Sabah kalktığımda gözlerime milyonlarca iğne batıyordu sanki. Yataktan kalktım yatağımı topladım ve banyoya ilerledim yüzümü sabunlayıp yıkadım her sabah bunu yapardım çünkü yağlı bir cildim vardı. Saçlarımı toplayıp sıkıca ördüm. Kabarık bir saç yapım vardı ve buda şekil almasını sağlıyordu.
Üzerime kot bir tulum içimide beyaz bir tişört giydim. Odamdan çıkıp aşağı indim. Saat öğlene doğru geliyordu. Ben. BEN ÖĞLENE KADAR UYUMUŞTUM. Bu kıyamet alametlerindendi. Hiç böyle şeyler yapmazdım. Neyse bende insanım sonuçta diyerek bahçeye çıktım.
Annem yoktu halam ve babam hamağın yanında oturuyorlardı. Bende yanlarına ilerledim ve hamağa oturdum. "Ooo sohbet koyu herhalde." Halam elindeki kahve kupası ile oynarken "Tabi ki kızçe özlem gideriyoruz." Hamağın üstündeki kitabı aldım ve hamağa uzandım. Kitabımı okumaya başladığımda çok değişik hissetmiştim birden neden saçma bir duygu yaşadığımı sorguladıktan sonra kitaba geri döndüm. Halam ile babam sohbetlerine devam ederken annemin sesini duydum. "Papatyaaa. Kahvaltı etmedin bak sofrayı toplamadım gel kahvaltını et." Ayağa kalkıp içeri ilerledim ve anneme arkasından sarıldım. "Yaaa canım annecimmm sen varya bitanesin." Annem arkasını döndü. "Ah seni deli kız zaten bu saate kadar nasıl uyanmadın ona hayret ediyorum. Öldün sandım bir ara halanı yolladım yukarı bi baktı yaşıyorsun indi sonra aşağı." Anneme çarpık bir gülümseme atarak "Bende insanım sonuçta dimi." Sofraya oturup kahvaltımı ettim ve sonra sofrayı ve mutfağı toplayıp odama gittim.
Kucağıma Tırmığı aldım okşanmayı çok seviyordu. Kafasını okşamya başladığımda keyif aldığını belirten sesler çıkardı. Pencereden gelen güneş ile daha çok mayışmış birkaç dakika sonra uyumuştu. Onu yatağa bıraktım. Telefonumu elime aldım. Birkaç bildirim vardı. Mesajlara hiç bakmadım. Telefonu tam masaya bırakacağım sırada telefonum çaldı. Kimin aradığında baktığımda İrem'in aradığını gördüm. Telefonu açtığımda "Hani plaja gidicektik Papatya. Geliyorum bak yoldayım. Hemen hazırlan seni almaya geliyorum. Hadi görüşürüz bayyy."
Hiçbirşey söyleyemeden yüzüme kapanan telefonu masaya bırakarak plaj çantamdaki eşyaları çıkardım mor bikinemi onun üstüne bikineminin renginde bir tişört altında kot şort giydim. Çantama terlik güneş kremi ve şapka koydum. Telefonumu ve kulaklığımı da aldım. Aşağı indiğimde cüzdanımı alıp telefon ve kulaklık ile birlikte çantama attım. Annemin yanına gidip İremin geleceğini söyledim. Dışarıdan korna sesi gelince de kapıya doğru ilerledim ve dışarı çıktım. İşte İrem ve arabası tüm ihtişamı ile karşımdaydı. Hiçbir zaman araba merakım olmamıştı takii İrem araba alıncaya kadar. Çok güzeldi. Siyahtı. Bir jeep. Allahım bu araba ne kadar güzel diye birkez daha geçirdim içimden. Bana doğru koşan İremi son anda farketmem ile kollarımı açmam bir oldu. Birkaç adım sendelesemde yere düşmemiştik. "Ah be kıvırcığım düşünüyordun ikimizide." İrem kafasını omzumdan kaldırıp " Ah güzeller güzeli arkadaşım benim ne kadar özlemişim seni." Abartılacak bir güzelliğim yoktu ben hep ikinci kızdım. Ortamdaki güzel kızın kankası rolü benimdi yani. "Hadi bin arabaya gidelim." Ön koltuğa oturduktan sonra oda bindi ve arabayı çalıştırdı.
Ne hızlı ne yavaş gidiyorduk. Biraz sohbet ettikten sonra plaja vardık. İrem arabayı park etti iki şezlong kiraladık ve yerleştik. İrem ikimize de içecek söyledikten sonra "Eee görüşmeyeli neler yaptın?" Şuan yüzüne bakıp kanka saçmalama bakışımı atıyordum. "Kelebeğim daha üç gün önce buluştuk farkındaysan. Çok birşey yapmadım yani. Zaten halam geldi."
Heyecanlı gözlerle bana baktı. "Ve bana haber vermedin. Aferin sana Papatya vallahi aşk olsun." Biz konuşurken içeceklerinin gelmişti bile. Elime içeceğimi alıp baktığımda ' nereden buluyor bu kız böyle saçma sapan içecekleri' demiştim. Tadı normal soda gibiydi ama menü de İtalyan sodası olarak geçiyordu limonlu soda ile istediğimiz başka bir sodayı karıştırıp renklendirici birşeyler koyuyorlar falaaan falaann.
"Ay ilahi kızım ne gerek var böyle içeceklere normal bir içecek yok mu burada?" Gözlerini devirdi. "Yok hayatım. Hadi bitir de biraz denize girelim sıkıldım ben." İçeceğimi masaya bıraktım ve ona sırtımı döndüm. Çantamdan güneş kremimi çıkardım. Çok güzel kokuyordu. Üstünde de Şirine vardı. İreme kremi verdim. Bana 'eeee ne yapacağım' bakışı attığında. "Ye diye verdim İrem tadı çok güzel(!)" Kremin kapağını açarken aklınca benimle dalga geçiyordu. "Yi diyi virdim İrim tıdı çık gizil." Büyük bir kahkaha patlattığımda -ki bu çok nadir olur- bütün plaj bana döndü gibi hissettim.
Hızlıca önüme döndüğümde İrem sırtımı kremliyordu. "Hadi İrem ya iki saatir bir işi yapamadın." Arkamı döndüğümde İremin başka yere baktığını gördüm. Bir çocuğa bakıyordu. Yüzü çok tanıdıktı ve neden bana baktığını çözemiyordum. İrem sırtıma bir tane geçirdi ve "Bu çocuğu tanıyor musun? Neden sana bakıyor? Çok yakışıklı dimi? Ay yerim ay bana gel...." Sonrasını dinlememiştim. Çocuk bize doğru gelmeye başladığında kalbimde bir ağırı hissetmiştim birden. Çocuk tam gelip önümde durduğunda ne yapacağımı bilememiştim "Papatya ben Pars lütfen beni hatırladığını söyle."
Neeeee Pars mı hani ilk okulda beni seven sümüklü çocuk muydu????Yeni bölüm geldii. Hepinizi özledim. Nasılsınız. Umarım bölümü beğenirsiniz. Bakalım Pars nereden çıktı. Papatyayı nasıl etkileyecek?? İrem bu durumda ne yapacak???? Hepinizi seviyorum vote ve yorum atmayı unutmayın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya Zamanı
Random©Tüm hakları saklıdır Wattpad' de bu isimle yayınlanan ilk ve tek kurgudur. Hızlıca önüme döndüğümde İrem sırtımı kremliyordu. "Hadi İrem ya iki saatir bir işi yapamadın." Arkamı döndüğümde İremin başka yere baktığını gördüm. Bir çocuğa bakıyordu. Y...