3.1K 368 131
                                    

"Birazdan Jungkook gelecek"

Üniversitede sabah dersine geçtiğim için Jimin'de öğrendiği gibi geçiş yapmıştı. Ve birazdan uçaktan indiği gibi fotoğrafını göstermediği ama öve öve bitiremediği kuzeni burada olacaktı.

Yoongi ise o olaydan sonra yine ortalıktan kaybolmuştu. Kafasına estiğinde geliyor geri kalan zamanlarda kayboluyordu zaten. Açıkçası nerede olduğunu,ne yaptığını merak ediyordum ve bazen mesaj atmak için elim telefona gitsede hem onu umutlandırmamak için hemde planı batırmamak için geri vazgeçiyordum.

"Geldi!"

Jimin'in tiz çığlığı ile düşüncelerimden uzaklaşıp koştuğu yöne bakıyorum. Siyah beresinden dışarıya çıkan saçlar ve yüz hatları...Pekala bu cidden harika. Hayır harika ne kelime. Fazla ateşli.

Yüzü bana dönük olduğu için beni süzen Jungkook'a yaklaşmaya başladım. Jimin'den ayrılıp bana bakmaya devam etti.

"Merhaba ben Hoseok"

Beni tanıdığını biliyordum ama yine de konu açmak adına böyle bir girişimde bulunmuştum.

Gülümsediğinde uzun ön dişlerine baktım. Az önceki ateşli kelimesi tam anlamıyla geri plana düşmüş tatlı biri olmuştu ve gülümsemesi beni bile güldürmüştü.

"Merhaba Jungkook"

Ne kalın ne ince bir ses tonuna sahipti ve sesi kesinlikle harikaydı. Hep dinlenebilecek türden.

"Ee hadi ama ikinizde ne yapacağınızı biliyorsunuz yakınlaşın!"

Jimin'in heyecan dolu ses tonuyla gözlerimi devirdim. Bu çocuğu uyurken kesinlikle yastıkla boğacaktım bir gece ve bundan pişman olmayacaktım.

Omuz silkip rahat görünmeye çalışsamda kızardığımı biliyordum.

"Tanrım çilleri var dememiştin!"

Jungkook'un heyecanlı ses tonuyla bakışlarımı ona çevirdim. Niye çillerim? Niye herkes çillerime takıyor? Onlar benden daha mı güzel?

Sıcak bir gülümseme sunup bakışlarımı etrafta gezdirirken Jungkook'un sesini duymuştum.

"Nerede kalacağım?"

Bakışlarımı Jimin'e çevirdiğimde bana bakarak güldüğünü gördüm. Sakın. Sakın düşündüğüm şeyi söyleme.

O ise yeni siyaha boyattığı saçlarını geriye atıp aklımdan geçeni söyledi.

"Hoseok ile."

Göz devirmeme rağmen 'olur' manasında kafa salladığımda Jungkook tekrar gülmüştü.

Zaten kampüsün çıkışına yakındık ve evimde uzak sayılmazdı. Aslında bu okulda 3 yıldır bulunmama rağmen ben bile bazen kayboluyordum. Ve Jungkook'u burada kaybetmek istemezdik. Daha yeniydi aslında neden geldiğini bilmesemde artık aynı üniversitede aynı sıraları paylaşacaktık.

Jungkook'un arkasına kapıyı doğru bakışlarımı çevirdiğimde buz mavisi kot pantolon ve asker yeşili bir kaban giymiş gri saçlarıyla uyumlu bere takmış ve beni gördüğünü gülümsemesinden anladığım Yoongi'yi fark etmiştim. Buraya niye geliyordu?

"Jimin! Yoongi geliyor!"

Kısık sesle ve endişeyle fısıldadığımda Jimin Yoongi'ye bakıp gülerken Jungkook'a ithafen konuşmuştu.

"Göster hünerlerini kuzen!"

Ben daha ne olduğunu anlamazken elini belime yerleştirip kendine çekmişti. Şuanki durumumuzda dudaklarımız arasında santimler vardı ve arkadan bakan birisinde öpüşüyormuşuz izlenimi uyandırabilirdi.

Yoongi'ye baktığımda kaşlarını çattığını ve yumruklarını sıkmış bir şekilde aynı yerinde durduğunu fark etmiştim.

"Akışına bırak ve anın tadını çıkart."

Ben öylece duracağımızı sanarken Jungkook dudaklarını dudaklarıma bastırınca gözlerimi sıkıca yummuş ve kabanının üzerinde olan ellerimle kabanını sıkıca kavramıştım.

Bunu beklemiyordum hemde hiç ama yan taraftan kıs kıs gülen Jimin'i duyabiliyordum.

Tanrım komik bir şey yoktu. Yanıyordum!

"Tanrım,gitti. Acayip sinirlendi. Kuzen kendine dikkat et."

Jungkook geri çekilip gülümsediğinde boğazımı temizleyip kafamı eğdim ve işaret parmağım ile burnumun ucunu kaşıdım.

Jungkook'a baktığımda gözlerindeki yoğun duygu suçlu hissetmeme neden olmuştu. Yanlış yapıyormuş gibi.

Ama bu bir oyundu ve ilerisi de olamazdı. Yani ben öyle umuyordum.

Fakat arada mecburileşen temaslar ve daha ilerisine de hazırlıklı olmalıydım değil mi?

Diğer bölümde Yoongi'nin hayatına mı giriş yapsam?

Eighteen ✴ YoonSeok ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin