~12~

47 3 0
                                    

İyi okumalar...

"İkra kalk artık , bu ne uyku" kolumun cimciklenmesiyle elin sahibine gelişi güzel vurup uykuma tekrar sarıldım.

Evet , uykuma sarılırım ben.

"İlayda , bu kız daha çok uyumak için sınavı 5 dakika içinde bitirip uyuyan biri. Hemen uyanmasını bekleme." Oflayan çifti umursamayıp tekrar homurdandım. "Ama ben ne yapacağımı bilirim." diyen Hilal'e görünmez şekilde göz devirdim.

Evet , görünmez şekilde gö- , tamam uzatmayalım.

"İkra bacağında örümcek var." deyişiyle yataktan nasıl zıpladıysam gözlerimi açtığımda İlayda ve Hilal altımda can çekişiyorlardı.

"Hass- taneye gidelim mi İkra'cım" diyen İlayda'ya bakmaya çalışıp hemen kalktım. "Yalan mıydı lan?"

Hilal yarı acı çeker yarı halinden zevk alır bir şekilde gülüp kafa salladı. İşaret parmağımı Hilal e doğrultup "Senin ve-" daha sonra İlayda'ya doğrultup "Senin müsait bir yerine Kadıköy , Saracoğlunda Persie'nin tam rövaşata atacağı sırada Galatasaray bayrağını dik-" lafımı kesen Hilal'le "Sen ve müthiş fantezili hayal güçlerini daha sonra müsait bir zaman dinleriz demi İlayda."

Bu sırada ikiside ayaklanmış bana bakıyordu. "Öyle insan uyandırılır mı canım kardeşlerim."

"Sen insan olmadığın için sorun yok kanka , hadi kahvaltıya."
"Hilal ve laf sokmalı espiritüel kişiliği" deyip banyoya yöneldim. "Siz inin geliyorum."

Günlük tuvalet ritüellerimi yapıp aynanın karşısına geçtim.

Hilal'e hak veriyordum. Bu tiple UNESCO kurucu gelse beni kesinlikle yarı insan yarı çirkin varlık olarak koruma altına alırdı.

Göz altlarım tamamen göçmüştü. Kahve tonu gözlerim ağlamaktan kızarmış bir şekildeydi. Saçlarım darmadağındı.

Öncelikle saçımı kısa bir sürede yıkayıp kendime geldim. Koruyucu spreyi sıkıp iyice kuruttum.

Kıyafetleri yerleştirmediğimden valize doğru yol aldım. En üstte duran siyah tişört , siyah deri ceket ve siyah dar pantolonu alıp hızlıca giyindim.

Yanda duran makyaj masasına oturup kapatıcıyla gözlerimin altlarını daha bakılır hale getirip siyah ama hafif bir far sürdüm. İnce eyelineri de çekip saçlarımı açık bıraktım. Elimi çenemin altına getirip bir süre baktım.

Hep bileğimde dövme istemiştim. Ve bugün de onu yaptıracaktım.

Yüzüme hafif bir gülümseme takınıp hızlıca aşağı salona indim.

"Günaydın " deyip masaya oturdum. "Bu ne siyahlar içinde" diye soran İlayda'ya "Ruh halimi gösterecek şeyler " deyip masaya göz gezdirdim.

Hilal "Yarın pazar olduğundan Merve'lerde müsaitmiş buluşsak mı diyorum?" diye soran Hilal'le kocaman gülümsedim. "Çok güzel olur" dedim.

"Paintball a gideriz dediler ama çok kişi değiliz ki." yüzü düşen Hilal'le benimki de düşmüştü. Daha sonra çayını içip bizi izleyen İlayda'ya bakıp sırıttım. 'Ne bakıyon açıkta bir yer mi gördün' diye bakan İlayda'ya "Oğuz'la sen de geliyorsun itiraz istemiyorum İlay" onun itiraz edeceğini bildiğimden ihtarımı yapmıştım. "İtiraz hakkım olmadığından kabul ediyorum." Haince sırıtıp çayımı yudumladım.

Aklıma gelen şeyle "Poyraz gelmesin" dedim. İlayda "Hayır , tabiki gelmeyecek " deyince ifadesiz kaldım.

Günlük dedikodu ve kahvaltıdan sonra bahçede kahve içiyorduk. Kızlara dönüp "Dövme yaptıracağım ." dedim. "Nasıl bir şey yaptıracaksın."
"Sürpriz olsun o " deyip gülümsedim. Bugün Poyraz'ı unutmak istiyordum. Ve de çabalıyordum.

HUZURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin