Ortada dönen şey hakkında en ufak bir fikrim yoktu, sadece buraya gelirken kapıldığım suçlu psikolojisi yüzünden avuçlarım terliyor ve kasılan midem kasılmaya devam ediyordu. Sorun neydi? Alt tarafı arabasına çarpmıştım. Pekala, bunun pek fazla "alt tarafı" olacak bir durumu yoktu ancak böyle yaka paça olmasına da gerek yoktu.
Odaya girdiğimde mavi gözlü adam arkamdan kapıyı kapattı. Şimdi koskocaman odada yalnızdım. Deri bir koltuk, plazma televizyon ve cam sehpa dışında oda neredeyse boştu. Saçlarımdan birer tutam önüme çektim ve midemi bastırmak için derin derin nefes aldım
Burada olmamın amacını sorgularken mümkün olduğunca iyimser olmaya çalışıyordum. Onun için bir tehdit olmaktasa daha çok onun için iyi şeylere sebep olan birisi olmak istiyordum.
Kapının açılışını gözlerimle takip ederken Brandon içeriye girdi. Jilet gibi ütülenmiş siyaha yakın lacivert takım elbisesinin içinde her zamanki karizmatik halindeydi. Kokusu odayı doldururken kapıyı kapattı ve bana döndü. Kalbim göğüs kafesime ardı ardına darbeler indirirken huzursuz bir şekilde yerimde kıpırdanarak odanın içinde sığınabileceğim bir yer aradım. Ondan korktuğumdan değildi bu saklanma merakı, sadece... Kalbim göğüs kafesimi dövüyordu. Bu, acı verici bir histi.
"Anissa Andrea Devotion," diyerek tam adımı telaffuz ettiğinde tekrar ona döndüm. Elindeki dosyayı yeni fark ediyordum, kalbim boğazıma taşınırken tek yapabildiğim başını dosyadan kaldırmasını izlemek oldu. "Lütfen, otur." diyerek koltuğu işaret etti.
Titrek bir şekilde nefesimi bıraktım ve işaret ettiği koltuğun en uç köşesine oturup ellerimi kucağımda birleştirdim. Üçüncü adımı söylememişti, bunun iyi mi kötü mü olduğunu anlayamamıştım. Yüzüne baktım, bir umut Anissa'nın ben olduğumu anlaması için baktım.
"Annen, Violet Aria Devotion; baban, Johnny Devotion,"sustuğunda derin bir nefes aldım ve yanağımın içini dişlemeye başladım. Aria. Hadi Brandon. Zor değil. O, benim. Anissa Aria benim. "Hala öğrenim görüyorsun dolaylı yoldan benim şirketimde çalışmak için iznin yok,"
Derin bir nefes aldı, görmesem de ellerini saçlarının arasından geçirdiğini biliyordum. Dosyayı önümdeki sehpanın üzerine attı "Geçerli bir açıklaman var mı?" diye başka bir sordu.
Evet.
1) Anissa Aria benim
2) Senin sevgilinim.
3) Karın ile aranda ilişki bitti.
4) Bu kadar soğuk bir adam değilsin.
5) Önüne gelenle yatan bir tip değilsin.
6) Önüne gelene "Seni seviyorum" diyecek kadar şuursuz değilsin.
7) Eva ile ilişkin bitti. (En azından ben öyle umuyorum.)
8) Bana böyle sert bakmazsın.
Bu onun istediği soruları cevaplamıyordu ancak bu soruları ve bu soruları sormasına sebep olan şüphe tohumlarını öldürebilirdi.
"Hayır," dedim kararlı bir tonda. Hemen arkasından boğazımı temizleyerek gülümsedim. Ağzımdaki iğrenç tat her geçen saniye daha bakın bir hal alıyordu. Şayet onun gözünde platonik olmasaydım ona o an bunları bağırırdım.
"Muhasebeye gitmen gerektiğini anlamışsındır," dediğinde bir hışımla ayağa kalktım, parmaklarım şokun vücudumunda birer yansıması gibi kasılıyordu.
Yerimden bir hışımla kalkıp önüne geçtim. Ne olursa olsun burada kovulamazdım. Eğer kovulursam Septembre ve Eva'ya karşı bir tehdit oluşturamazdım. Burada kalmam ve her saniye Brandon'ın dibinde kalmam gerekiyordu! "Neden?" diye sordum. Bedeni bedenimin hizasındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Ait | Vincent Serisi 2
Romance❃ Vincent Serisi - İkinci Kitap ❝ Bana rüyandan bahset sevgilim: Asla konuşamadığımız, Asla hareket etmediğimiz, Sessiz, huzursuz... Bana rüyamızdan bahset sevgilim, Asla göremediğimiz.❞ Temmuz 2016 Tüm Hakları Saklıdır © Yeşim Aydı