Bölüm-3

82 13 1
                                    

Uyandığımda saat 16.42'yi gösteriyordu. Neden bu saatte uyanmıştım ki? İftara 4 saat daha varken neden uyanmıştım, neden neden ? Gözlerimi kapatıp tekrar uyumaya çalışıyordum ama uykum kaçmıştı. Ben de bu dört saat içinde neler yapabilirim diye düşünmeye başlamıştım. Acaba ne yapabilirdim? Aklıma gelen dahiyane fikrimle ranzanın başında asılı duran sarı kepimi alıp evin içinde koşmaya başladım. Lavaboda elimi yüzümü yıkayıp kuruladım ve ayakkabılıktan çamurlaşmış beyaz ayakkabılarımı giydim. Tam elim kapının kulpuna hükmedecekken, popomla buluşan annemin terliğiyle yönümü mutfak kapısında elini beline koymuş, yaptığından haz alarak gülen anneme çevirdim. Kahretsin dostum! Daha sessiz olmalıydım. "Efendim anne?"dedim korkarak. "Saat tam altıda seni fırına girerken görmezsem, sıcak banyoyu senin için hazırlamış olacağım canım kızım." dedi ve sevimli bir gülümseme gönderdi. Ben de elimi komutanından emir alan asker edasıyla alnıma götürüp "Emredersiniz Anne hazretleri." dedim.

Hızla merdivenleri indim ve Necmi amcanın dükkanına ilerledim. Dükkan kapısının eşiğindeyken "Kolay gele Necmi emmi, ne haber? " dedim. Müşterisini postalarken gülerek "İyidir. Senden ne haber?" dedi ve yanağımdan makas aldı ve devam etti. "Kızım sen bana yakından bakma, emi? " Meraklı gözlerle ona daha yakından baktığımda "Gözlerin kenafir gibi korkuyorum evlat." demesiyle kahkahayı bastım. "Necmi emmi, senin oğlanın da gözleri böyle ya, ondan da korkuyor musun? " Sırıttım ve konuşmasını bekledim. "Korkmam mı kızım, bayağı korkuyorum. Çocuğa her bayram harçlığını bir metre uzaktan veriyorum. " Derin bir nefes alıp verdikten sonra devam etti. "Siz bilmezsiniz, eskiler böyle gözlülere şeytan derlerdi. Onlar toplumda dışlanırlardı. Bana da bu korku eskilerden kaldı be yavrum." Vay be! Şeytan ha, sevdim bunu. "Her neyse Necmi emmi, bugün siparişlerini ben dağıtabilir miyim diye soracaktım. " dedim sevimli surat ifademi takınarak. "Tabii kızım, zaten iftara yakın saatlerde sipariş bayağı bir artıyor. Çok iyi oldu gelmen. Paranı da gideceğin zaman hallederiz." Para dediğinde gözlerimde beliren dolar işaretini gizleyip, "Olur mu öyle şey Necmi emmi, olmaz almam para falan ben. Canım sıkıldığı için geldim yani, olmaz. " dedim. Israr edeceğini bildiğim için rahattım. Ta ki, Necmi amca "İyi peki, öyle olsun." diyene kadar. Mal Fatma! Mal Fat- Ne diyordum ben? İyice kaptırmıştım kendimi Fatma'ya. Mal Evren işte. Ne diye ısrar ettiysem.

Yarım saattir sıkıntıdan rafları düzenliyor ve düzenli olarak kendime küfür ediyordum. Kasadan bana bağıran Necmi amcayı dinlemeye başlamıştım. "Fatma kızım! Sipariş geldi. " Sonunda diye iç çekerek Necmi amcanın yanına gittim. Küçük bir kağıda siparişleri yazmış, bana uzatıyordu. Elime aldığım bir sepete siparişleri doldurdum. "Necmi emmi, piskiletimle götüreyim mi? Daha hızlı olur, müşteri memnuniyeti kazanırız. Nasıl fikir?" dedim elimi havada şıklatarak. "Olur kızım. Nasıl rahat ediyorsan öyle yap. Ama müşteriye saldırma, tamam mı? " Dediklerini aklımda tarttım ve itiraz edici bakışlarımla "Ama Necmi emmi, onlar beni terslerse ben nasıl sakin kalayım, değil mi? " dedim. "Müşteri daima haklıdır kızım. Sakin ol, münakaşaya girme yeterli. " dediğinde hafifçe başımı sallayıp çıktım dükkandan.

Apartmanın girişinden her yerini açık maviye boyadığım bisikletimi aldım ve sepeti bisikletin sepetine koydum. Hızla aşağıki mahalleye giderken bir şeyler mırıldanmayı da ihmal etmiyordum. Mırıldanmak dediğim bağırarak Tokat Sarmasının farklı versiyonunu söylemekti. "Yeşilyurt'ta bir numara Yavuz yıldız, dımdırıdımdım. " Sokakta bana ölmüşüm gibi bakan insanları umursamadan diğer parçama geçtim. "Oy ellikten ellikten, su gelir mezellikten..."

Sonunda bana verilen adresin zilini çaldım ve sepeti sallamalarını söyledim. Sepetin içindeki parayı alıp siparişleri doldurdum. İyi günler dileklerimi de ilettikten sonra bir sonraki sipariş yerime gittim.

"Abla sepetini salla sepetini. " Yukarı bakmaktan boynum ağrımıştı ama kadın hala bana bön bön bakıyordu. "Ablacığım neyi bekliyorsun bilmiyorum ama daha bir sürü sipariş var. Hadi salla şu sepeti de gideyim artık. " dediğimde sepeti salladı. Ben de içindeki parayı alıp isteklerini sepete yerleştirdim. Aklıma annemin  altıda fırına girmemi söylediği gelmişti ve sadece beş dakikam vardı. Hemen bisikletime atlayıp hızla mahalleye sürmeye başladım. Daha üç sipariş vardı ama önce fırına gitmem gerekiyordu.

MAHALLE ABİSİ FATMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin