~8~

66 5 1
                                    

Medya : Hilal
B.Ş: Cem özkan - dön bana
İyi okumalar...

"İkra yine mi sebze?"
"Faydalı o ye ye."
"Midem bulanıyor yiyince."
"Of Poyraz , çocuk musun sen ye işte. Mis gibi ıspanak" omuz silkti. 'O kaslar sebze yemeden nasıl oldu anlamıyorum' diye içimden söylendim. Poyraz aniden kafasını kaldırınca iç değilde dışımdan söylediğimi  farkettim. Eğer şuan konuşmaya başlarsa dalga geçecekti , biliyorum.

Börekten bir parça koparıp ağzına tıkıştırdım "Oh oh " deyip ardından su verdim.

Şimdi siz Sude meselesinde ne oldu merak ediyorsunuz. Anlatayım. Sude gidince Poyraz kim geldi falan diye sorunca geçiştirmiştim. Halil abide bişey bahsetmemişti ama sabahtan beri gizli numaradan tehtid mesajları alıyordum. Sude olduğu 'Poyraz'dan uzak dur.' 'Yoksa hiç iyi olmaz.' 'Benim kim olduğumu bilmiyorsun' başlıklı mesajlardı bunlar. Korktum mu ? Hayır. Çünkü ben İkra Korkmaz'ım. Mert gibi bir yeraltı adamıyla -kötü işler le uğraşanlar- olan nikahımdan kaçmış insanım ben.
"Kaslarımı mı düşünüyorsun?"
"Ha?" evet tam olarak bunu dedim.
"Dalmışsın"
"He , yok işler falan." tek kaşını  kaldırınca karşısında oturduğum sandalyeden kalkıp yanına gittim. "Yapma Poyraz" kaşını elimle düzeltip masayı toplamaya başladım.

~~~~~

"İkra , İlayda'lar gelecekmiş oyun oynarız film izleriz falan diyorlar." ıslak ellerimi kağıt havluyla silip çöpe attım. Mutfaktan çıkıp salona gittim. "Tamam ben bir şeyler hazırlayayım."
"Gerek yok shot atacakmışız"
"Şort mu atacakmışız?" cahil değilim .s  . Kahkaha attı. Bu sıralar çok gülüyordu.
"Gelince görürsün."
Kapı çalınca gidip açtım. "İkeam" diye boynuma atlayan İlayda'yla kısa bir nefes siz kalma tehlikesi yaşadım. "İlay'ım" . İçeri geçince. Oğuz'la da sarıldık. Elinde siyah poşetler vardı. Omuz silktim. Arkadan Hakan'da geldi. Onunla da kısaca sarıldım. Tam kapıyı kapatacakken 18-19 yaşlarında kızla Halil abinin konuştuğunu gördüm. 'Baba' dediğine göre kızıydı.
"Baba ama çok sıkıldım evde , sende yoksun . Annem de İzmir'e gitti."
"Kızım biliyorsun işim var." deyip kızının saçlarını okşadı. Gözlerim dolmuştu. Benim babam hiç bir zaman bana böyle davranmamıştı. Akan gözyaşımı silip yanlarına yaklaştım. "Halil abi kızın mı?" diye sordum. "Kızım , Hilal" kıza doğru döndüm. Tanıdık geliyordu. "İkra" deyince hatırlamıştım."Halley'im" deyip sarıldım sıkıca. Hilal benim lise 1 den beri arkadaşımdı. İstanbul a taşınınca görüşememiştik. "Senin İstanbul da ne işin var "
"Yoksa Poyraz Bey'in..." kafa salladım. Halil abi söylemiş olmalıydı. Aklıma gelen şeyle Halil abiye döndüm. "Halil abi ama sen çok değişmişsin. Tanıdık yüzün vardı ama çıkaramamıştım."
"Kızım bende seni tanıyamadım. Biliyorsun yaşlılık" güldük. "Halleyim gel sende içeri."
"Poyraz Bey'in evine mi ? , yok" neden bu kadar korkuyordu. "Oturacağız hep beraber gel ama." dudaklarımı büzdüm. Benim tek kaşa olan zaafım vardı onunda dudak büzmeden. "Yapma şöyle be" deyip ağzıma hafifçe vurdu. Babasına dönüp izin ister gibi bakınca Halil abi gülümsedi. Bende Hilal in koluna girip içeri girdim.

"Gençler" deyip dikkatleri üzerime çektim. "Hilal benim liseden arkadaşım. Halil abininde  kızı" herkes memnuniyetçe -o nasıl oluyor bilmiyorum- gülümsedi. Herkesi sırasıyla tanıttıkdan sonra ortadaki sehpayı çekip yere oturduk. Oğuz siyah poşetlerden içki şişeleri çıkardı. "Lan haram şey mi getirdiniz münafıklar" diye celallendim. "İkra zaten cevap vermek istemeyen shot içecek. Ozaman her soruya cevap verip yapacaksın." dedi Poyraz. "Gerçi içmede zaten en son olan içki hatıranı hatırlamak istemiyorum. " gözlerimi kısıp ona baktım. Ne yaptım ki . Alt tarafı halay çekmiştim.

Oturma şeklimiz: Ben , Hilal, Oğuz , İlayda , Poyraz , Hakan . Poyraz la karşı karşıya gelmiştim.

Elime şişeyi alıp çevirdim. İlayda bana soruyordu. "Doğruluk mu Cesaret mi?" deyince düşünmeden "Doğruluk" dedim. Cesaret dersem bokta çıkabilirdi güvenmiyordum.
"Hiç aşık oldun mu ? "
"Çok klişesin İlay" dedim. Cidden her oyunda illaki bu soru sorulurdu. "Hayır olmadım. Ve birine ölesiye bağlanmak saçma." dedim kesin bir dille. "Olmadığın için böyle diyorsun" dedi Hakan. Omuz silkip şişeyi çevirdim. Hakan , Hilal'e soruyordu. Hakan daha sormadan Hilal "Cesaret" dedi. Herkes den vov sesi çıkarken ben "Aha sıçtı" dedim. Kıkırdamalar bitince Hakan "Şimdi numara sallayıp ara ve 'Gecelik kaç para verirsin' de" herkes yine vov larken ben "Tövbe Estağfurullah" dedim. "Ne biçim şaapıyonuz " dedi Hilal de. Sonra shot atmak istemediğinden #31# i tuşlayıp numara salladı.
Bir teyze sesi "Aliyye " deyince herkes yerlerdeydi. Sessizce gülüyorduk. "Teyze selamun aleyküm" dedi Hilal. Mümin kız. "Aleyküm selam çizum-kızım" dedi laz teyze. "Bişey sorcaktım da ben"
"Soyle  çizum"
"Gecelik kaç para verirsin" Hilal yüzünü ekşitti. "Geceliklerimiz 15 TL hemide  saten . Gece kocanın gözleri bayram etsin kız." (buraları rize lehçesiyle hayal ediverin skdkdk)
Teyze satıcıydı büyük ihtimal. Herkesin yerlerde olduğunu söylememe gerek yok. "Teyze kapat kapat" deyip telefonu kapattı Hilal. Şuan kendini zor tutuyordu. Lise de herkesin de unutamadığı arkadaşlarıyla grubu vardır. Bizimde vardı. Hilal , ben , Merve , Resul . Espirileri Hilal , ben Resul yapardık. Merve'yse her espiri sonrası ensemize şaplak atardı. Düşüncelerimden sıyrılıp bizimkilere döndüm. Herkes kişniyordu. "At çiftliğinden kaçmış gibi ne kişniyonuz lan" deyince dediğime  de gülüp hönkürdüler.
Olayı toplayan Poyraz'dı ."Hadi Hilal çevir" Hilal kafa sallayıp çevirdi. İlayda ,Poyraz a soruyordu. "D-C" dedi . Poyraz "Cesaret" deyince vovlamalar eşliğinde Hilal le aynı anda "Boku yedin" dedik. Gülüp saçını çektim. O da elinin ortasıyla alnıma  geçirdi. Hep böyle yapardık.
"Şarkı söyle" Poyraz sikici  bakışlarını İlayda ya çevirdi. "Saçmalama"
"Sesin çok güzel Poyraz hadi ama"
"Verin shotu" dedi Poyraz. "Poyraz hadi abi be" Oğuz bugün oldukça sessizdi. "Ya abi beni karıştırmayın şarkı işine" . "Hem gitar çalabilen yok" herkes evet dedi. "Ben çalıyorum" dedim sessizce. İlayda kahkaha atıp "Hadi kuzen , hem içince çok konuştuğunu biliyoruz."
"İyi hadi , Dön Bana yı biliyor musun?" gülümseyerek kafa salladım. Kalkarak Poyraz'ın odasında ki gitarı alıp aşağı indim. Ve çalmaya başladım.
"Üzülürüm yine , resmini görünce
Maziye bakarak.
Vazgeçemem senden , bir ömür geçse böyle . Ardından yalvararak.

Dön bana yeniden nolur , sev beni yeniden nolur. Nolur , nolur...."
Poyraz şarkıya devam ederken bazılarımız eşlik ediyordu bende dahil. Arada gözleri bana kayıyordu. Sesi muhteşemdi . İnsana huzur veren sesi vardı. Gülümsemesiyle de. İkra Korkmaz bağlanmaktan korkarken daha 2 haftadır tanıdığı birine mi bunları söylüyordu....

~~~~~~
İlaydanın Oğuzun yüzünde kremşanti yalaması . Hakan ve Hilalin tişört değiştirip fotoğrafını instagram a atması. Benim yüzüme salça sürüp oyun bitene kadar öyle durduğum bir gece sonunda bitmişti. Ve en güzel taraf benim ısrarlarımla kimse shot içmemişti. Bende içkileri dökmüştüm. Şuan Hilal ile etrafı topluyoruz. Poyraz duş alıyor.

"Resul ve Merve nerde?" diye sordum. İkisi sevgiliydi ve üniversitede ayrılmıştık . Antalya da okuyorlardı ve telefon la  konuşsakta uzaklaşmıştık. "İstanbul a tatile gelmişler diye duydum." deyince sevinçle çığlık attım. "Ozaman buluşalım bir gün. " dedim. O da telefonu çıkarıp Merve 'yi aradı.

"Efendim"
"Kız Merve" diye çığırdım.
"İkra" diye çığlık attı.
"Nerdesin sen?"
"İstanbul dayız Resul le." arkadan Resul , kim o deyince merve hopörleri açtı.
"Sülsül'üm-resul-" dedim.
"İkra" dedi sorarcasına.
"Sen beni tanımadın mı Resul?"
"Yok be tanıdım nasılsın çirkef?"

2 saatin sonunda bidaha ki hafta cumartesi ye anlaşmıştık. Onlar daha 15 gün buralardaydılar . Ben iş nedeniyle hafta içi yerine hafta sonu buluşacağımızın uygun olduğunu söyledim. Sömestr tatili için burdalarmış. Hilal neredeyse okul 2. Si olduğundan İstanbul da bir üniversite de hukuj okuyordu. Resul mimarlık okurken Merve tıp okuyordu. Bense açıktan okudugumdan sadece sınavlara giriyordum . Normalde derslerde iyi bir  öğrenciydim ama sınavlara işe gitmekten çalışamamıştım ve ygs lys den düşük puan almıştım
İşletme okuyordum. Düşüncelerimden sıyrılıp yukarı çıktım. Poyraz boş boş duvara bakıyordu. Yanına gidip oturdum. Beni bile farkedememişti. "Poyraz" dedim sessizce. Bana dönüp tekrar bakışlarını yere indirdi. "Nen var tayfun" demek istesemde de "Sorun mu var?" dedim. Olumsuz anlamda kafasını salladı. "Poyraz var bişey" dedim ısrarca. "Gülersem anneme kötülük yapar gibi hissediyorum." kaşlarımı  çattım. "Acıdan ağlarken son nefesini vermişti. " dedi. "Poyraz , eğer, sen gülersen o daha mutlu olur. Benim oğlum ayakta der."
"Bilmiyorum İkra"
"Annen sen mutluyken mutlu , üzgünken üzgün olur Poyraz. Hem gülmek bir  insana bu kadar yakışırken gülmemen haksızlık."
dedim. Ağlamamak için kendini sıkıyordu. "Saçınla oynayayım mı ?"
Kafasını salladı. Bende sırtımı yatağın başlığına yasladım. Poyraz da dizlerime uzanınca saçıyla oynamaya başladım. Bu koskoca adam saçıyla oynanmasını seviyordu. Duygusaldı. Koca yürekli biriydi aslında. Kısa zamanda sevip sevmediklerini çözmüştüm.

Kahveyi şekersiz sütlü seviyordu.
Saçıyla oynayınca hemen uyurdu
Sebze sevmiyordu
İçince de çok konuşuyordu.

Daha çok öğreneceğim vardı belki de..

HUZURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin