8. ( Çağlar ve Rüveyda?)

771 28 29
                                    

Arel'den

Güneş boynumu öperken "Rahat dur." diye mırıldandım ve cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. Güneş arkamdan belime sarılmış bir şekilde içeri girdiğimizde kapıyı kapatıp direk oturma odasına doğru yönelmiştik.

"Rüveyda gelmiştir." diye mırıldandığımda Güneş dudaklarını boynumdan çekip "Yani..?" diye sormuştu.

Evli olmamı umursamadığını biliyordum. Rüveyda'ya karşı hiçbir şey hissetmediğimden emin olduğundan da benimle bir ilişki yaşamaktan çekinmezdi. Ama yinede evli olduğum kızın karşısında sarmaş dolaş olmamızı göze alabileceğini de düşünmemiştim.

"Hiç.." diyerek umursamazca cevap verip omuz silktiğimde "Imm." diye inleme ve onaylama karışımı bir ses çıkartıp dudaklarını tekrar boynuma gömmüştü. Dişlerini boynuma geçirip etimi çekiştirdiğinde dudaklarımı birbirine bastırıp inlememek için kendimi zorladım. Bu çocuk beni cidden çıldırtıyordu.

Oturma odasından içeri girdiğimizde düşüncelerimden sıyrılıp kafamı kaldırıp içeriye baktım ve bakar bakmaz kaşlarım çatılmıştı. Gördüklerim gerçek miydi cidden? Rüveyda ve Çağlar öpüşüyordu. Bunlar ne ara işi pişirmişti amk?

"Odanızı kim sikti?" diye sorduğumda şaşkınlıkla ayrılıp bize dönmüşlerdi ve hemen ardından Rüveyda kızararak başını başka tarafa çevirmişti.

Benim kurduğum cümleden sonra Güneş'te yüzünü gömdüğü boynumdan kaldırmış ve neler olduğuna bakmışı. Kıkırdayıp "Siz ne ara öpüşecek kadar ilerlediniz ya? Yeni tanışmadınız mı?" diye sormuştu. Kollarını doladığı belimden çekip koluma girdiğinde dönüp yüzüne baktım. Gülümsüyordu. Durumdan hoşnut olduğu belliydi ama ben kesinlikle değildim. Çağlar konuşmaya başladığında tekrar ona döndüm.

"Sen bilmezsin ama ben baya hızlıyımdır. Oldukça hızlı.." dediğinde bu cümlenin bizim geçmişimize bir gönderme olduğunu biliyordum. Tabii Güneş'te biliyordu. Neden böyle bir şey yapmıştı ki bu çocuk şimdi? Gözlerimi tekrar Güneş'e çevirip ne tepki vereceğine baktığımda kaşlarını çatmış olduğunu görmüştüm.

"Neyse ne.. Biz sevgilimle odamıza gidiyoruz. Size de tavsiye ederim." deyip beni çekiştirerek odadan çıkartmıştı. Odadan çıkmadan önce Rüvayda'ya dönüp baktığımda hâlâ başının başka bir tarafa çevrili olduğunu fark ettim. Bu cidden çok saçmaydı. Daha yeni tanıştığı biriyle öpüşmekten değil de bizim görmüş olmamızdan utanıyordu öyle mi? Sanki biz görmesek yaptıkları şey değişiyordu.. Bu düşünceyle göz devirdiğim sırada Güneş beni odamızdan içeri sokmuş ve kapıyı kapatmıştı. Beni geri geri yürütüp odanın ortasındaki yatağa oturttuğunda yutkundum. Kendisi de gelip kucağıma oturduğunda gözlerimin içine bakarak üzerimdekini çıkartmıştı. Üstüm tamamen çıplak kaldığında gülümseyerek ellerinden birini karnımdaki ve göğsümdeki, diğerini ise sağ kolumdaki kaslar üzerinde gezdirmeye başladı. Gözlerimin içine bakıp ne tepki verdiğime baktığında ona gülümsedim. Gülümsediğimi görünce dudaklarındaki gülümseme sırıtmaya dönüşmüş ve dudakları vakit kaybetmeden boynumdaki yerini almıştı.

O bir taraftan beni okşayıp diğer taraftan boynumu sömürmekle meşgulken bende onu kırmadan nasıl reddedebileceğimi düşünüyordum. Beni özlediğini biliyordum. Bende onu özlemiştim. Hemde fazlasıyla.. Ama şu an bunu yapmak istemediğimden de fazlasıyla emindim.

**********

Çağlar'dan

Arel ve Güneş'in odadan çıkmasının hemen ardından Rüveyda bana dönmüştü. Aniden yüzümde hissettiğim sızıyla başım yana kayarken refleks olarak elimi yanağıma götürmüş ve şaşkınlıkla ona dönmüştüm. O ise hışımla ayağa kalkmış ve ateş saçan gözleriyle bana bakarak "Seni lanet olası ibne! Benimle oynayamazsın! Beni istediğin gibi öpme hakkını kim veriyor sana ha?!" diye bağırmıştı. Benim dikkatimi çeken tek şey ise ilk cümlede söylediği 'ibne' kelimesiydi. Bende ayağa kalkıp karşısına dikildiğimde hâlâ öfkesinden kuduruyordu. Bana vurmak için tekrar elini kaldırdığında bileğinden sıkıca yakalayıp hırsla sıkmış ve "Ne dedin sen?!" diye resmen hırlamıştım.

"Dokunma bana! Seni lanet olası ib.." deyip kolunu savuşturduğunda söylediği kelimeyi bitirmesine izin vermeden hızla çenesinin iki yanını boşta kalan elimle kırmak istercesine sıktım. Verdiğim tepki karşısında korkuyla "Bı-bırak." diye kekelediğinde "Az önce başka bir şey söylüyordun." dedim dişlerimin arasından.

"Lanet olsun." diye söylendiğinde onu bırakıp geriye doğru savurdum ve "Şimdi siktir git. Ama intikamım acı olacak Rüveyda. Bunu sakın aklından çıkartma." diyerek onu uyardım.

Geriye doğru savurduğumda dengesini kaybetse de son anda koltuğa tutunup düşmekten kurtulmuştu. Tek kelime etmeden hızla koltuğun ardından dolanıp çıkmak için kapıya yöneldiğinde tam kapıdan çıkacakken içeri giren Arel ile çarpışmıştı. İlk başta anlık korkuyla geri çekilse de sonradan umursamadan hızla yanından geçip gitmişti. Arel kaşları çatık bir şekilde bir süre arkasından baktıktan sonra yanıma geldiğinde "Ne oluyor size amk?" diye sordu. Bense sorusunu görmezden gelip omuz silkmekle yetinmiştim.

Koltuğa oturup bacaklarını karşıdaki masaya uzattığında kumandayı alıp televizyonu açmıştı. Bende yanına oturup koltuğa yayıldıktan sonra "Asıl size ne oldu? Şu an sevişiyor olmanız gerekmez miydi?" diye sormadan edemedim.

"Ben istemedim." dediğinde şaşkınlıkla ona döndüm ve "Neden? Gerizekâlı mısın?" diye söylendim. Ben öyle söyleyince bakışlarını televizyondan çekip bana dönmüştü.

"Birincisi. Hayır gerizekâlı değilim. İkincisi. Beni tanıyorsun. Onu ne kadar çok sevdiğimi sana anlattım. Aramızda Rüveyda'nın gölgesi varken onunla sevişmemin doğru olduğuna inanmıyorum. Onca zaman sonra onunla bütünleşeceksem bunun özel olmasını istiyorum. Üçüncüsü. Kağıt üzerinde de olsa Rüveyda ile evliyiz ve onunla yatıp bana boynuzu takarsan senin ebeni sikerim."

Küçük bir kahkaha attıktan sonra ona inanamıyormuş gibi baktım.

"Rüveyda'yı kıskanıyor olamazsın değil mi?" dediğimde kaşlarını çatıp "Siktir oradan." demiş ve tekrar televizyon izlemeye dönmüştü.

"Rüveyda ile biraz eğlenmemde sıkıntı yok değil mi?" dediğimde bakışlarını televizyondan çekmeden "Altına almada ne bok yersen ye." diye cevap vermişti.

"Emin misin?"

Tek kaşını kaldırıp "Aklında ne var lan?" diyerek sadece gözlerini çevirerek bana baktığında "Hiç. Sadece eğlenmek istiyorum." diye cevap verdim.

"Benden mi saklıyorsun lan piç? Ayrıca kızlardan da hoşlandığını bilmiyordum."

"Zaten genelde tercihim erkeklerden yana ama arada bir kızlardan hoşlanmıyorum da değil."

"Rüveyda'dan da hoşlandın mı peki?"

"Aslında hayır. Yani pek benim tarzım gibi bir kız değil."

"O yüzden mi onunla uğraşmak istiyorsun lan piç?"

"Bana tokat attı ve ayrıca ibne dedi. Bunun bedelini ödemek zorunda."

"Hadi ya. Sanki üniversiteye gitme bahanesiyle kuzeninin yanına gittiğinde, onu kekleyip gayleri sevişirken izlemek için barlara giden de başkasıydı amk."

"Ne dedin sen?" diye şaşkınlıkla sorduğumda "Ne duyduysan o." diyerek uzursamazca omuz silkmişti.

"Bak bunu bilmem iyi oldu işte."

"Neden? Aklında ne var söylesene piç. Babası her yerde bizi arıyor. Çok ağır bir şey yaparsan ebeni sikebilir söyleyeyim."

"Moruğun tekinden korkacak değilim."

"Moruk olduğunu kim söyledi. Adam otuz sekiz yaşında amk."

"Oha lan! Herif çocuk yapmak için ne kadarda erken davranmış. Gençliğini sikmiş resmen. O yaşta kızdan kıza gezmek varken evlenmişte hele de çocuk yapmışsa aptalın teki demektir. Aptal bir heriften de korkmam."

"İyi. Ben uyarayım da." dediğinde "Eyvallah." diyerek karşılık vermiştim.

Kısada olsa daha fazla bekletmeden bölümü paylaşmak istedim. Umarım beğenmişsinizdir. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Yeni bölümde görüşmek dileğiyle. Hepinize iyi geceler. Seviliyorsunuz.. 💖💖💖💗💗💗

Karanlık Yol (LGBT) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin