Annem kendini intihar etmişti. Babam tekra Los Angeles'a döneceğimizi söylüyordu. Arasla ise herşey çok güzeldi. Şöyle ki beni eski halime döndürmeye çalışıyordu. Ayrıca bunu başaran ilk kişiydi. Anne ve Aptal dedirtebilmişti bile! Annemin acısı hala içimdeyken babamla LA'ya dönmek isteyip istemediğime karar vermeye çalışıyordum. Açıkçası İstanbul da Los Angeles da artık bana çok kopuk geliyordu. LA'ya dönmek için hiçbir sebebim yoktu oysa ki İstanbulda.. Aras vardı. En sonunda beni mutlu eden birisini bulmuştum ama şimdi onuda kaybedecektim.
"Eşyalarını toplamaya başladın mı? Yarın 8 uçağıyla gidiyoruz."dedi babam. Ona dilsiz alfabesyile "Gitmek istemiyorum."demeye çalıştım. O vücut dilinden çok iyi anlardı.
"Ah hayatım burada bir düzen kurduğunu biliyorum ama oraya dönmemiz gerek. İşlerim var biliyorsun."dedi. Yine alfabeyle bişeyler yapmaya başladım ama beceremeyeceğimi anladığımda bir kağıt ve kalem aldım.
'Beni teyzeme bırakabilirsin baba. O lanet şehre geri dönmek için hazır değilim. Lütfen."yazdım.
Bir kaç kez itiraz etmeye çalıştı ama en sonunda onu ikna ettim. Annemin evi çok büyük olduğu için teyzemi burada kalmasını düşündük. Teyzem 23 yaşında ve üniversitede okuyor. Ayrıca bu ev üniversitesine daha yakın olduğu için hemen ikna oldu. Açıkcası teyzemi seviyordum. Eskiden -yani ben konuşabiliyorken- ikimiz birleşir istediğimiz kişilere istediklerimizi yaptırırdık. Teyzemle şimdide çok iyi anlaşıyorduk ama ben artık eskisi gibi değildim.
Ertesi sabah saat 7.30 civarı uyandım. Teyzem gelmişti ve babamla konuşuyorlardı. Yanlarına gittim.
"Günaydın tatlım."dedi Teyzem ve yanıma gelip yanağımdan öptü. Gülümsedim. Normalde teyzeme adıyla hitap ediyordum.
"Günaydın kızım. Ben birazdan havaalanına gideceğim."dedi babam kahvesi elindeykeb. Ardından saatine baktı. "Hatta şimdi çıkmam lazım. Çok geç kaldım."dedi ve valizini aldı. "Her ay ziyaretinize geleceğin kızlar. Başınızı boş bırakmak istemiyorum. Ayrıca Hülya Hanıma haber verdim. Onlarda ayda bir ziyarete gelecek."dedi babam kapıya doğru yönelirken. Bu arada Hülya dediği anneannemdi. Onlar bodrumda yaşıyordu. 2 gün önce cenazeye gelmişlerdi ama dedem kalp hastası olduğu için geri dönmek zorunda kalmışlardı.
"Sen merak etme. Alina'ya senin ve..ablamın yokluğunu hatırlatmayacağım."dedi teyzem.
"Sana güveniyorum Su."dedi babam. Ardından beni öptü ve kapıdan çıktı. Teyzem hemen bana döndü.
"Ee bu akşam parti veriyormuyuz?"diye sorduğunda gülüştük. Ardından mutfağa geçtik. Normalde bugün okula gitmeyi düşünmüyordum ama teyzemin ısrarı üzerine kahvaltıdan sonra formalarımı giymeye çıktım. Liseden nefret ediyorum. Formalarımı giydim ve saçlarımı düzleştirdim o sırada teyzem odama girdi.
"Yakışıklı bir çocuk geldi. Aşağıda."dedi ve göz kırptı. Şaşkınlık ve sevinç içinde aşağıya koştum. Aras beni almak için mi gelmişti? Ah bu çocuğu seviyorum sanırım. Ama kapıya geldiğimde umduğum kişiyi karşımda bulamadım. Orkun gelmişti. Bir dakika. Orkun? Gelmişti? Beni görünce gülümsedi.
"Günaydın Alina. Okula birlikte gitmek istermisin?"diye sordu. Üstünde okul gömleği vardı ama altına kot pantolon giymişti. Gömleğinin kollarını kıvırmıştı, böylece dövmeleri açıkca belli oluyordu. Teyzem yanımıza geldi.
"Arkadaşınla gitsen iyi olur Alina. Bende biraz dışarı çıkacağım."dedi. Teyzeme sert bir bakış attım ama çantamı alıp Orkunla çıktım. Orkundan hoşlanmıyordum. Sert bir çocuktu ve bana o serserileri hatırlatıyordu.
"Başına gelenleri duydum. Ben..çok üzüldüm Alina. Başın sağolsun."dedi. Başımı salladım. Arabasının kapısını açtım. Beyaz, büyük ve acayip lüks bir arabaydı. Yol boyunca bir kaç kere daha konuştu. Ama ben konuşamadığım için bir süre sonra o da sustu. Okulun önüne parkedince kapıyı açtım ve çıktım. Aras okul kapısının önündeydi ve beni Orkunla görünce gözleri büyüdü. Yanımıza yaklaştı.
"Günaydın Alina."dedi biraz soğuk bir sesle. Gülümsedim.
"Sana da günaydın Aras."dedi Orkun. Aras hiç ona bakmadan beni bileğimden tuttu ve Orkun'un yanından uzaklaştırdı.
"Neden onun yanındasın? Onunla konuşmadığını sanıyordum."dedi. Ben cevap vermeyince daha yüksek sesle konuştu. "Cevap ver! Konuşabildiğinin farkındayım."dedi. Ağzımı açtım. O gittikten sonra konuşmayı tekrar denememiştim.
"N-ne?"dedim biraz zorlanarak.
"Neden onun arabasıyla geldin?!"dedi. Omuzlarımı silktim. "Cümle kur."dedi okulun arkasındaki duvara yaslanarak. Yanına yaklaştım.
"Öy-öyle issste-tedim." Gerçektende kekeme gibi konuşmuştum. Ama cümle kurmuştum işte! Gözlerini kıstı.
"Orkundan mı hoşlanıyorsun Alina?"dedi kısık sesle.
"Hayır!"dedim birden. Vay be çok güzel 'hayır' diyebiliyorum.
"İyi buna sevindim."dedi. Oha. Buna sevindiğine göre.. Oha! Benden mi hoşlanıyo yani?!
"Niyye?"dedim biraz daha zorlanarak. Heyecanlanmıştım çünkü.
"Niye mi sevindim?"dediğinde başımı salladım. "Çünkü..o hoşlanılacak türden birisi değil. Hoşlanmak için kendine daha iyi bir insan seçmelisin. Şey gibi.. Seni tekrar eski halina döndürmeyi başaran birisinden mesela?"dedi ellerini saçlarına götürerek. Başını öne eğdi. Yanaklarım kızardı. Şuanda onu öpmek istiyordum ama henüz buna hazır değildim. Bende en masumca şeyi yaptım. Elini tuttum. Başını kaldırdı.
"Senin gibi?"dedim. Vaayy. Kendimi aşıyorum. Güldü.
"Konu ben olunca bülbül gibi ötüyorsun."dedi. Koluna vurdum. "Evet ben iyi bir örneğim."dedi gülmesini keserek. Ardından yüzünü yüzüme iyice yaklaştırdı. "Ah.. Alina sen çok farklısım."dedi saçlarımı okşarken. Ben elimi onun saçlarına koyup koymamayı düşünürken birden yanağımı öptü. Şaşkınlık içinde gözlerimi açtım ve elimi yanağıma götürdüm. Güldü.
"Evet kesinlikle çok farklısın."
UMARIM BU BÖLÜMÜ BEĞENMİŞSİNİZDİR. :)) ÇOK OLDU YAZMAYALI BİLİYORUM AMA DİĞER HİKAYEME YOĞUNLAŞMIŞTIM VE OKUL ZAMANINDA 2 HİKAYE YETİŞTİRMEK ÇOK ZOR OLUYOR. YENİ BÖLÜMÜ YARIN YAZACAĞIM. ÇOK ÖPÜYORUUM :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilsiz
Teen Fiction"Önümde dursan ve bana baksan; içimdeki acılar hakkında ne bilebilirsin ki; ben seninkiler hakkında ne bilebilirim ki? Ve ayaklarına kapanıp ağlasam ve anlatsam; sana cehennemin sıcak ve korkunç olduğunu anlatsalar; benim hakkımda cehenneme ilişkin...