Sahte gülüşü tüylerimi diken diken ediyordu. Onları Eva ile gördüğüm dakikadan itibaren her göz göze geldiğimde tüylerimi ürperdecek kadar kuvvetli bir esintiyle beni sarsıyordu. Sebebini elbette biliyordum, sulu gözlü ve tuhaf davranıyordum. Bu beni 'itici' kız kategorisine sokuyordu. Bir yanım Bandon'ın karşısına çıkıp her şeyi bağırmak istiyordu. Beni sevdiğini, bu kadar soğuk birisi olmadığını, bu kadar umursamaz davranmadığını söylemek istiyordum fakat olmuyordu. Her seferinde sessiz tarafım karanlıktan yüzünü gösteriyor ve dudaklarını kıpırdatarak "Bekle," diyordu "Bencil davranırsan onu kaybedersin" Bu duvara çarpmak kadar şok edici ve soğuk bir histi.
İşte bu yüzden susuyordum ve tekrar sandalyeme sinip robotik hareketlerini izliyordum. Canım yanıyordu. Sabretmem gerektiğimi kendime milyonlarca kez hatırlatıyordum.
İşe yarıyor muydu? Bilmiyordum, sanırım işe yarıyordu ya da ben işe yaradığına kendimi inandırmıştım.
Çalan telefonla başımı dosyadan kaldırdım, Kroes'in bu yılın gelir gider dosyalarını bilmem kimden almamı istemişti. Yapmaya çalışmıştım ama sanki burası ellili yıllardan kalma bir devlet dairesiydi. Tamı tamına iki saat boyunca alt kata inip üst kata çıkmaktan, dosya aramaktan ciddi anlamda bıktım! X kişisinden Y kişisine, Y kişisinden Z kişisine, Z kişisin W kişisine, Q kişisinden tekrar Y kişisine inip çıktım. X kişisine kahve ve çörek, Q kişisine kepekli sandviç, Z kişisine çay, W kişisine Latte götürdüm ama bir tane bile bana istenilen dosyayı vermedi.
"Andrea," Paradise'ın sesiyle elimdeki tepsiden başımı kaldırdım "Ne yapıyorsun?"diye sordu çantasını omzuna asarken.
"Bayan..."adını unutmuştum... "Bilmem kime kahve ve kurabiye götürüyorum," dedim.
"Senin işin bu değil, Bay Kroes'a yardım-" yüzünü buruşturdu "Ah, hangi dosyayı arıyorsun?" diye sordu.
"Bu yılın gelir-gider hesaplarını,"
"Onların sisteme aktarılmış olması gerekirdi, neyse. Aradığını böyle kapı kapı gezerek bulamazsın seni kullanırlar."
Elimdeki tepsiye bakarak "Onu anlayabiliyorum," diye mırıldandım.
"Arşive git. " dedi ve kocaman gülümsedi "Kolay gelsin, tatlım. İyi akşamlar."
"İyi akşamlar, Paradise."
Kahve ve kurabiyeyi Bayan Bilmem Kim'e bırakıp şirket bina planı yardımıyla en alt kata indim. Görevlinin yardımıyla bir saatte dosyaları toparlayıp Bay Kroes'ın odasına gittim.
"İstediğiniz dosyaları getirdim," diyerek yedi dosyayı masasına bıraktım.
"Çok uzun sürdü," diye homurdandı.
Acaba neden?
"Arşivi bulmam biraz zaman aldı," dedim. Sesimi mümkün olduğunca sakin tutmaya çalışıyorum fakat açım, ayaklarım sızlıyor ve fazlasıyla yorgunum.
"Yiyecek bir şeyler söyledim, onları aşağıdan al," dedi.
Sızlayan ayaklarımı mümkün olduğunca umursamamaya çalışarak alt kat indim ve paketi aldım. Yukarı çıkarken en son kahvesini bıraktığım kadına nezaketen gülümsediğimde beni görmezden geldi, egoist şey.
Paketleri sehpaya bıraktım ve bir sonraki emrini bekledim. Dosya yüzünden Brandon'an azar işitmişti ve muhtemelen bunun acısını benden çıkarıyordu. Bugün bu adamdan nefret ediyordum, yarına sıçrayacağını sanmıyordum ancak bugün kesinlikle bu adamdan nefret ediyordum. Paketlerden gelen et ve patates kokusu beni iyice acıktırmıştı. Ayakta ikinci bir emrini beklerken o bilgisayarın ekranına dikkatli bir şekilde bakıyordu ben de masanın üzerine koyduğum buram buram yağ, patates ve et kokan pakete bakıyordum. Sabahtan beri -öğle yemeğini çıkardığım için saymıyorum- hiçbir şey yememiştim ve açtım. Aç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Ait | Vincent Serisi 2
Romance❃ Vincent Serisi - İkinci Kitap ❝ Bana rüyandan bahset sevgilim: Asla konuşamadığımız, Asla hareket etmediğimiz, Sessiz, huzursuz... Bana rüyamızdan bahset sevgilim, Asla göremediğimiz.❞ Temmuz 2016 Tüm Hakları Saklıdır © Yeşim Aydı