gerçeği Enes'e nasıl söyleyecektim. Kim billir belki yıllar sonra karşılaştığımızda, Enes'in çocukları bile olmuş olacaktı. Ne diyecektim. Çacuklarının annesi benim babamın, katilinin kızı. Yıllar sonra bana inanır mı? Asla inanmaz.

**Bol acıklı bölüm olsun istedim inşallah olmuştur.
**Evet Ahu'nun kim olduğunu öğrendiniz.
**Yorumlarinizi bekliyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 01, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Beklenilmedik #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin