Beni linç edeceğiniz bir bölümle karşınızdayımmm! İyi okumalar.
Benden vazgeçtiğin zaman. Benden vazgeçtiğin zaman. Benden vazgeçtiğin zaman.
"Senden nasıl vazgeçebilirim ki aptal?!" Bana ait odada avuç içlerimdeki yorganı daha da sıktığımda kurduğum bu cümle istemsiz çığlığımla bölünmek zorunda kaldı. Sinirle attığım çığlık odayı doldururken yüzümü yastığa bastırdım.
Güneş yeni yeni doğuyordu ve gözlerimi tek bir saniye bile kırpmamı engelleyen düşünceler, gecenin büyük sessizliğiyle bir tezat oluşturmaktan kurtulmuş, güne kucak açıyorlardı.
Draco yoktu. Dün gece o aptal cümleyi kurduktan sonra defolup gitmişti ve hangi cehennemde olduğunu da bilmiyordum.
Kafamı gömdüğüm yastıktan kaldırdıktan sonra duyamayacağını bilerek daha da çok bağırdım.
Hangisi daha iyiydi? Çığlıklarımı duyup dalga geçmesi mi yoksa hissettiklerimden habersiz defolup gitmesi mi?"Rüyalarımda seni görmek için uyurken, herkesi terk edip bir kafese kapatılmışken, herkesten ve her şeyden yalnızca senin için vazgeçmişken, bu lanet olasıca evde bile sadece senin yanında olmak için kalırken," hıçkırığım sesimi bastırmıştı ve gözyaşlarım hiç durmadan yanaklarımdan süzülüyorlardı.
"Sadece, sadece gözlerin için beni öldürmeye kalkışına kılıflar uydurmaya çalışırken, belki bir nedeni vardır,isteyerek yapmamıştır diyip kendimi kandırırken, seni bir kez sadece bir kez daha öpebilmek için nefes alırken senden vazgeçmemi nasıl beklersin? Nasıl?"Daha fazla bağıramayacağımı anladığımda -boğazım paydos etmişti- ayakta kalabileceğime emin olmamama rağmen yataktan çıktım ve parmaklarımla makyaj masasının önündeki sandalyeye astığım gri hırkayı kavradım. Hırkayı sandalyeden çekerken boğazıma tozdan bir dağ oturmuştu sanki. Bir şeyler aldığım her nefeste beni boğmak istiyorlardı sanki. Gri hırkanın fermuarını boğazıma kadar kapatırken yüzümü buruşturdum.
Havanın soğuğunu önemsemeden yalın ayaklarımla odadan çıktığımda kapı arkamdan gürültüyle çarpmıştı.Yavaş adımlarımı mutfağa yönlendirirken neden bir cümlenin beni bu kadar etkilemesine izin verdiğimi sordum kendi kendime. Belki de sadece buradan gidemeyeceğimi vurgulamak için söylenmiş bir sözdü bu. Nasılsa Draco onu bırakamayacağımı biliyordu. Hatta buna o kadar güveniyordu ki beni bu evde yalnız başıma bırakıp gidebiliyordu.
Onun, muhtemelen hiç düşünmeden kurduğu bu cümle beni fazlasıyla etkilemişti. Etkilemişti evet ve bunun sebebini iç sesim de ben de gayet iyi biliyorduk. Elbetteki iç sesim benden önce davrandı ve kabullenemediğim gerçekleri yüzüme savurdu.
Yeniden umutlanıyorsun.
Çünkü onun burada kalmanı istediğini düşünüyorsun. Şu lanet olasıca evden defolup gitmemenin tek sebebi ondan cevaplar almak ya da seni neden kurtardığını öğrenmek değil. Onu seviyorsun. Onu hala seviyorsun ve onun da seni sevdiğini düşünüyorsun."Düşünmüyorum" dedim kararlılıkla. Boğazımı temizlerken merdivenin basamaklarını inmeye başlamıştım.
"Hissediyorum. ".........................
Luna Lovegood penceresinden, doğmakta olan güneşi ve yağan karı süzerken kafasının üzerinde hissettiği hareketlilikle kaşlarını çattı.
"Aptal Hırgürler! Peşim asla bırakmayacaksınız değil mi?"
Başının üzerindeki topluluğu kovmak için ellerini kaldırıp sallarken bir ses zihnindeki bütün düşünceleri sanki her birinin fişi çekilmiş gibi kesti.
Luna arkasını dönerken odasının kapısına yaslanmış ve kollarını birbirine kavuşturmuş gence gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOON
Fiksi Penggemar"Ve son olarak Granger, Ay'ın kendi ışığı yoktur sadece Güneş'ten aldığı ışığı yansıtır. Haklıydın ben Ay'ım. Ve sen benim ışığımsın. " Kapak yapımı draconunmeleklerine aittir. Tüm hakları draconunmelekleri hesabına aittir. Ocak/2016 Yayımlanma...