Dayanamdım arkadaşlar. Yayımlıyorum. Pişman değilim.
Multimedia: Üsüğün ve Fatma.
Bugün, günlere merhaba; sana elveda. Herkese merhaba, sana yine elveda. "Çek git bebeğim uzaklara çek git. Bavulunu topla bebeğim çek git. Musa (musa)! Gülşah (gülşah)! Yalnızım yalnızım....." Kafama aldığım darbeyle istemsiz yere düştüm. Düştüğüm yerde de kafamı vurunca inledim. "Merhaba. Ben ölü kız. Bu mesajı 1623647 yere kopyalamazsan gece yanında sürahiyle oynayıp altına yaptırırım. Uyandırayım dedim. " Kapıdan donuk gibi girmiş ellerini kasık hizasında birleştirmiş, adeta bir koruma edasıyla evde dolaşan Hüseyin'in tek sorunu ayağındaki hafif topuklu terliklerdi. Neden kendine ölü kız dediğini bilmiyordum ama ciddi bir şekilde öldürülecekti. Az sonra okuyacağınız şeyler kamu spotudur. Evde denemeyiniz.
"Hüseyin!" İşte geliyor. "Ulan var ya seni sikmeyeni ters yatırıp düz siksinler. " Bunu da evde denemeyiniz. Yakalanabilirsiniz. Hüseyin, Eren'in sinirli sesiyle birlikte ayakta sap gibi duran benin arkasına saklandı. (Çaktırmayın. ) Eren'in yerinden fırlamak üzere olan gözleri beni bulduğunda korkuyla ona baktım. "Ben bir şey yapmadım en sevdiğim kuzim. " Sıcacık bir gülümsemeyle beni yere fırlattı. Ben de "Buna da şükür." dedim ve olduğum yere sinip onları izlemeye başladım. Küçücük odamda birazdan olacakların sorumlusu ben değilim anne. "Lan sen benim saçımı niye kesiyorsun, salak mısın oğlum sen?" derken Hüseyin'in kolundan tutup çevirdi ve diz kapağına tepti. Hüseyin de haliyle dizlerinin üzerine yere çöktü. "Abi valla Evren dedi. Ben de şeytana uydum. Asıl suçlu o! " dedi beni göstererek. Tamam birazcık suçlu olabilirim ama ben onun gerçekten yapacağını bildiğimden "Hüseyin, Eren'in saçını kesmeyen ibnedir." demedim. Tamamen şaka amaçlıydı. Eren üzerime üzerime yürürken korkuyla odada koşuyordum. Eren'in odanın ortasında dikilmiş bana baktığını gördüğümde durdum. "Dövmeyecek misin?" Ellerini 'Ya Sabır!' dercesine yukarı kaldırdı. "Geri zekalı." dedi ve odadan çıktı.
"Lan geri zekalı! Ben sana git çocuğun oksipital bölgesindeki saçı mı kes dedim, salak. Önlerden alacaktın. " derken ben, yatağıma yüz üstü hopladı ve yastığı kafasına geçirdi. Ben bunlarla değil bir hafta, yarım saat kalamam. Allah'ım yardım et bu aciz kuluna, amin.
Hüseyin'i yatağımdan düşürdükten sonra uzandım, tam uykuya dalacağım sırada o da beni düşürdü. Daha sonra birlikte uyuyabileceğimiz kararını aldı ama ben tüm donlarını malum bölgeden kesebileceğimi söyledim, gitti. Uykum kaçınca annemlerin yanına, mutfağa gittim. Gitmez olsaydım. Şu anda ne mi yapıyorum, dolma sarıyorum. Yemesi güzeldi de sarması zor oluyormuş. "Yengeciğim, " dedi Hüseyin elindeki sardığım dolmayı anneme uzatarak. "bunları gerçekten yiyebilecek miyiz?" Sıçmık. Bok ye sen. Ben sıçayım onu ye. Bok dolması seni. "Hayır oğlum saçmalama. Onları Evren yiyecek." dediğinde gözlerimi kocaman açtım. Aynı zamanda ağzımı da açmış olmalıydım ki, ağzımdaki bat döküldü. Sol tarafımda oturan Eren ağzımı eliyle kapattı sağ olsun. "Hadi yeter, siz dışarı çıkarın şu salağı. Güneş görsün biraz." Ne dışarısı be ana, ben tuvalete girip saatlerce çiş yapmak istiyorum belki.
"Ben hazırım. Hadi çabuk ol Evren. Biz seni dışarıda bekliyoruz." Götüm, istersen bekleme, nedir yani? "Peki." Dolabımı açtım ve geri kapattım. Böyle gideceğim.
"Lan bu ne?" diye hönkürdü Hüseyin. "Ne ne? Ben böyle takılıyorum, size ne?" dedim pijamamın ceplerine koyarken ellerimi. "Lan yürü git, rezil etme bizi." dedi eliyle kapıyı gösterirken Eren. Hayır gitmeyeceğim. "Ya bırakın kızı. Onun tarzı bu." Sıçtığın bok olayım, üzerime su dök kız Melike. Aferin sana. "Evet, ben böyle geliyorum. Yok, beğenmiyorsanız siz gidin." dedim ve kollarımı göğsümde çaprazladım.Eren ve Hüseyin gözlerini devirip yürümeye başlayınca biz de peşlerine takıldık. Ne varmış pijamamda acaba, çok da güzel. Zaten pijamanın tişörtü günlük tişört gibi, altı da ince ve üzerinde star wars yazıları var. Gayet normal bir kız gibiyim bence. Tabii içinde kaybolduğumu unutursak.
