Hong Kong

56 3 4
                                    

Bahçeye çıktığımda hava biraz soğuktu ama yanımda kahvem olduğu için kahve fincanıyla hem elimi ısıtıyor hem de kahvemi yudumlayarak bir yandan da Jae Bum'un bugün sofradaki durgunluğunu düşünüyordum. Acaba ben geldiğim için mi bu kadar durgundu yoksa bu durgunluğun başka bir nedeni mi vardı? diye düşünürken o kadar dalmışım ki sırtıma bir hırka konana kadar bahçeye birinin çıktığını anlamamıştım. Sırtıma hırka koyanın kim olduğunu merak ettiğim için ani bir hareketle arkama döndüm ve o kişinin Jae Bum olduğunu gördüm. Jae Bum sessizce yanıma oturdu ve konuşmaya başladı :

JB : Bu soğukta neden bahçede oturuyorsun? Üşütüp hasta olacaksın.

Dilek : O kadar soğuk değil. Hem biraz hava almak istedim.

JB : Hımmm. Beraber hava alalım o zaman.

Dedikten sonra ben de gözlerim dolu ve üzgün bir şekilde Jae Bum'a döndüm ve bugünkü durgunluğunun sebebini öğrenmek için konuşmaya başladım :

Dilek : Jae Bum üzgünüm...

JB : Ne?

Dilek : Seni dinlemediğim için üzgünüm, sen biraz uzaklaşalım dedikçe ben seni dinlemiyor ve her yerde karşına çıkıyorum. Senden uzaklaşamadığım için üzgünüm.

JB : Bunun için üzgün olmana gerek yok. Çünkü ben seni etrafımda görmekten çok mutluyum. Zaten burası da Jackson'ların evi o yüzden tedirgin olmana gerek yok fanlar bizi burda görmez.

Dilek : Yemekte neden moralin bozuk ve durgundun peki?

JB : Bugünlerde biraz yorgunum o yüzden biraz durgun görünüyor olabilirim.

Dilek : Ben de benim yüzümden durgun olduğunu düşünmüştüm.

Jae Bum yavaşça elimi tuttu ve "Ben senin yüzünden durgun olmam aksine seni gördüğüm için çok mutlu olurum. Güzel bir sürprizdi." dedi. Ben de gülümseyerek karşılık verdim. Sonra ikimiz bir müddet gökyüzündeki yıldızları seyrettik. Daha doğrusu Jae Bum yıldızları seyretti ben de Jae Bum'u seyrettim. Çünkü Jae Bum benim gökyüzümdü. Ben ona baktıkça mutlu oluyordum. O bana neşe ve ışık saçan bir yıldızdan farksızdı. Sonra Jae Bum ona baktığımı anlamış olacak ki birden bana döndü. O bana doğru bakmaya başlayınca ben de gökyüzüne bakmaya başladım. Sonra JB "Artık içeri girsek iyi olacak hava çok soğudu." dedi ben de kafamla onayladım ve içeri girdik.

İçeri girdiğimizde saat geç olmasına rağmen herkes salonda oturuyor ve sohbet ediyordu. Biz de bir koltuğa oturduk ve sohbete dahil olduk. Biraz sohbet ettikten sonra üyeler otele dönmek için izin istediler. Sophia teyze de bu gece burda kalmalarını istediğini söyledi ama üyeler sabah erkenden prova yapacaklarını ve gitmeleri gerektiğini söyledi. Sophia teyze ve Ricky amca da daha fazla ısrar etmedi. Üyeler otele geri döndüler. Biz de ortalığı toparladıktan sonra Jackson'ın anne (Sophia Wang) ve babası (Ricky Wang) ile sohbet etmeye başladık. Bir süre sohbet ettikten sonra Ricky amca bizim sohbetten sıkılmış olacak ki yorgun olduğunu söyleyip odasına çıktı. Ricky amca odasına çıktıktan sonra biz Sophia teyze ile sohbete devam ettik.

Sophia teyze bize biraz ailesinden bahsetti. Jackson'ın küçüklük fotoğraflarını gösterdi, küçüklüğünü ve GOT7'a katılmasını anlatmaya başladı. Ben de yorgun olduğum için izin alıp odaya çıktım. Odaya çıktığımda önce pijamalarımı giydim. Yorgun olmama rağmen uykum gelmiyordu. Ben de canım sıkıldığı için saat gece 4 olmasına rağmen Jae Bum'a "İyi geceler Jae Bum, uyuyor musun?" diye mesaj attım. Bir süre bekledim ama mesaj gelmedi. Ben de uyuyordur diye başka mesaj atmadım ve kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım. Bir yandan da fotoğrafları açıp GOT7 ve Jae Bum ile birlikte çektirdiğimiz fotoğraflara bakıyordum. Her fotoğraf karesi tekrar gözümde canlanıyor ve yüzümde kocaman bir tebessüm oluşuyordu. Sonra Türkiye'de ailemle ve arkadaşlarımla çektirdiğim fotoğraflar karşıma çıktı. Bu fotoğrafları görünce ailemi ve arkadaşlarımı özlediğim içim gözlerim doldu. Ben de biraz özlem gidermek için annemi aradım. Bir süre telefon çaldı ve annem mutlu bir sesle telefonu açtı :

BİR ANDA GİRDİN HAYATIMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin