21. BÖLÜM

122 15 9
                                    

-Sonra bir an yüzüne şarkılar çarpar, ağlarsın.-

NOT: Bölüm sarkisi: yoksun-naz ölçal. Nerede açacağınızı belirttim.

Bir ay sonra#

-DOLUNAY-

Geçen bir ayda Cankat'tan haber alamamış olsam da garip bir şekilde Barut hep yanımdaydı ve bu kafamı karıştırmak için gayet de iyi bir sebepti. Bir yandan abim bir yandan Barut derken iyice yorulmuştum. Abim Barut'la iki kez daha kavga etmişti fakat yine de ondan gizli buluşmuştuk. 'Bu cesaret nereden geliyor?' Dediğini duyar gibiyim Tobyşko. Sonuçta Ateş'in kardeşi olmak bunu gerektiriyor. Genlerde var yani boşuna kurcalamamak gerek. 😏😏😏😏

Bu arada yarın doğum günüm olmasına rağmen hâlâ bir planım yoktu ve abim de umursamaz görünüyordu. Her zamankinden farklı bir şeyler yapmak istiyordum. Geçen yıl evde kutlamıştık. Cankat da vardı tabi. Her şeyi abim planlamıştı fakat dayanamayıp ağzından kaçırıyordu neredeyse. Anlamadım sansalar da üstün zekamla anlamamış gibi yapmıştım. Aslında bu sene de havamda değildim. Kutlamasam da olurdu ama yine de güzel bir şeyler yapmak istiyordum. Aslında doğum günü planından önce yapmak istediğim bir şey daha vardı. Abim ve Dünya geçen ay spor salonunda kilitli kalmışlar ve abim kapıyı açarken kaşını patlatmış. Nasıl beceri bilmiyorum ama Dünya haftalar sonra bunu bana anlatmıştı ve şimdi emindim ki abim ve Dünya çok yakışacaktı. Birkaç kez kantinde konuşurken yakalamıştım onları ama daha büyük bir şeyler planlamam lazımdı.

Cuma gününün son dersi olmasına rağmen hocadaki enerjiye hayran hayran tahtaya bakıyordum. Bir ders için bu kadar da sıkılmaz ki yaf. Ayrıca fizik dersinden de nefret ediyorum. Gerçi hepsinden nefret ediyorum ama şhh! Çaktırma Toby.

Tahtaya yazılan soruya ağzımı açmış boş boş bakarken zilin çalması ile önümdeki defteri hızlıca çantama attım. Ayağa kalktığım sırada hocanın bana doğru geldiğini gördüm. Duman ve Dünya ile birbirimize bakıp sıranın yanına geldiğimizde Canan hoca bize gülümseyerek merakımızı giderdi.

"Gençler size bir şey sormak istiyorum. Şu sıralar Ateş'te bazı farklılıklar görüyorum. Sanki biraz durgun. Derslere de ilgisi azaldı. Sizin bildiginiz bir şeyler var mı?"

Canan hoca abimin sınıf ögretmeniydi. Bu sene sınava girecekleri için üzerlerine daha fazla düşüyorlardı ki abim zaten dersi dinlemezdi ki.

"Bir şeyi yoktu ki hocam. Abimin zaten dersle bir alakası yoktur. Size öyle gelmiştir kesin. "

"Emin misin canım? Çünkü Abini ilk defa böyle görüyorum. Ayrıca notlarını da ciddi anlamda yükseltti."

Yükseltti mi? 😱😱😱

"Aynı kişiden mi bahsediyoruz bilemedim hocam-"

Konuşmama devam edecekken Barut'un içeri dalması ile bir anda dikkatim dağıldı.

"Hocam aşağıda sıra oluyoruz. "

Bu çocuk ciddi mi? Gülmemek için Elimle ağzımı kapatirken hoca bize döndü ve "Hadi aşağı inin. Daha sonra konuşuruz bu konuyu." Dedi.

Kapıdan çıkıp aşağı inmek üzere hareke geçtiğimde kolumun tutulması ile yerimde kalakaldım. Duman ve Dünya'ya sorun yok deyip onları gönderdikten sonra Barut ile arka kapıya yöneldik.

"Dolunay sana bir şey sormak istiyorum. Yarın akşam için bir planın yoksa birlikte yemeğe çıkalım mı? Ne dersin?"

Hâlâ plan yapmamanın faydaları bu olsa gerek. Yüzüme kocaman bir gülümse yayılırken aklıma abimin gelmesiyle gülümsemem yarıda kaldı.

"Aslında abim ne der bilmiyorum ki ögrenirse Ayvayı yerim. Ama o iş bende bebek!"

Dediğim şeyle gözlerim büyüsü de Barut aldırış dahi etmemişti. Sonunda kapıdan çıkıp sıraların arkasına varmıştık. İstiklal Marşını da okuduktan sonra abimi bulma umuduyla çantamı düzelttim ve arkamı döndüm. Zaten sıranın sonunda olduğum için abimi bulmak daha kolay olacaktı ve bulur bulmaz izin alıp alışverişe gidecektim. Aslında alışveriş yapmayı pek sevmezdim. Fakat yarın Barut ile buluşacaksam azıcık şık olmam lazımdı.
(Multideki Şarkı ile okuyabilirsiniz.)
Kapının önündeki servise doğru yola çıktığım sırada servisin önündeki kişi ile bir anda elim ayağım boşaldı. Nasıl olmuştu da hangi yüzle gelebilmişti buraya?

Ne hissettiğimi ve ne yapacağımı bilmez bir halde aklıma ilk gelen şeyi yaptım ve servisin önünde Cankat'la konuşan abime mesaj atıp onlara görünmeden arkamı döndüm ve diger çıkışa koşmaya başladım. Cidden ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Ne yapacaktım peki? Ondan en ufak bir fikrim dahi yoktu. Sonunda kapıdan çıktığımda spor yapmadığım için nefes nefese kalmış ve gereğinden fazla yorulmuştum. Nefes alamadığım için duvar kenarına çöküp gözlerimi kapattım ve beklemeye başladım.

Boğazım düğümlenmişti fakat buna rağmen gözlerimden bir damla dahi yaş akmıyordu. İşte en kötüsü de buydu. O sırada birisinin ismimi söylemesi ile kendime geldim. Gözümü açtığımda karşımda Cankat'ı görmeyi beklemiyordum tabi.

Ve yine en iyi yaptığım şeyi yapıp kaçmaya çalıştım. Sadece çalışmış olacağım ki Cankat kolumdan tutup beni kendine çekti. Dengemi kaybettiğim için göğsü ile buluşsam da onu iktirip koşmaya başladım. Bu beklemediği bir şeydi tabi. İlk defa bir erkeğin dengesini bozmanın verdiği o coolluğu yaşayamadan Cankat önüme geçti.

"Dolunay bir saniye dur da dinle."

"Bir!" Deyip yanından gececekken tekrar kolumdan tutulunca artık bir şey yapamayacağımı anladım.

"Lütfen Dolunay! Affet demiyorum. Sadece dinlemeni istiyorum."

Daha fazla dayanamayan gözlerim yaşarmaya başlamıştı.

"Ben dinlemek istemiyorum ama. "

"Tamam sen dinleme. Ben yine de anlatacağım. "

Yüzüne baktığımda gözlerini kaçırdı ve yutkunup konuşmaya başladı.(Multi)

"Gitmek zorundaydım Dolunay. Beni de anla. Bu... Bu çok yanlıştı. Ne yapsaydım yani? Abin en çok bana güvenirken onu sırtından mı bıçaklas-"

Daha fazla dayanamamış olacak ki bağırmaya başlamıştı. O sırada yanağına indirdiğim tokat ile sözü yarıda kesilmişti. Az önce bir türlü akmayan gözyaşlarım şimdi istemsiz olarak akıyordu.

"Yanlış mıydı? Bu kanıya ne zaman vardınız Cankat bey? Hah söylesenize. Elimi tutarken. Sarılırken. Sevdiğini söylerken ve... Ve bu kolyeyi boynuma takarken yanlış değil miydi?"

Formanin altına sakladığım kolyeyi umursamazca çekip kopardım ve Cankat'ın elini tutup avucunun içine bıraktım.

"Sana güvenmiştim. Ama Sağol. İşler daha büyümeden gerçek yüzünü gördüm. Ama şunu söyleyeyim. Birine öyle bir söz söyle ki, ya yaşat ya da öldür; ama asla yaralı bırakma…"

👍👎👍👎👍👎👍👎👍👎👍👎👍👎👍

DOLUNAY ATEŞİ #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin