Bölüm-11

33 1 0
                                    

Herkes telef olmuş bizim salak kızı arıyordu. O ise oturduğu kaldırımda ellerini yanaklarına koymuş yoldan geçen insanları süzüyordu. "Sen giyinmeyi pazarda mı öğrendin kız, bu ne hal?" dedi yanından yırtık pırtık bir pantolon giymiş kız geçerken. Oysa ki bu salak kız pijamayla geziyordu.

"Siz şu tarafa bakın, ben burdan gideceğim." dedi Eren kuzenlerine gitmeleri gerektiği yolu gösterirken. "Haberleşiriz."

Bizim geri zekalı, aptal, manyak, bencil, pislik kızımızın sonunda aklına birisini aramak gelmişti. Fakat aynı geri zekalılıkla telefonu evde unuttuğunu yeni hatırlamıştı. Yoldan geçen bir amcaya "Telefonunuzu kullanabilir miyim? " dedi umutsuzca. Amca ise ona en sevimli bakışını gönderdi ve "De siktir lö!" dedi. Daha sonra kızın bozulmuş suratını görünce bir kahkaha patlattı. Sizce de çok ponçik bir dede değil mi, bence değil. "Şaka yaptım, al bakalım. " dediğinde aldı telefonu eline. Sonra adama teşekkür edip uzaklaşmaya başladı. Adam arkasından "Hey, telefonumu nereye götürüyorsun?" diye bağırdığında Evren ona dönüp "Kullanabileceğimiz söylediniz, teşekkürler yeni bir telefonum oldu. " dedi. Adamın bozulmuş suratını gördüğünde yaklaştı ve saçma sapan hönkürüklü bir kahkaha attı. "Şaka yaptım. "

Aklına hiç kimsenin numarasını ezbere bilmediği dank edince üzüntüyle telefonu yaşlı adama uzattı. Adam tam uzanacakken eski kankasının numarasını kaydederken ezberlediği gelmişti. Hemen numarayı tuşlayıp kulağına götürdü. Telefonu sinirle açan genç, kıza "Kimsin ulan?" dedi. Kız bağırmasına şok olmuş bir şekilde cevapladı çocuğu. "Ben Fatma, yani Evren. Senden bir şey isteyecektim. " Karşıdan cevap gelmesini bekledi birkaç saniye. Derin bir iç çekişin ardından konuştu genç. "İste." Kız uzatmamak adına hemen konuya girdi. "Ben kayboldum. Eve gitmek istiyorum, fakat yolu bilmiyorum. Sadece senin numaran ezberimdeydi yoksa seni rahatsız etmezdim. " Gencin onunla dalga geçtiğini düşündüğü için onunla muhattap olmak istemiyordu kız, fakat mecburdu. "Benimle konuşmak için böyle saçma sapan numaralara gerek yok, bırak şu ergen tavırları. İşine bak!" duyduklarıyla şok olmuş bir vaziyette "Yemin ederim kayboldum, yemin ederim. Lütfen son bir iyilik yap." dedi. Umutsuz bekleyiş içinde gencin kendisine inanmasını bekledi kız. "Son bu. " dedi genç uyaran sesiyle. "Bulunduğun yeri tarif et." Kız buruk bir gülümsemeyle etrafa bakındı. Hiçbir şey anlamayan aptal kız yaşlı adama döndü ve "Burası neresidir emice?" dedi. Amca kibirli bir bakış atıp "Bize Her Yer Trabzon!" dediğinde kız amcaya yumruk atmak istedi fakat adam yaşlıydı, anlıyor musunuz? "Şaka yaptım kız, Tıvörk Sokak, Cicilibicili Mahallesi. " Kız hemen adamın söylediklerini iletti gence. "Farfara manavın önündeyim. Çabuk gel, annem çok kızacak. Lütfen!" "Birazdan orada olurum, sakın bir yere ayrılma. "

Yarım saattir kaldırımla ilişki yaşayan kızın sabrı taşıyordu. "Kalk hadi." dedi genç, kaldırımdaki kıza. Kız ona 'sonunda geldin emuğa kodumun amerikan tipli tırreği' bakışı atıp önden önden yürümeye başladı. Havalı havalı yürüyodu kız, ta ki çocuk "Bu taraftan kodumun malı!" diyene kadar. Allah'ım, bu hikayedeki herkes geri zekalı.

Genç, bir süredir önden önden yürüyorken durdu ve arkasındaki pijamalı eşeğe baktı. Pijamaları yeni farkettiğinden gülmeye başladı tabii. "Lan bu tip ne, pijamayla dışarı mı çıkılır?" dedi kahkahalarının arasından. Kız ona sümüğünü yiyen dede görmüşçesine iğrenerek baktı. "Tarzım bu benim, sen yürüsene önden. " Aslında ona 'çok sevimlisin keşke ölsen' demek geliyordu içinden fakat bu kız asla ona istediği cevabı vermeyecekti, bu yüzden susmak zorundaydı. Onu kendinden soğutmalıydı ve bunu bugün yapacaktı. Düşüncelerini ağzını aça aça etrafı izleyerek farklı yola sapan kız bölmüştü. Kıza bağırdı fakat satıcının sesine karıştı sesi. Hızla kızın yanına koştu ve elinden tutup çekiştirmeye başladı. Kız önce korkuyla baktı gence sonra şaşkınlıkla. "Doğru yürü şu yolda, beni deli etme! Zaten pis terli ellerini tutmak zorunda kaldım, düş önüme. " Genç elini bıraktı kızın fakat söylediği şey içine oturmuştu. Ne kadar göstermese de o da bir kızdı, kırılgandı. Yavaşça yanında yürüyen kıza baktı. Ellerini pijamasına siliyordu. Hafif bir gülümseme yerleşti  gencin yüzüne. "Sildim ellerimi, özür dilerim elini kirlettiğim için. " dedi kız utanarak. Ellerinin terlemesinden nefret ediyordu çünkü annesi çocukken terliyor diye tutmuyordu elini. "Benden tiksiniyor musun?" dedi kız aniden. Genç donakaldı bu soruyla fakat davasından dönemezdi. Bu kıza bağlanmadan ondan kurtulmalıydı. "Aynen. Çok iğrençsin, hayatımda senin gibi bir kız görmedim. Saçların bakımsız ve sürekli ördüğünden olsa gerek, kırıklarla dolu. Giyimin desem, demeyeceğim. " Zorlukla yutkundu kız, duyduğu sözler kırmıştı mırığını. "Sahi sen gerçekten kız mısın?" Gözleri doldu kızın. Hemen ayaklarına indirdi bakışlarını. Adımlarını saymaya başladı unutmak için duyduklarını. "Sana dedim!" diye bağırdı genç. Kız kafasını kaldırmadan titremesini engelleyemediği sesiyle "Efendim?" dedi. Genç anlamıştı kızın ağlamak üzere olduğunu. Canı acımıştı onun da. "Sen kız olduğuna emin misin diyorum." diye yineledi genç sorusunu. "Senin hayalindeki kız kanka ne bilmiyorum ama ben de böyleyim. Zaten hata bende. Senden yardım isteyeceğime bir köşede köpeklerin beni yemesini beklemeliydim. " Sonunda toparlayabilmişti kendisini. Genç hiçbir şey söylemeden yürümeye devam etti. Evrenlerin sokağına çıkmıyordu bu yol. Önce gencin gezindiği sokaktan geçmeleri gerekiyordu. Yolda birkaç gencin kahkaha seslerini duydular. Kız umursamadı fakat genç hızla sesin geldiği bölgeye baktı. "Kaan manitan çok ateşli oğlum! Sıtar vors falan. " Genç yanındakinin hatrına sustu ve yürümeye devam etti. Çok sinirlenmişti. Hem manita kelimesine hem kızla dalga geçmelerine hem de kızın kendisini rezil etmesine. "Sen beni rezil ediyorsun, yeter artık! Kendine çeki düzen vermeden yanıma yöreme mahalleme gelme!" diye bağırdı boş sokaklardan birinde. Kız ona mahçup bir şekilde baktı. Mahçuptu çünkü o da farkındaydı genci rezil ettiğinin. "Özür dilerim, gelmem bir daha. " dedi ve bildiği yollarda hızlı adımlarla yürümeye başladı.

Herkes Evren'i sağ salim görmenin mutluluğuyla gülüyordu. Evren ise sadece duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu.

"Dilim kopsaydı ulan! Dilim kopsaydı da söylemeseydim. " diye bağırdı genç odasındaki duvara yumruğunu geçirirken. Kızın böyle sakin kalacağını düşünmemişti hiç, ters cevaplar vereceğini düşünüp ağzına geleni söylemişti. Anlayacağınız ters köşe oldu bizim oğlan. "Kırdın kızın kalbini, topla bakalım yerden toplu iğne ucu kadar parçaları Kaan Efendi. Paramparça ettin lan kızı, paramparça!"

MAHALLE ABİSİ FATMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin