Beni yere düşüren hayatın hayallerime çelme takması değil, annemin terliğiydi. Sizler ki, dubleks evlerde annenizin tatil için önerdiği yeri beğenmeyip kavga eden zengin kızlar-erkekler! Nereden bileceksiniz anne terliğinin dehşet veren yakıcılığını.
"Merhumu nasıl bilirdiniz? Ey Can ve Dönmez Kabilesi! " diye bağıran Eren ve ardından konuşan Hüseyin. "Merhum tam bir yaşam fiyaskosuydu. İyi ki öldü. Cehenneme el sallayalım. " Gözlerimi hızla açıp yüzümdeki örtüyü çektim ve doğruldum. "Ulan merhum ne, merhume diyeceksiniz!" diye gürleyip eski halime döndüm. Melike yüzümdeki örtüyü alıp "Fatmacığım, sen kendine merhume diyorsan ben büyük ihtimalle cenazemde Lady Melike olarak anılacağım. İstersen sus da şu cenaze törenine devam edelim. "
Üzerime ağırlığı 172378483 ton olan bir şey geldiğinde nefesim kesilmişti. Daha sonra "Neden öldü ki keşke ölmeseydi, canım kuzenim. Hadi kalk o kefene benzetmeye çalıştığın şeyin içinden. Söz artık sen duvar dibine boşaltım yaparken seni sobelemeyeceğim. Hem Deli Süheyla'yı da üzerine salmam. Kalk kalk! Yakışmıyorsun sen tavuk bokunun üzerine! " böyle saçmalayarak beni güldüren Eren'e doğrulur doğrulmaz kafa attım. "Şurada ölmeme bari izn verseydiniz keşke. Belki bu sefer sizi sevebilirdim canım kuzenlerim(!) "
"Lan kafam yarıldı ellam!" Oksipital kemiğimi tutarak cevizin altındaki sedire yüz üstü uzandım. "Ay Melike ne oldu buna kız?" Melike sesli bir iç çekişin ardından konuştu. "Kafasına tezek attın ya gerizekalı Üsüğün!" Kafamı kaldırıp katilim Üsüğün'e baktım. "Demek sendin? Seni yengeme diyeceğim. " der demez balkondaki sobayla ilgilenen yengeme bağırdım. "Yenge! Senin bu oğlun hala altına yapıyor. Hatta geçen gizliden çantandan ped alırken gördüm. " Daha konuşacaktım ki kafamı sedire gömmeseydi...
"Hah bir burnunu kırmadığın kalmıştı. Bravo sana kızım! Ben de uzun zamandır hastaneye gitmiyorduk diyordum iyi oldu, özlemişlerdir bizi. " Arabada ben annemin azarlarını yerken gülüşen Eren Hüseyin ve Melike'ye bağırdım. "Size dedemin tek hücreli karısını bela edeceğim. Götü boklular!" Annemin önde oturmasını avantaj bildiğimden böyle konuşmuştum. Eren'in burnuma işaret parmağını sokmasıyla geri çekildim. "Çek şu lanet olası barnağını. Sabah gördüm onunla burnunu karıştırdın, elini yıkamadan da yemek yedin." Arabada tıkış tıkış olduğumuzdan nefessiz kalmıştım. Sebebi burnumda bir şeylerin olması da olabilirdi tabii. "Ay açın şu camları piştim ayol!" diye bağırdığımda annem "Sanki menapoza bu girdi ya tövbe tövbe," dedi ve saniyeler içinde devam etti. "Hakikaten açın camları bu ne sıcak!" Hepimiz anırarak gülüyorken babamın öksürük krizine girmesiyle sustuk. Babam şoklarda biz bimlerde.
Bayram Sabahı Saat 05.30
"Kalkın lan namaza geç kalacağız!" Hepsi bağırmamla tatlı uykularından ayrılmak zorunda kaldılar. Dördümüzün kaldığı küçük odadaki yer yatakları birleşikti. Sırasıyla; Hüseyin, Eren, Evren ve Melike olarak uyumuştuk. Fakat sabah gel gör ki Ben en başta, Melike ikizi Hüseyin'in üstünde, Eren'de kapının önündeydi.
"Sevgisiz kuzenim Evren, sen neden namaza gitmek için abdest alıyorsun!" diye bağıran Eren'e hareket çektim. "Bana ne! Her bayram kandırıyorsun bir dahaki bayram gel diyerek. Geleceğim işte. Ben üst katta kadınlar bölümünde bir köşeye kıvrılıp kılarım namazımı. " Gözlerini deviren üç tane zergenusu görmezden gelerek odadan çıktım. Dedemler salondaki kanepede oturmuş bizim oğlanları bekliyorlardı. Hınzırca gülüp kafamı odaya geri soktum. "İlk harçlık büyük harçlık gidiyor Evren'in göt cebine!" dedim ve kapıya tekrardan yöneldim. Aramızda kısa süreli bir boğuşma gerçekleşiyorken dedem kapıyı hızla itip "Gavurun tohumları! Şerefsüzler, bu saate kadar yatulur mu? Sizin Allah belanızı versin belanızı! Kalkın çabuk," dediğinde hepimiz olduğumuz yere yatıp uyumuş numarası yapmayı bıraktık. "Saat daha beş elini öptüğümün dedesi! " diye küfür savurup ayağa kalktı Hüseyin. Ayağımı Melike'nin kafasından çekip hızla salona gittim. Kapıda hınzır bakışımı atmayı unutmadan. Tabi ben üstümle yattığımdan her türlü o parayı alacaktım. Çünkü oğlanlar kapriyle Melike de şortla çıkamazdı dedemin karşısına. Adam yaşlı ve öfkeli çünkü. "Dedeciğim ya bir saattir bunları kaldırmaya çalışıyorum. Ah bir görsen hallerini, dana gibi uyuyor şerefsizler. " Dedemin elini öpmek için eğildiğimde direk parayı suratıma attı. "Kalkın oğlum biz gidelim bu salyangozların geleceği yok. " dediğinde babamlar da ayaklanınca 'Para gidiyor ulan' mantığıyla hem babamın hem amcamın elini aynı anda tutup sırayla öptüm. Onlar da sağolsun çabamı görüp birer lira verdiler. "Eniştee, bayramın mübarek olsun, Nice bayramlar gör emi?" Elini zorla öptürdükten sonra cebinden tomarla para çıkardı ve özenle seçtiği 5 lirayı uzattı. "Paylaşırsınız." Ya ya kesinlikle paylaşırız.