. Tek başımıza olucaz.

75 7 3
                                    

( Multi: Setenay Ulus )

Sonrasında gelen baskıcı bakışlar altında Umay'ın koluna girmiş ve Okyanus'u görmezden gelmiştin . Hala ona sormak istediğim sorular vardı ve bunun için daha fazla bekleyebileceğimi zannetmiyordum. Arabaya biner binmez derin bir nefes alıp ona döndüm. ''Efendim size soru sorabilir miyim ?'' dedim meraklı çıkan sesimle. Bugün iyi gününde olsa gerek kafasını onaylar biçimde salladı. '' Baloya gidiyoruz fakat maskelerimiz yok. Umarım orda veriliyordur?'' Elini vitesten çekip torpido gözünü açtı. Simsiyah pırlantaya benzeyen taşlarla kaplı olan bir maske ve onun altında deri yapımı siyah bir maske daha.. Özel yapım oldukları o kadar belliydi ki resmen BEN DİĞERLERİ GİBİ BASİT DEĞİLİM diye çığırıyordu. İşte o beklenen soruya geliyordu sıra şimdi de '' Peki ya bugün olumlu bir sonuç verirsem atışlarda ?'' dudaklarında tebessüme ait bir karartı görsemde tam emin olamadım ve buna da zihin oyunlarımdan biri olma olasılığını verip kenara köşeye bir yere fırlattım. '' Bugün Gürkan ile konuştuğunu sanıyordum.'' dedi. Alaycı bir tebessümle '' Ah! Tabikide konuştuk fakat bana anlatmak istediklerini anlattı. Benim öğrenmek istediklerimi değil.'' Kaşlarını kaldırıp küçük bir ıslık kopardı dudaklarının arasından. Dalga geçiyordu benimle.! '' Sen ne duymak istiyorsun peki?'' ''Sorumun cevabını.'' dedim hızlıca. Yavaşça yutkunduğunda adem elmasının kat ettiği her bir adımı keyifle seyretti gözlerim. Tanrım! Berran kendine gel salak mısın!? Arabanın yavaşça durmasıyla geldğimizi anlayıp onla eş zamanlı olarak indim arabadan . Ona ait olan maskeyi eline verdim ve kendiminkini de hızlıca takmaya çalıştım. Yüzümüzün görünmemesi bizim için daha iyiydi. Lanet olsun saçlarımmm!! Öylece beni izlemekten vaz geçip arkama geçti ve elimden ipliklerini alıp düğümü attı. Boynuma eğildi çekilmeden saniyeler önce ve o muhteşem cümleyi kurdu '' Sana ne lazımdı?'' TANRIMM!! diye sitemkarca sabır dilenircesine hafif bir çığlık attım. ''Neden deneyip öğrenmiyorsun ? Fazla merak gö-'' sahte bir öksürükle cümlesini kesip önüme döndüm. Çocuksu halinden vaz geçip yine o eski haline büründü. Öksürmese miydim ? Koluna girip beni yönlendirdiği yöne hareket etmeye başladım. Yaklaşık 2 bin kişiye aşkın olan o büyük salona girer girmez etrafı aradı gözlerim. '' Neden bu kadar erken geldik efendim ? Daha salon boş .'' dedim sessizce. ''Sen buradayken biz Okyanusla bir kaç iş haledicez .'' dedi masaya ilerlerken . Vardığımızda ben de kaşlarımı kaldırıp '' Okyanus mu?'' dedim. Kafasını olumlu anlamda sallayıp '' Evet az sonra Setenayla gelecek. Sakın onun sözünden çıkıyım deme. '' '' Oda kim ?'' dedim aceleyle. Yanımıza bembeyaz elbiseli bir kız ve gözlerinden tanıdığım Okyanus gelmişti. Zaten sorumu da cevaplamadan Okyanusla beraber hızla uzaklaşmışlardı. Okyanusun gözleri bir müddet bende tutuklu kalsa da ben daha fazla bu oyunu sürdürmeyip çektim gözlerimi. Setenay denilen kızla göz göze geldiğimizde ise sıkıntıdan aynan da bir nefes verdik. ''Hemen gelse de şu Başkan bitirsem şu işi.'' demişti sıkıntıyla. Yanlışlıkla söyleme ihtimalini düşünüp eledikten sonra '' Seni seçeceğini nereden biliyorsun ?'' dedim . Önüme gelen kokteylden bir yudum almayı da ihmal etmezken. '' Hadi ama '' dedi oda '' Şu yeşillere bir baksana . Kim bunları es geçebilir ki?'' Gittikçe sinirlerimi zorlamaya başlıyordu bu iş. Madem SETENAY gibi bir kadın vardı benim burda ne işim vardı? Önünde ezilip büzülmem için mi ? İyice boğucu bir yer olmaya başlıyordu burası . Yan masa da partnerini bekleyen adama doğru ilerleyip omzuna yavaşça dokundum. '' Afedersiniz bayım,'' Yavaşça bana doğru dönüp donuk bir tebessümle '' Buyrun bayan?'' dedi. '' Saati soracaktım bayım. Henüz ne kadar var ?'' gözlerimle olan bakışmasına ara verip gömleğinin altında kalan saatine baktı ve alayla güldü. '' Sabırsızsınız herhalde güzel bayan . Oysa ki biz bugünü 5 yıldır bekliyorduk.'' dedi. Doğru söylüyordu. Bu bir koltuk kapmaca oyunuydu ve bayraklar şimdi belli oluyordu fakat banane! Susup öylece adama baktığımda sağ işaret parmağımla sol bileğime vurup saati söylemesini bekledim. '' Ah ! Pardon bayan. 18.57 şuan. 1 saat sonra Başkan burada olacak.'' Salon henüz bomboştu. Burada böyle beklemenin de bir alemi yoktu. Çıkmak için masadan ayrıldığımda teşekkür etmeyi de ihmal etmemiştim. Setenay'ın bakışları her ne kadar KAYBOLMA der gibi olsa da umrunda olmadığım ve umrumda olmadığı için çıkışa yöneldim. Görevliden çantamı rica edip teslim aldıktan sonra teşekkür edip oradan da ayrıldım. Ve 8 ay sonra ilk defa dışardaydım ve bu kez yalnızdım da. Dışarı adımımı atar atmaz keskin bir rüzgar yalayıp geçmişti tüm vücudumu. Gelirken soru sorup cevp beklemekten fark etmemiş olsam da tam olarak sahilin önünde bir salona gelmiştik. Anayolu kontrol ettikten sonra sahile indim ve ayakkabıları çıkartıp suyun sesine verdim kendimi. Beach Party standının olduğu yöne doğru giderken müzik sesi de artıyordu. Dalgalarının ayaklarıma temas etmesi ve ardından kendini yinelemesi, rüzgarın serin ve temiz olması çok büyük şeylerdi aslında bunları hissedebilmek. Önce ki hayatımda bunların kıymetini sadece ağlarken bilirdim . Şimdi ise her saniyesinde her zerresine şükrederek geçiriyorum zamanımı. Müzik ritmini arttırırken ben standın 2 metre uzağındaydım sadece. Ayaklarımın altı titrerken küçük bi çığlık attım. Son dalgayla beraber koşmaya başladım , deli gibi koşuyordum. Ardından durdum . Müzik en çok burada esir alıyordu insanı. Kuru kum bölgesine geçip uzandım..

Siyahınla Tanış GüzelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin