Önceki Bölümden...
"Burayı biliyorum. Burası burası..." Nasıl söyleyeceğimi bilemedim o an. "Söyle artık neresi!?"
"Burası kardeşinin mezarının yakınındaki bir uçurum."
Papatya'dan
Atillaya şok olmuş gözlerle bakarken ameliyathaneden bir doktor koşarak çıktı. Arkadından bağırıp durdurmaya çalıştım. Durmadı.
Atilla bir şeylerin yolunda olmadığını biliyordu. Bunu seziyordum. Hızlı adımlarla yanına ilerledim. "Bir şey oluyor ve sen nedenini biliyorsun bence." Kafasını yerden kaldırdı ve bana baktı. "Bilsem burada değil o ameliyathanede olurdum."
Dişlerinin arasından tıslarca konuşmuştu. "Sen ne demek ist-" Bu sırada az önce ameliyathaneden çıkan doktor aynı hızıyla Atillanın yanına geldi. "Atilla bey acilen ameliyata girmeniz gerekiyor. Kadir hocam sizi çağırdı."
Neler oluyordu burada? "Ne oluyor burada senin içeride ne işin var?" Soru İremden gelmişti. Atilla sadece İreme bakıp arkasını döndü. Gideceğini anladığımda kolundan tuttum. "Cevap ver Atilla."
İrem de benim gibi cevap bekliyordu. Atilla kolundaki elimi tuttu ve sakinleştirmeye çalılırcasına baktı bana. " Bak Papatya. Ben şimdi içeri gireceğim ve çıktıktan sonra size ger şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatacağım. Ama senin, yani sizin sakin olmanız gerek." Elimi kolundan çektiğimde hızla ameliyathaneye girdi.
Arkadından bakakaldım. İrem yanıma gelerek kolumdan tuttu yine. "Otur biraz buna ihtiyacın var." Duvarda kayarak yere oturduğumda ne kardır o durumda yerde oturdum bilmiyorum. Cebimdeki telefonu çıkardım ve twitter'a girdim. Pars'ın olduğunu bildiğim hesaba...
İlk twiti en son görüştüğümüz tarihti. Twit şöyleydi. "Ayrılık güzel eğer hemen döneceksen."
Mfö'den güzel bir alıntıydı ve ben MFÖ'yü çok severdim.Twitlerine bakıyordum tek tek. 'Ne güzel de sevmiş beni' diye geçirdim içimden. Yaşların akmasına engel olamıyordum. Hala içeriden kimse çıkmamıştı. Allahın cezası sadece biri çıksaydı artık.
Ayağa kalkmak istiyordum. Yavaşça ayağı kalktığımda bacaklarımın uyuştuğunu hissettim. Ameliyathanenin kapısına doğru ilerlediğimde kapının açılmasıyla adımlarımı hızlandırdım. Atilla çıkıyordu.
Kendi kendine konuşuyordu. "Nasıl nasıl..."
Arada bir burnunu çekiyordu. "Nasıl fark edemedim." Yanına vardığımda yüzüme baktı. "Ne oluyor neyi varmış iyi mi Atilla bir şey söyle!" Arkadan gelen adam kapıda bizi karşılayan adamdı. Kadir bey. Yanımıza gelip ilk önce Atilla ile konuştu. "Sen odana geç ben arkadaşlarına açıklama yapacağım." Sonra İrem ve bana döndü."Kızlar hadi biz benim odama geçelim." Hiçbir şey demeden kadir beyi takip ettim. İrem de yanımdan geliyordu. İleride tam karşımızda bir kapı gördüm. Kadir Ali ÇINAR. Kapıda büyük harflerle bu isim yazıyordu. Kapıyı açtığında ilk önce bizim içeri girmemizi bekler gibi kapıda bekledi. Kapı eşiğinden geçtiğimizde bizi geniş ve ferah bir oda bekliyordu. Odanın iki tarafıda yerden tavana kadar camdı. Ortada büyük bir masa vardı. İçeri girdiğimizde Kadir bey kapıyı kapadı ve koltuğuna doğru yürüdü.
"İlk önce Atilladan başlamalıyım sanırım." İremin dikkatinin yoğunlaştığını hissettim. Atilla'nın babası Tuğrul Kabaağaçlı ve ben bu hastahanenin sahibiyiz. Atilla da babası gibi iyi bir doktor." İşte burada şaşırmamız gerekiyordu. İrem söze girdi. "Ama Kadir bey nasıl olur? Bize Pars ile aynı okulda olduklarını söylemişlerdi? Neden yalan söyledi ki? Son cümlesi çok sessizceydi ve bakışları ellerine git gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya Zamanı
Random©Tüm hakları saklıdır Wattpad' de bu isimle yayınlanan ilk ve tek kurgudur. Hızlıca önüme döndüğümde İrem sırtımı kremliyordu. "Hadi İrem ya iki saatir bir işi yapamadın." Arkamı döndüğümde İremin başka yere baktığını gördüm. Bir çocuğa bakıyordu. Y...