1. Ay

20.9K 721 1.9K
                                    

Bugüne kadar kendi aşık olduğum Draco'yu yazamamıştım.Ama bu hikayede bunu başardığımı düşünüyorum. Mantık hataları, yazım yanlışları ve diğer saçma şeyler için özür dilerim.  

İyi okumalar.Yorumlarınızı bekliyorum.

Gözlerimi açtığımda cisimlenmiştim. İçinde bulunduğum ormanın bile güzelliğini fark edemeyecek kadar telaşlıydım.

Ya beni bulurlarsa ?

Kalp atışlarımın ritmi hala çok hızlıyken koruma büyülerini fısıldadım boşluğa doğru. Ne işe yarayacaktı ki sanki?
Az sonra gökyüzünde belirecek, o zift kadar siyah dumanlarının içerisinde bana doğru uçacaklardı.

Kaybetmiştim. Hermione Granger kaybetmişti.

Asla yapmamam gereken pekçok hata yapmıştım. Ona güvenmem büyük bir hataydı.

En büyük hatamdı.

Hatalarımın hepsini ustalıkla örtmüş, önüme çıkan her engeli kolayca aşmıştım. Fakat bilmediğim bir şey vardı, aştığım her engel biraz daha eşeliyordu toprağı. Ayağımı bastığım yerlerde güvenle duramıyordum. Toprağımın eşelenmesi benim suçumdu. Kendi zeminimi yıkmış, sonumu hazırlamıştım kendi ellerimle. Son bir rüzgarı bekliyordum. Beni savurup atabilecek, kendisine karıştırıp yok edebilecek son rüzgarı. Çünkü bunu rüzgar yapmazsa bir zamanlar güvenle her adımımı attığım toprak yapacaktı.

Bana can veren toprak katilim olacaktı.

Şimdi buradaydım işte, en büyük hatamda boğulmuştum.
Az sonra söylediğim yalanların arasına gömülecektim belki de.
Ölüm yiyenler, gökyüzünde belirirken gözlerimi kapadım.

Sonum gelmişti, Hermione az sonra tarihe gömülecekti. Öğrenmek için ömrümü tükettiğim dünya, bana bir mezar taşı bile hediye etmeden ,beni tarihin kaybolmuş sayfalarındaki birer cümleye gömecekti.

Vücumdaki her zerre kurtuluş için çaba harcarken beynimdeki çarklar da boş durmuyordu.

Birkaçını sersemletebilirdim ama neye yarardı? Hem sayıca fazla hem de üstünlerdi.Kaçabilirdim ama nereye kadar? Mutlaka beni bulurlardı. Hızımı kestim ve kendimi durmaya zorladım. Daha fazla kaçmayacaktım, öleceksem de korkak gibi kaçarak ölmeyecektim.

Kendimi hazin sonuma hazırladığım sırada kolumun üstünde bir baskı hissettim. Hemen ardındansa başka bir yere cisimlenmiştim. Yerdeki yaprakların dikkatimi çekmeyişinin sebebi ise onunla cisimlenmemdi.

Görmek isteyeceğim insanlar listesinin hem başını hem de sonunu çekiyordu o isim.

Draco Malfoy.

Hala kolumun üzerinde duran elini fark etmemle, kolumu koparırcasına çektim.
" Ne işin var senin burada? "

Bıçak kadar keskin, çelik kadar sert mavi-gri gözlerini üzerime dikti.Bomboştu, gözlerinde hiçbir duygunun olmayışı canımı yakarken gözlerimi onunkilerden kaçırdım. Daha fazla canımı yakmasına izin veremezdim. Artık veremezdim

Cevap vermek yerine bana dimdik ve bomboş bakmaya devam etti. "Ne o Malfoy, çok sevgili (!) arkadaşlarından önce beni sen mi yakalamak istedin? Beni Lord'a götürme şerefine layık olmak mı istiyorsun yoksa?"  Tepki vermedi.

" Çok salaksın Granger. Bir de sana çağının en zeki cadısı diyorlar."  Cevap vermek için uğraşmadım bile, artık beni aşağılamasına alışmıştım. Derin bir nefes alıp iç geçirdim.

MOONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin