Multimedia; Soğuk esprileriyle gelen bir adet Görkem. Akgsaha.
Hee bu arada eğer bölüm ithafı bir şarkı veya kişi yapmamı isteyenler yazabilirler.
Neyse iyi okumalar ...
●○●○●○●○●○●○●○Arkamı dönmemle Görkem'i gördüm. Anahtarla kapıyı kitledikten sonra çıkarıp balkondan aşağıya attı.
"Ne yapıyorsun yaa?" Diye cırladım.
O ise gayet sakin bir tonda "konuşmamız gerekti. Ama sen beni konuşturtmadın. Başka çarem yoktu" dedi.
"Belki ben seninle konuşmak istemiyorum. Hatta belkisini geç seninle konuşmak istemiyorum" dedim. Beni zorla getirtmişti. Yani tamam pek zorla değil ama psikolojik baskı yapmış sayılırdı. Ayrıca uykumun da katili olmuştu.
"Neden gittiğimi hiç dinlemedin ki? Mecburdum" Dedi. Onu dinlememiştim. Doğruydu. Ama o zamanlar annemden sonra en sevdiğim kişiydi o. Annem ölünce mantıken de en sevdiğim olmuştu. Ama bir bakmıştım o yoktu. Başka bir şehire gittiğini öğrenmiştim. Ve bana hiçbir haber bırakmamıştı. Kim olsa bence artık ona güvenmez konuşmak istemezdi.
"Bak senin annenin öldüğünü öğrenmeden önce gitmiştik. Yani Öldüğünü bile bilmiyordum. Bizi sabah Konya daki bir hastaneden aradılar. Biliyorsun o zaman babam orda çalışıyordu. İş kazası yapmış. Durumu acilmiş. Bende senin annenin öldüğünü bilmediğim için gittim. Ama eğer annenin ölüm haberini önce alsaydım zaten babamın yanına gitmezdim. Seninle kalırdım. Gerçekten. Çünkü biliyorsun seni babamdan bile daha çok seviyordum. Ben seni arayacaktım ama her şeyimiz evde kalmıştı. Ordan bir numaradan aradığımda da açmadın. 1 hafta orda kaldık geri döndük. O zaman öğrendim annenin öldüğünü. Ama siz çoktan taşınmıştınız" dedi. Anlattıklarıyla ağzım açık kalmıştı. Ben her zaman farklı kurgulamıştım. Ama beni o zamanlar farklı numaranın aradığını hatırlıyordum. Kimsenin telefonunu açmamıştım. Sonuçta daha 12 yaşındaydım. Tam anneme alıştığım zaman.
"B-ben her zaman far-farklı düşünmüştüm" dedim. Offf kahretsin neden kekelemiştim ki!!!
Görkem bana doğru yaklaşıp "beni affedebilecek misin? " dedi. Ama şöyle bir yaşananlara bakınca benim onda affedeceğim bir şey yoktu. O haklıydı.
"Benim seni affetmeme gerek yok. Sen haklısın. Seni odamdan kovdum, telefonlarını açmadım. Asıl sen beni affedebilecek misin? " dedim. Tek bir adımla yanıma gelip bana sarıldı.
"Hâlâ seni herkesten çok seviyorum" dedi fısıltıyla.
"Bende seni" dedim. Evet bütün buzlarım erimişti. Sahi ne kadar kolay olmuştu.
Bir anlık gerçekle ondan ayrılıp "anahtarı aşağı attın burda kaldık" dedim yakınarak. O ise sırıtıp "hayır kalmadık" dedi ve cebinden başka bir anahtar çıkardı.
Omzuna vurup "offf ödüm bir yerlerime karıştı burda kaldık diye" dedim. Öyleydi ama. Bütün gün burda kaldığımızı düşünsenize.
"Sakin ol. Burda kalmadık" dedi. Ardından "sana soracak çok sorum var. Hadii bir yerlere gidip konuşalım" dedi. Benim de ona soracak çok sorum vardı. Kafamı sallayıp kapıyı açmasını bekledim.
Açıncada "şimdi nereye gidiyoruz?" Dedikten sonra saniyesinde "senin istediğin yere" dedi. Kısa bir düşünmeden sonra sahil kenarına gitmeye karar verdim. Nasılsa yakındı.
Beni takip etmesini söyleyip sahile kadar yürüttüm. O ise bıkkın bir sesle "madem bu kadar yürüyecektik niye söylemiyorsun. Arabam Kafenin ordaydı" dedi. Kafasına geçirip "neden başta söylemedin?" Dedim sinirle. Yol ne kadar kısa gibi gözüksede ufak yokuşlar dan dolayı birazcık yorucuydu. Ahh kimi kandırıyorum baya yorucuydu. Hatta şuan ayaklarım geride vücudum önde yürüyorduk. Çünkü ayağım iflas etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİYASKO
Humor*Kendini övmeyi yaşam felsefesi haline getirmiş *Merdiven korkuluklarından kaymayı her oyundan daha çok seven (totosu kırılsa bile) *Sıcak çikolata' için en büyük kavgaları edebilecek olan *1.68 boyu olan *Pozitif olmadığı zaman içini sıkıntı basan ...