O gün bahçeye çıkmış salıncağıma kurulmuştum. Yavaş yavaş batan güneş beni baya bir mayıştırmıştı. Salıncakta hafif hafif sallanırken annemin içeriden bana seslenişi üzerine salıncaktan kalkıp eve doğru ilerledim. Kapıya kadar ulaşan annemin zeytinyağ lıların kokusuydu. "Ah be kızım iki saattir sesleniyorum." "Geldim ya anneciğim. Bu arada babam nerede?" Annem tabakları masaya koyarken bana döndü ve muzipce gülümsedi. "Papatya.. Şu sıralar çok şey unutuyorsun." Tekrar tezgaha döndü ve bardakları aldı ve bana doğru gösterdi. E bir dakika burada dört bardak vardı. Arkadan bir ses "Benim odam nerede?"
∆ ∆ ∆
Bu ne kadarda tanıdık bir sesti böyle. Arkama döndüğümde bavulunu yere fırlatmış koşarak bana doğru gelen kişi halamdı. Bende ona doğru koşunca filmlerdeki sahneleri aratmadık. Bizimki sarılmaktan daha çok çarpışma gibi olmuştu."Ah Papatya ne kadarda büyümüşsün." evet ismim Papatyaydı. "Sende hala çok genç görünüyorsun." Alayla gülümsedi. "Ben ve genç. Ahahhah alem kız seni. Neyse ben acıktım" diyerek masaya kuruldu. Annenin yemeklerini daha doğrusu zeytinyağlı larını benim kadar halamda çok severdi. Dolmadan yaprak sarmaya enginar dan taze fasulye herşey vardı soframızda. Annem ege mutfağı hastasıydı ve beni de öyle yetiştirmişti. Yemeklerimizi yedik masayı halam ve ben topladık. Nedenine gelirsek halam anneme "Ay ben geldiğimde seninle görüşmedim. Atladım masaya hemen. Zaten yorulmuşsundur sen bu kadar yemeği hazırlarken. Biz Papatyayla toplarız." diyerek annemide içeri yollamıştı. Bizde masayı toplarken biraz muhabbet etmiştik. Masayı topladıktan sonra içeride biraz oturduk. " Eee Eda hayat nasıl? Varmı birileri?" Annemin sorduğu soru karşısında halam çok rahattı. "Elimi sallasam ellisi be yenge ama ben istemiyorum." Halam gerçekten çok güzel ve zarif bir kadındı. "İlahi sende. Deli kız seni e artık senide çoluk çocuğa karıştıralım diyorum." " Yok yenge ya ben almıyım. Çocukmuş falan çok gencim ben kırış kırış olamam daha bu genç yaşımda." Birkaç saat daha oturduktan sonra halamı odasına çıkardım. Telefonun yatağıma yatınca aklıma gelmişti. Salıncağın yanında kalmıştı. Saat geç olmuştu. Biraz tırsak bir kızdım ben. Ama olsundu. Korku beni hayatta tutan tek şeydi. Bu sırada çatı katındaki odamdan aşağı iniyordum. Mutfaktaki küçük feneri elime alıp salıncağa doğru ilerledim. Sanki gerilim filmi çekiyordum Yarabbi bu nasıl bir korkuydu? Salıncağın üstünden telefonumu alarak eve yardırdım. Merdivenleri yavaşça çıkmaya özen göstersemde yinede baya bir ses çıkmıştı. Tam odama girecek iken kapım açıldı. Karşımdakide bende çığlık atıyorduk. En sonunda karşımdaki insana -ki umarım insandır- Bir yumruk attım. Sonra hemen lambanın yanına koşarak ışığı açtım. Yerde yatanı görünce neredeyse şok geçiriyordum.
∆ ∆ ∆
"Hala ya ne işin vardı benim odamda?" Elindeki buzu gözüne bastırarak konuştu. "Ne işim olabilir Papatya." Sabır dilercesine konuşuyordu. 'Ses duyunca sana bakmak için gelmiştim. Ama keşke gelmeseydim." Gözünün çevresi morarmaya başlarken elimdeki melhemden biraz daha sürdüm gözüne. "Ah Papatya ah. Neyse ben odama gidiyirum. Yatıcam. Uyku herşeyden önce gelir." "Tamam. Hala kusura bakma cidden." Odasına ilerlerken bana bakmadan konuştu. "Amaan canım ne önemi var bi gözüm morardı sonuçta." Gerçekten halam diye demiyorum ama çok alem kadındı. Neyse diyerek yatağıma yerlesmiştim ve bir taraflarım rahatını bulmuşken lambanın açık olduğunu fark etmiştim. Yan taraftaki masadan bir kalem aldım ve fırlattım. Tam isabet lamba kapandı. Elime telefonumu aldım ve mesaj varmı diye baktım ki her zamanki gibi sıfır mesaj vardı. Neyse diyerek yatağımda hayallere daldım. Hayaller önemliydi. Hayallerim daha da önemliydi.
Arkadaşlar lütfen vote ve yorum atın. Sizleri çoook seviyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya Zamanı
Random©Tüm hakları saklıdır Wattpad' de bu isimle yayınlanan ilk ve tek kurgudur. Hızlıca önüme döndüğümde İrem sırtımı kremliyordu. "Hadi İrem ya iki saatir bir işi yapamadın." Arkamı döndüğümde İremin başka yere baktığını gördüm. Bir çocuğa bakıyordu. Y...