Bir Sonraki Şokum Berktuğ'nun Boynuna

50 17 1
                                    

Multimedia; Alya'nın merdivenden düşmüş hâli. Fakat resimdeki kıyafetlerin Alya'nın kıyafetleri değil...

Bölüm şarkısı; All about us

NOT: rengarenkbalonum adlı kişinin kitaplarını da okuyabilirsiniz ;)

İyi okumalar...

◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆

Gözümü açtığımda sevgili duvarcığımla karşılaşmayı beklerken çok farklı bir duvarla karşılaştım. Korkuyla yerimden fırlarken kafamı bir şeye çarptım. Elimi alnıma götürüp ovmaya başladım. Bu neydi bee?

Kafamı deşen şeye baktığımda hangi akıllının yatağının üstüne bir raf koyabileceğini düşündüm. Bir yandan da neden burada olduğumu düşünüyordum. Daha doğrusu kimin evindeydim? Veya bir evdemiydim?

Kaptanların beni kaçırabilmiş olma düşüncesiyle yerimden yine bir hızla kalkarken kafamı yine rafa çarpmam da ayrı bir ironiydi.

Bu sefer yataktan dikkatlice kalkarak etrafıma bakındım. Odaya turuncu renkleri hakimdi. Midem bulanmıştı açıkçası. Turuncu rengi en sevmediğim renkti. Tabii ki bok renginden sonra.

Olsun yinede turuncu renkleriyle kaplı bir oda iğrençti. En azından bana göre...

Yataktan kalkıp odadan çıkarken dolaptaki aynaya ilişti gözlerim. Kıyafetim aynı duruyordu ama saçlarım Survivor dakilere meydan okuyacak derecede dağınıktı.

Saçlarımı tokadan kurtarıp elimle taradım ve tekrar topladım. Telefonumu komodinin üstünde görünce hızla oraya koştum. Elime alıp telefonu açtığımda gözlerim yuvarlarından fırladı. Ohaa 43 arama 38 mesaj vardı. Daha önce bu kadar aramam hiç olmamıştı.

Aramaların 14 tanesi Kaan'dan, 17 tanesi Rabiş teyzemden, 13 tanesi de Görkem dendi. Görkem ne alaka lan?

Telefonu cebime daha sonra onları aramak üzere koyup odadan çıktım. Bir merdivenle karşılaşınca gözlerimde yıldızlar parladı. Korkuluğuna oturup aşağı doğru kaydım. Herşey güzeldi taki yere basana kadar. Daha doğrusu basamadan yere yapışana kadar. Sanırım biraz fazla hız yapmıştım. Ve şuan ki görüntüm cama yapışmış sinekten veya yere yapışmış sümükten farksızdı.

Bir kahkaha sesi duyunca, sesin sahibine çevirdim bakışlarımı. Onu görünce günün ikinci en büyük şokunu yaşadım. Berktuğ şuan karşımda kıyafetsiz bana bakarak kahkaha atıyordu. He yani kıyafetsiz derken yanlış anlaşılma olmasın. Alt tarafında pantolon var. Üst tarafı kıyafetsiz. Bir an düşündüm de yatağın üstüne raf koyabilecek kadar gerizekalı olan bir tek Berktuğ vardı sanırım...

Sinirle yerimden doğrulup elimi bel boşluğuma yerleştirdim ve "çok mu komik?" Dedim.

Berktuğ "hayır aynı sahneyi tekrar yaşamak istemiyorum" dedi. Aman ben çok meraklıydım çünkü. Zaten ben çok severim yerle öpüşmeyi. İleride de onunla evlenmeyi düşünüyorum. TeAllahım ya.

"Ne işim var benim burada"

"Bilmem ne işin var?"

"Oyun mu oynuyorsun sen benimle? Bak oğlum üstüne atlamadan önce neden burada olduğumu açıkla" ufak tehditim üzerine Berktuğ kollarını ben suçsuzum dermişçesine havaya kaldırdı.

"Valla dün gece omzumda uyuya kaldın. Seni bankta bırakırdım da insani yanıma denk geldi. Evini de bilmediğim için seni benim evime getirdim"

"Hadii yaa. Demek sen de bazen insan olabiliyorsun? " dedim. Valla demesem içimde kalırdı.

Berktuğ beni hiç takmayarak "kahvaltı yapalım derdim ama okul vakti geldi. Direk okula gidelim. Sonra yemekhanede bir şeyler atıştırırsın" dedi. Kafamı sallayıp onayladım. Gerçi kafamı sallayıp onaylamamak tuhaf olurdu.

Motorum olmadığı için mecbur Berktuğ'nun arabasına bindim. Ve yolculuk başladı...

~¤~¤~¤~¤~¤~¤

Berktuğ bana yolda olanları anlatmıştı. Gece ona bağırarak annem ve babamın olmadığını söyledikten sonra yaklaşık 1 saat denizi izlemiştik. Zaten sonra da birden başım Berktuğ'nun omzuna düşmüş. Berktuğ bana bunu anlatırken sırıtıyordu ve o sırıttıkça benim sinirlerim horon tepiyordu.

Ayrıca yolda Rabia teyzemi aramıştım. Ufak bir konuşma sonucu evde bana yeterince hesap soracağını söyledi. Şimdilik paçayı yırttığım için uğraşmadım. Devamını eve gidince düşünürdüm.

Okula geldiğimizde yine bütün bakışlar arabaya döndü. Ama asıl bakışlar biz arabadan inince oldu. Herkeste öyle bir bakış oluştu ki sanki Berktuğ lezbiyen, bende gayım ama biz sevgili olduk demişim gibi.

Hafifçe Berktuğ'ya eğilip "acaba neden orangutan çiftleşmesini görüyorlarmış gibi bakıyorlar?" Dedim.

Berktuğ "benzetmeni sevdim" dedi. Gerçekten pisliğin önde gideniydi. Eminim ki sadece çiftleşme kelimesine odaklanmıştı.

Yürürken omzuna vurup "soruma cevap versene. Neden böyle bakıyorlar?" Dedim. İllaki iki kere mi söyleyecektim canım?

"Bir düşün bakalım. Belki de bizi 3 yıl boyunca hiç böyle görmedikleri hatta böyle görmeyi geç hiç kavga etmek dışında konuştuğumuzu görmedikleri için olabilir mi?" Dedi. Kendime düşünmek için vakit verdim. Sonuna kadar haklıydı. Gerçi salaklık bende. Niye sorduysam? Ama ağzımdan kaçtı.

İki kere aynı soruyu sordun Alya. İkisinde de mi ağzından kaçtı?

Sen sussana be koca burunlu.

Sen benim burnumun uzunluğunu nereden biliyorsun?

Her şeye burnunu soktuğun için burnunun uzadığını tahmin etmek zor değil.

Pekala. O zaman sana göre oynuyorum. Ben senim salak şey. Onun için kendine uzun burunlu dedin. Hayırlı olsun.

Bak iç ses sana burdan bir çarparım birde hücrelerim çarpar ona göre hee. Kapa çeneni.

Başka ses gelmeyince rahatlıkla nefes verdim. Kendi kendime kavga etmekten nefret ediyordum. Ve malesef iç ses yüzünden bu her zaman oluyordu.

Onu geçin de ben 4 sene önceki doğum günümde iç sesimin olmasını dilemiştim. Keşke o zaman beyin hücrelerim öleymişte böyle bir şey dilemeseymişim.

Aniden bir yere çekilmemle sarsıntı geçirdim. Kendime geldiğimde beni çeken kişinin Berktuğ olduğunu farkettim. Kaşlarım çatık bir şekilde ne olduğuna anlam kazandırmaya çalışırken Berktuğ yüzünü görmediğimiz kişiye "dikkat etsene lan!" Diye bağardı.

Bende arkamı dönünce çocuk kolidordan merdivenlerin olduğu yere doğru dönüyordu. Simsiyah giyinmiş birde kapşon takmıştı. Yüzünü görmememiz gayet normaldi. Tam merdivenlerin olduğu koridora dönecekken bakışları bu tarafa döndü. Yüzü pek belli olmasada mavi gözleri son derece soğuk bir biçimde parlıyordu. Omuz silkip yürümeye başladım ve sınıfa girdim. Gördüğüm görüntüyle günün en en büyük 3. Şokunu geçirdim.

1 saat içerisinde 3 şok. Allah'ım yakınmak gibi olmasın ama bu kadar şok bana fazla. Daha fazlasını bünyem kaldırmaz. Sen benim bir sonraki şokumu Berktuğ'ya ver.

Ellerimi açıp "bir sonraki şokum Berktuğ'nun boynuna. Aminn" dedim ve yüzüme sürdüm. Dua önemli...

◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆

Bölüm sonuuu. Yine kısa bir bölüm ama olsun.

Sizce 3. Şok ne?

Neyse yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayınn. Zaten beğenmek sadece 1 saniyenizi alır...

FİYASKO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin