3⁴

3.1K 381 123
                                    

Karşı koltukta oturmuş bakışlarıyla halıyı delen bedeni izlemeyi bıraktım ve dakikalarca süren sessizliğin ardından konuştum.

"Ee,neden geldin?"

En sonunda kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Gözlerimi kaçırıp Jimin'e baktım.

Koltuğun kenarına sinmiş dizlerinin üzerine koyduğu parmaklarıyla oynuyordu.

"Sadece...Seni özledim."

Öğrendiğim,hatırladığım birkaç şeyden sonra hala onun burada karşımda oturmasına izin vermem bile tam bir delilikti.

"Özlemene gerek yok. İyiyim."

Yüzünü acı bir gülümseme kaplarken ayağa kalkıp yanıma oturdu.

Ellerimi nazikçe kavradığında çekmeye çalışsamda daha sıkı tutmuştu.

Çenesini omzuma koyup ince dudaklarını kulağıma yaklaştırıp konuştu.

"Özür dilerim."

Neden özür dilediğini bilmiyordum ama hayır yine de affetmeyecektim.

"Cezamı aldım tamam mı? Özür dilerim. Seni seviyorum."

Ne kadar kolay dökülüyordu iki kelime bir cümle olarak.

Omzumu çektiğimde kafası dizime düşmüştü. Gülümsemesi daha çok genişlerken dizime iyice koydu kafasını. Hadi ama kurtulayım dedikçe daha da yapışıyordu.

İç çektiğimde kıkırdanıp ellerimi kavradı. Parmaklarını parmaklarıma kenetleyip elimin üzerine uzun bir öpücük kondurdu ve devam etti.

"Hadi ama lütfen..."

Ben ise daha yeni kavrayabildiğim 'cezamı aldım' kelimesinde oyalanıyordum.

"O instagramda 2 fotoğraf arasına girmiş iki yıllık arada neredeydin.?"

Yüzündeki gülümseme solarken bakışlarımı Jimin'e çevirdim. Belki de muhattap olmamak adına telefonuyla uğraşıp müzik dinliyordu. Haklıydı da. Bunu ikimiz halletmeliydik. Jimin'i de tehlikeye sokamazdım sonuçta.

Elimi daha sıkı saran parmaklarına baktım. Parmak boğumları beyaz bir hal alırken daha yeni hissediyordum elimi bu denli çok sıktığını.

"Ne yapıyorsun ya?!"

Elimi çekip diğer elimle masaj yaparken doğrulup kucağıma oturdu. Jimin'in burada olması umrunda dahi değildi.

Yutkunup ensemde dolanan parmaklarına odaklanmaya çalışsamda yüzü yüzüme yaklaştıkça neye odaklanacağımı veya ne yapacağımı kestiremiyordum.

"Zekisin. Bu huyunu hep sevmişimdir."

Nefesini dudaklarıma üflediğinde dudaklarımı aralamadan edememiştim.

"Ama madem öğrenmek istiyorsun. O zaman söylerim. Ama benden korkma. Sana bir daha asla zarar vermem."

Yüzünde bu psikopat gülümseme varken inanmak fazlasıyla zordu.

Yutkunup kafamı sağa çevirdiğimde kıkırdanıp dudaklarını yanağımda gezdirmeye başladı. Pekala şuan ciddi manada etkileniyordum. Bu karşımdaki kişinin Yoongi olmasından kaynaklı değildi. Böyle bir şeyi kim yaparsa yapsın böyle hissederdim. Yani öyle hissediyorum...

Yanağıma dudaklarını biraz daha bastırdı ve dudaklarını dudağımın kenarına bastırıp gülümsedi.

Şuan avuç içlerim terden ıslanmıştı ve gözlerim kapanmak istercesine aşağıya çekiliyordu. Dokunuşları mayıştırıyordu. Ama pes edemezdim.

Çenemi kavrayıp kafamı çevirdiğinde dudaklarımız arasında sadece bir parmaklık mesafe vardı.

Alnını alnıma yaslayıp konuştu. Hızlanan nefes alışverişini dudaklarıma verdiği nefesinden hissedebiliyordum.

"Akıl hastanesindeydim."

Pekala bunu bu kadar rahat söylemesi şaşırtsada 2 yıl orada yattığını düşünmek daha da şaşırtmıştı.

Dudaklarımı konuşmak için araladığımda bir şey dememi istemiyormuş gibi dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı.

Göz bebeklerim sınırlarını zorlarcasına açılmaya çalışırken Yoongi'nin gözlerindeki pırıltıların kaybolmasını sağlayan kirpiklerle karşılaşmıştım.

Alt dudağımı hakimiyetine aldığında kesinlikle Jimin'in de bunu izlediğini ve hatta güldüğüne emindim. Ama Tanrım, ben şoktan dolayı donup kalmıştım ve ne geri çekilebiliyor ne de hareket ettirebiliyordum dudaklarımı.

Sadece o an dudaklarının tadının ne kadar güzel olduğunu düşünebiliyordum.

Eighteen ✴ YoonSeok ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin