Bölüm sarkisi : Metallica -nothing else matters. İstediğiniz yerde dinleyebilirsiniz.
-Seni soruyorlar. Öldü mü diyeyim yoksa dönecek mi? İkisi de imkansız değil mi? Çünkü biliyorum asla geri dönmezsin. Ve biliyorsun sen benim için asla ölmezsin.-
-DOLUNAY -
Cankat gideli tam bir hafta olmuştu. Koskoca bir hafta. Unutmak için yeterli miydi peki bu süre. Asla. Belki o beni unutmuştur. Ama seven insan unutmaz ki. Sadece alışır yokluğuna. Ah Dolunay. Unutmayacak olsa çocuk neden gitsin ki? Belki de sevimiyordu beni. Belki hepsi koskoca bir yalandan ibaretti. Düşünme Dolunay. Düşünme...
Zorlu bir hafta olsa da canım(!) Abim rapor almama izin vermediği için bu zorlu haftayı okulda geçirmiştim. En azından depresyonun eşiğinden dönmüştüm.
Ayrıca kütüphane nöbetleri başlamıştı ve bugün ben nöbetçiydim. Bil bakalım Toby kiminle. Tüm günümü berbat edecek birisiyle. Akşama kadar Barut'la birlikte duracaktım bu odanın içinde. Neyse ki derslere gitmemiz izin veriliyor.
"Tüm günüm zaten berbat olacağı için abimi çekmek yerine bugün okula babamla birlikte gelmiştim ve derslerin başlamasına daha yirmi dakika vardı. Verdiğim ani karar ile kendimi kütüphaneye attığımda yalnız değildim. Ne tesadüf ki Barut da servis ile gelmemişti. İşte böyle mikemmel mütüşlü bir hayatım var canım.😒😒😒😒
Her neyse. Tabiki Barut ile aynı yerde durazdım. Abimin de onunla nöbetçi olacağımdan haberi yoktu. Ki hâlâ yok. O da beni fark etmemisken aradan sıvışmak için kapıya yönelmiştim ki ne olacak? Tabiki fark ettiğim(!) arkamdaki masanın üzerinde bir vazo varmış. Kim koyduysa artık masaya çarpmamla vazo devrilip Tuzla buz oldu. Barut da normal olarak tabi bunu farketti. Hızla kalkıp yanıma gelirken ben yine saçmalıyorum. Hızlı hızlı konuşuyormuşum. Bir yandan da yerdeki cam parçalarını temizliyorum. O da yanıma çöktü bana yardım ediyor. Bir baktım sırıtıyor. 'Sen kim köpek bana sırıtıyorsun kardeş?' Dedim.(DEMEDİ) 'Dolunay nefes al!' dedi.
'Almıyorum ya. Almıyorum. Sana mı sorcam be?' Dedim. (DEMEDI) Baktım bu yine sırıtıyor. Sinirlendim. O sinirle ani bir hareket yaptım çocuğun eli kesildi tabi. Doğradığım yere bakayım derken... Neyse işte. Anlayacağın Dünya kankim. Sıkılınca televizyonu açıp da iğrenerek baktığım o saçma dizilerdeki saçma sahneler var ya. İşte tam onları yaşadım. Hayır buna İnanabiliyor musun yaa?"
"Hms. Kanka kusura bakma ama ben şu nefes al kısmından sonrasını pek şey etmedim. Bence sen abin öğrense ne diyeceksin onu düşün bir de. "
Oflayarak kafamı sıraya koydum.
"Onu hiç hatırlatma ya. Bunca şey yokmuş gibi bir de o var. "
Derken aklıma gelen şey ile aniden kafamı kaldırdım ve Duman'a dönüp ters ters bakmaya başladım.
"Duman kankim. Seni sadece uyarıyorum. " Konuşurken 'sadece' kelimesini gereksiz bi şekilde uzatarak ve bastırarak söylemiştim. "Bu anlattıklarımı abime söylersen gözlerini oyar sana yediririm ve bu yapacağım en hafif şey olur. Şimdilik sadece uyarıyorum. Ama sen istersen tün bunları tehdit olarak da algılayabilirsin. "
Duman söylediğim tüm şeylere sadece ve sadece ve sadece göz devirmisti.
"Bu arada sağ ol onca dediğime ragmen göz devirerek beni susturdun. Bravo. "
"Pek susturmuşa benzemiyor canım ama yine de sen bilirsin. "
Dünya ile Duman kıkırdarken ben de "Aman be!" Diye saçma bir tepki verip sınıftan çıktım. Tüm gün zaten izinli yazıldığımız için bu dersi kütüphanede geçirecektim. Umarım Barut orada değildir. Umarım değildir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY ATEŞİ #wattys2016
Jugendliteraturİki inatçı insan... İki kardeş... Ne kadar inatçı olsalar da kardeşinden vazgeçemeyen bir abi.. Onu sinir etse de onun için her şeyi yapabilecek bir kız kardeş... Dört arkadaş... Dört düşman... İki kız... Kavgalar... inatlaşmalar.. Sakalar... küslük...