***Ali'den***
"Ah be Eflal. Yine mi Kadir hocaya gittin? Anlamıyorum yani aşık mısın nesin adama?"diye söylenirken telefonda Eflal'in numarasını arıyordum. Bulunca aradım ve telefonu kulağıma yaklaştırdım. Uzun uzun çaldı ama açan kimse olmadı telefonu.
"Ali?!"diye gelen böğürme sesiyle gözlerimi telefondan alıp sahada beni bekleyen çocuklara çevirdim.
"Hadi anasını satayım ağaç olduk!"diye bağırınca Cengiz onlara doğru ilerlemeye başladım. Belki onlar görmüştür Eflal'i.
"Oğlum Eflal'in annesi aradı az önce. Ulaşamıyormuş siz gördünüz mü hiç?"dediğimde ikiside birbirlerine baktılar. Daha sonra tekrardan bana dönüp başlarını iki yana salladılar. Telefonum bir anda çalmaya başlayınca gözlerimi onlardan alıp telefona çevirdim. Fulya arıyordu. Kendi kendime bir eyvah çekip telefonu açtım. Şimdi 2 saat susmazdı bu.
"Efendim Fulya?"diye konuştuğumda sesi nefes nefese geliyordu.
"Ali nerdesin Allahın belası! Okulu tavaf ettim!"diye cırladığında telefonu kulağımdan uzaklaştırıp yüzümü buruşturdum.
"Okulun arkasındaki parktayım. Basket oynuyoruz."diye cevap verdiğimde tekrardan cırladı.
"Kapat!"diye bağırıp telefonu yüzüme kapattı.
"Noluyor oğlum? Aradın mı Eflal'i?"diye sordu Hakan yanıma doğru yaklaşarak. Başımı olumlu anlamda salladım ve Emel ablanın telefonunu tuşladım tekrardan. Bir süre çaldıktan sonra açtı telefonu.
"Alo?"dedi bir ses. Ama Emel abla değil. Bu bir erkekti, ve ses çok tanıdıktı.
"Hocam?"dedim şaşkınlıkla gelen sesi dinlerken. Tövbe estağfirullah!
"Ne hocası oğlum?"diye konuştuğunda kaşlarım çatıldı. Tamam değilmiş. Yanlış duyduk iyi mi?
"Ben Emel ablayı aramıştım?"dediğimde bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu.
"Ben kocasıyım."dediğinde işte o zaman kan beynime sıçradı.
"Ulu orospu evladı, ben senin izzetül ikramını sikeyim gavurun tohumu seni!"diye küfürleri savurmaya başladığımda diğer taraftan gelen seslerle durdum.
"Ver şunu gerizekalı!"diye konuştu Emel ablanın sesi uzaktan. Kafam karıştı anasını satayım kimdi bu şimdi? Emel ablamı? Emel ablanın sesi ne zaman erkek gibi oldu anasını satayım! Bence bu benim eltimdi. Bir saniye benim eltim yok ki? Bir tane olmalı.
"Hakan benim eltim olsana."dedim yanımda duran Hakan'ın omzuna kolumu atarak. Bana ne diyor bu mal bakışı atıyordu yine.
"Ali, bana odaklan! Bırak şimdi eltiyi!"diye bağırınca Emel abla telefonun diğer ucundan dikleştim.
"Emel abla, kimse görme-"
Sözüm bir çığlıkla kesildi.
"Ali!"diye bağırma sesiyle hepimiz okulun yokuşuna doğru baktık. Fulya hala okul kıyafetleri ve çantasıyla birlikteyken bize doğru son hızda koşuyordu. Yanımıza vardığında Cengiz'e tutunup zar zor durdurmuştu kendisini.
"Kaçırdı, siyah, Eflal, araba."diye anlamsızca konuştuğunda tek kaşımı kaldırdım ve ona bakmaya devam ettim. Bir süre durup nefeslerini düzeltmeye çalıştı.
"Su verin kıza amına koyayım."dediğinde Cengiz, Hakan çantasından su şişesini alıp Fulya'ya doğru uzattı. Fulya hızlıca şişeyi eline alıp kapağını açtı ve içmeye başladı. Sonunda kendine geldiğinde şişeyi ağzından çekti ve koluyla ağzını silip bana bakmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Hocam
Genç KurguSen babasın, beni koruyup kollaman gerek.. Her gece yorganın altında ağlatman değil...