KR-3

181 35 42
                                    

mehmetalisss 'e ithafen.

Multi- Duru ÖZBERK.

Gözlerimi açtığımda karşımda duran duvar saatine odaklandım. Saat 7:35'ti. Erken kalkmıştım. Bunun sebebi dün erken yatmamdı. Bir rüya görmüştüm ama rüyama dair en ufak bir detay hatırlayamıyordum. Tek hatırladığım içerisinde ailemin olmasıydı. Etrafıma baktığımda henüz kimsenin uyanmadığını gördüm. Biraz rahatlamaya ihtiyacım vardı. Ilık bir duş gerçekten iyi gelebilirdi. Yatağımdan kalktım, terliklerimi giyerek yatağımı düzelttim. Soyunma odamız yattığımız odanın içerisindeydi ve banyolar soyunma odasının içerisinde yer alıyordu. Soyunma odasına gidip üzerimdeki pijamaları bornozumla değiştirdim. Gözüm elimde ki sargıya kayınca, onu çıkarıp çıkarmamak arasında kalmıştım. Sağ baş parmağımla hafif bir baskı uyguladım. Küçük bir sızlama olunca, yüzümü buruşturdum. Yavaşça sargıyı çıkarırken, bu kadar küçük bir acının beni etkilememesinin gerektiğini düşünüyordum. Sargıyı da çıkarıp kenara koydum. Gerekli olacak malzemeleri alarak banyoya gittim.
*

İşlerimi hallettiğimde kendimi banyodan dışarı attım. Giyinip saçımı da kuruttuğumda saat 9'a gelmişti bile. Uyanan sadece ben, Sude ve Berfin'di. Sude ile yatağında oturup biraz muhabbet ettik. Daha sonra kahvaltıya inip kahvaltımızı ettik. Odaya geldiğimizde herkes çoktan uyanmıştı. İçimde kötü bir his vardı. Nedenini merak ediyordum. Belki de bir nedeni yoktu. Dün ki olanlar kötüydü. Muhtemelen aklımın köşesine yer edinen, onlar canımı sıkmıştı. Bunu fazla umursamadan birer kahve alarak bahçeye indik Sude'yle. Oturduğumuz bankta birkaç dakika geçmeden yanıma 13-14 yaşlarında tatlı bir kız geldi ve beni Semra Hanım'ın odasına çağırdığını söyledi. Bu durum içimdeki kötü hissin gün yüzüne çıkmasını sağlarken içimi telaş kaplamıştı. Ne diyecekti ki?

Sude'ye burada kalmasını, Semra Hanım'la görüşüp geleceğimi söylerek yanından ayrıldım ve müdür odasına ilerledim. Kapıyı tıklatarak içeri girdim, oturdum ve Semra Hanım'ın konuşmasını bekledim.

"Nasılsın, Duru?" diyerek söze girdiğinde ciddi manada şaşkına döndüm. Daha önce hal hatır sorduğunu hiç hatırlamıyordum. "İyiyim." dedim sakince ve soran gözlerle müdürümüze bakmaya devam ettim. Bunu anlamış olacak ki konuşmaya başladı. "Elin?" deyip elimdeki sargıya baktığında cevapladım. "Ufak bir kaza." dedim. "Bana pek inandırıcı gelmedi nedense." dediğinde sinirlenmeye başlıyordum.

"Beni buraya neden çağırdınız?" diyerek kendim konuyu kapattım. Bu sorunun cevabını merak ediyordum. "Sadece sohbet edeceğiz." dediğinde hiçbir şey söylemeden onu dinlemeye devam ettim. "Duru, burada senin gibi birçok kız var. Fakat en çok göze batan sensin. Yaşadıkların fazla anormal. Çoğu gece ağlayarak uyanıyormuşsun, sürekli rüyanda aileni görüyormuşsun. Oda yetmezmiş gibi aileni görüp onlarla konuştuğunu zannediyormuşsun."

"Size bunları kim söyledi?" diyerek lafını böldüm. Ben bunları sadece Sude'ye anlatmıştım. Onun söyleme ihtimali bile beni öldürüyordu. Neden böyle bir şey yapardı ki?

"Bunun bir önemi yok, kızım. Sürekli arkadaşlarınla sorunlar yaşıyorsun, kavga ediyorsun. Dün hırsızlıkla suçlandın. Dört kere intihar etmeye kalktın be kızım. Tabi bunlar benim bildiklerim." dediğinde elimdeki sargıya baktı tekrar. Bu sefer sert bir şekilde söze girdim. "Bana ne demek istiyorsunuz?"

"Biz bu konuyu yetkili kişiler ile görüştük ve bir sonuca vardık." dediğinde içimi garip bir his kaplamıştı. "Senin psikolojik desteğe ihtiyacın olduğunu düşünüyoruz. "

Kurduğu cümle zihnimde yer edinip, beni yerle bir ederken; düşündüğüm tek şey benim psikolojik desteğe falan ihtiyacım olmadığı. Bunu kabullenemezdim.

KAYIP RENKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin