Anahtarımı kapıya takıp çevirdim ve kapıyı ittirip içeri geçtim. Ayakkabılarımı elime alıp kapıyı yavaşça kapattım ve içeriden gelen sesle durdum.
"Demek çıkıp gelmiş he, insan olabilmek aklına gelmiş. Pezevenk."diye söylendiğini duydum Yasin'in. Birini insanlık hakkında eleştiriyordu fakat kendisinden bi haberdi sanırsam. Gözlerimi devirdim ve odama ilerledim. Kapıyı açıp içeri geçtim ve kilitleyip çantamı yatağımın üzerine fırlattım. Üzerimdeki kazağı çıkarken hala onun söylenmelerini duyuyordum.
"Bana bak Emel, eğer ki, eğer ki o adamla ilgili bir şey duyarsam. O adamla seni yan yana görürsem, duyarsam yemin olsun seni öldürürüm. Bu sefer seni kimse elimden alamaz!"diye bağırarak konuştuğunu durunca durdum ve içeriye odaklandım. Kimden bahsettiklerini merak etmiştim açıkcası. Yasin hep birilerine laf sayıp dururdu ama bu farklıydı. Bu sefer annemle bir bağlantısı vardı belli ki.
"Beyefendiye bak sen ya! Büyüttük tabi kızı, okuttuk, yedirdik, içirdik. Bu yaşa getirdik şimdi kalkıp gelicek alacak elimizden kızı öyle mi? Yok öyle şarkı!"diye bağırdığında hızlıca elimdeki kazağı yatağa bıraktım ve odamdan çıktım. Salona girdiğimde Yasin ayakta duruyordu ve annem oturuyordu. Yasin gözlerini bana çevirdi ve histerik bir şekilde güldü.
"Geldi külkedisi! Gel gel, baban denen herif ortaya çıkma kararı almış. Onu kutluyoruz."diye konuştuğunda gözlerimi anneme çevirdim. Gözleri dolu dolu bir şekilde bana bakarken ayağa kalktı.
"Eflal, ne zaman geldin sen?"diye sordu gözlerini elleriyle silerken. Yasin'e kısa bir bakış attıktan sonra tekrardan anneme baktım.
"Doğru mu söylüyor?"diye heyecanla sorduğumda yutkundu ve başını eğip arkasındaki Yasin'e doğru baktı. Bir süre ona baktıktan sonra tekrardan bana döndü ve başını aşağı yukarı yavaşça salladı. Kalbim deyim yerindeyse ağzımda atmaya başlarken gözlerim kocaman açıldı. Heyecandan dilim tutulmuş gibi hissediyordum. Babam, yaşıyordu. Yaşadığına şimdi gerçekten emin olabiliyordum. Yaşıyordu ve geri gelmişti. Neredeydi, nasıldı, neden gelmişti? Hepsi için beynimde ayrı soru baloncukları oluşurken gözlerimi anneme odakladım.
"Görebilir miyim?"diye heyecanla sorduğumda sesim titremişti. Annem tekrardan yutkundu ve gözleri dolmaya başlarken başını yavaşça iki yana salladı. Niye göremiyordum, yoksa bir şey mi olmuştu ona? Ne olursa olsun onu görmek istiyordum. Bir kere sarılmak istiyordum, baba kucaklamasının nasıl bir şey olduğunu merak ediyordum. Ya da nasıl koktuğunu, nasıl baktığını. Babam hakkında her şeyi öğrenmek istiyordum.
"Neden?"diye sordum gözlerim dolmaya başlarken sesimin titremesine engel olamadan. Annem dudaklarını yaladı ve bana doğru bir adım attı.
"Eflal, göremezsin çünkü. Buna hazır olduğunu düşünmüyorum."dediğinde bu sefer ben başımı iki yana salladım ve gülerek ona doğru yaklaştım. Ben buna hazırdım. Ben buna 16 senedir hazırdım, hepte hazır olacaktım. Babamdı o benim, niye hazır olmayaydım ki? Daha onu bakıcaktım, geldiği için mutlu olacaktım. Sonra ona kızacaktım, beni neden bıraktı diye ona kızacaktım. Beni nasıl bir hayata süreklediği için kızacaktım ona. Beni nasıl bir canavarla yaşamaya zorladığını için kızacaktım. Sonra tekrar mutlu olacaktım, kızgınlığım kısa sürecekti. Çünkü o benim babamdı. Benimde herkes gibi babam vardı, herkes gibi arkamda durmasını isteyecektim.
"Ben hazırım anne, ben görmek istiyorum."dedim ona doğru bir adım daha atarak ve gülümsemeye devam ederek. Gözümden bir damla yaş süzüldüğünde yüzünü buruşturdu. Sanki ağlamamak için kendini zor tutuyor gibiydi. Onu o halde görünce benim gözlerim daha çok doluyordu.
"Baba falan yok!"diye bağırınca Yasin gözlerimi ona doğru çevirdim.
"Konuyu kapatın. Kimse kimseyi göremeyecek o kadar! Bir daha baba dediğini duyarsam ilk işim seni kapı dışarı atmak olur. Babanı da bulamazsın anneni de göremezsin kalırsın sokakta!"diye bağırdığında sinirle yumruklarımı sıktım ve ona bakmaya başladım. Onu öldürmek istiyordum, onun kalbine bıçağı saplamak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Hocam
Teen FictionSen babasın, beni koruyup kollaman gerek.. Her gece yorganın altında ağlatman değil...