BÖLÜM SARKISI: PEPPE - ÇİŞİMİZ TUVALETE...
-ATES-
'Bir markete girmiş alışveriş yapıyorum. Çok şükür ki etrafta Dolunay ve Fısıltı yok. Birsürü malzeme alıyorum.
Vay! Kendi arabama biniyorum. Ama bir gariplik var. Bu araba uçuyor.
Eve geliyorum ve aldığım malzemeleri sırayla çıkarıyorum. Domates, havuç, biber, salatalık,çilek, pasta kalıbı ve pasta kreması...
Çıkardığım malzemeleri büyük büyük kesiyorum. Daha sonra pasta kalıbının içine ve üzerine domates, biber,salatalık,havuç, çilek ve kremasını koyuyorum. Tam yiyecekken bir anda pasta yere düşüyor. Ben kulaklarımı tıkamaya başlıyorum. 'Ü-ÜÜÜRÜÜ-ÜÜÜÜÜÜ
"Tövbe Bismillah. O nasıl rüya. Domatesli pasta mi olur?" Bir anda yataktan zıplamıştım. Bunlar hep Dolunay yüzünden oluyor . Bu Zil sesini de değiştirmeliyim. Ama iyi oldu. Az kalsın yiyordum o pastamsı deli saçması şeyi lan. Bu rüyanın etkisinden anca bir soğuk duşla kurtulurum. Tamam her şeyi yiyebilme kapasitesine sahibim ama bu da fazla yani. Ama bu pastayı Barut'a karşı kullanabilirim. Yaşa be Ateş. Zekan süper çalışıyor.
Duş alıp üzerimi değiştirdikten sonra Dolunay'ın odasına ani bir dalış yaptım. "GÜNAYDIN TÜRKİYE!" Diye bağırmamla kafama yastık yemem bir oldu. " Beş dakika daha. " diye söylenirken bana attığı yastığı ona tekrar fırlattım." Headshut."diye gülmeye başladım. Bana yenilmiş bakışlar atarken kafasını kaldırdı ve bir yastık daha.
Ben ona o bana yastık atıyorduk. Tabi bu kadar çok yastık varken insan değerlendirmeli sonuçta. Ben çoktan odanın ortasına gelmiş ve yastık almaya başlamıştım. En sonunda tüm yastıklar havada uçuşmaya başladı. Bir yandan da kıkırdama sesleri odayı doldurmuştu.
Dolunay'ın son attığı yastık kapının oraya gitmişti ve Dolunay bir an için yastık atmayı durdurmuştu. Tam kapıdaki yastığı almak için arkamı dönmüşken bir anda ben de yerimde kalakaldım.
" Babişko! " diye yükselen sesin ardından "Biz de tam Ateş ile birlikte yastıkları düzeltiyorduk. Ne güzel yastıklar var deme? Ama biraz azlar sanırım. " diyen Dolunay'ın suratına uzaylı görmüş gibi bakmaya başlıdım. "İnsan abisinden bir şey öğrenir. Öyle bahane mi olur? Cahil!" Dememle arkamdan gelen yastık ile irkildim.
Ve babam da bize katılmıştı. Birbirimize yastık atarken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorduk bile. O sırada birisi bağırmaya başladı.
"NE YAPIYORSUNUZ? ÇOCUK MUSUNUZ YA? GEÇ KALACAKSINIZ. UMUT SEN DE BÜYÜ BİRAZ ARTIK. ÇOCUKLARLA ÇOCUK OLUYORSUN."
Annem bize çok sinirlenmişti. Bu kadar beklemiyordum ama." Tamam hayatım. Kızma işte. Ne yapalım? Onlar çocukken de böyle yapardık. Özlemişim. Baksana eşek kadar oldular hâlâ aynılar. Gel de sen uyma. "
Babam bir sıfır öne geçmiş ve annemin sinirini yatıştırmayı başarmıştı.
~♢~♢~♢~♢~♢~♢~♢~♢~♢~♢~♢~
Aşağı inip kahvaltı masasına oturdum ve beklemeye başladım. Bir yandan da pastayı düşünüyor idim. Bunu denesem mi ki acaba? Belki güzel olur. Daha sonra pastayı yemek isteyenler artar. Ben pasta yapar ve tanesini yüz liradan satarım. Sonra ödül alırım ve ünlü olurum. Pastayı duyan herkes burdan Amerika'ya kadar sıra olur. Daha sonra ben yanıma birisini tutar ve ona öğretirim. Sonra da dünya turu. Oradan uzaya uğrarım belki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY ATEŞİ #wattys2016
Teen Fictionİki inatçı insan... İki kardeş... Ne kadar inatçı olsalar da kardeşinden vazgeçemeyen bir abi.. Onu sinir etse de onun için her şeyi yapabilecek bir kız kardeş... Dört arkadaş... Dört düşman... İki kız... Kavgalar... inatlaşmalar.. Sakalar... küslük...