Yüzümdeki abartı makyaj , koşmaktan bozulan saçım ve çıplak ayaklarım beni oldukça rahatsız hissettiriyordu. Tek istediğim eve gidip duş almak ve uyumaktı.Oysa ki bugün planımda hiç olmayan biriyle beyaz iki katlı dubleks bir evin verandasında duruyorduk.
Ulaş beni rahatlatmak istercesine elini belime koydu. Çok hızlı gitmiyor muyduk? Beni hapse girmekten kurtarmış ve ailesiyle tanıştırmak için yemeğe davet etmişti. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
Tüm bu düşünceler kafamda hızla dolanırken kapıyı orta yaşlarda bedenine tam oturmuş fakat içinde rahatsız gözüken siyah etek ve beyaz gömlekli bir bayan açtı.
Yüzünde sıcak bir gülümsemeyle hafif heyecanlı bir şekilde ''Hoş geldiniz'' dedi. Ulaş ''Hoş bulduk Maral Abla'' diye karşılık verdi ve içeriye girdik. Beni neyin beklediğine dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Sadece ayak uydurmaya çalışıyordum. Ama sanırım bunda başarısızdım.
Etrafa attığım kuşkulu bakışları fark etmiş olmalılar ki Ulaş'ın Maral diye seslendiği bayan ''Kendini evinde gibi hisset lütfen kızım. Hadi içeri geçin oturun. Ben size içecek bir şeyler getireyim.'' dedi.
İçeri geçtiğimizde neredeyse yaşadığım evin genişliğinde bir salon, dev ekran bir televizyon, modern ahşap yemek masası ve oldukça rahat gözüken koltuklar buraya ait olmadığımı sergilemek istercesine dizilmişlerdi.
Ulaş'a burada neler oluyor bakışı attım. Aslında hala çıkıp gidebilirdim. Ya da bir saniyeliğine bütün bunların bir rüya olduğunu düşündüm.Çünkü bugün olanların hiçbiri mantıklı gelmiyordu. Ulaş ''Biraz sabret ve rahatlamaya çalış. Çünkü az sonra göreceğin şeyi hayatın boyunca unutamayacaksın.'' dedi.
Gerçekten kendimi rahatlatmak için söylenmiş şu ana kadarki en başarılı cümleydi. Kalp atışlarım hızlanmış avuçlarım terlemeye başlamıştı. Maral Abla'nın getirdiği buzlu limonatayı bir dikişte bitirdim.
Bardağı masaya bıraktıktan sonra kapıdaki silüeti fark ettim. Benimle tanışmak isteyen kişi bu muydu yoksa daha gergin dolu bekleyişlere devam mı edecektik bilmiyordum. Bir insan benimle neden tanışmak ister onu hiç bilmiyordum.
Görüntü artık netleşmiş orada öylece durup bana bakıyordu. İçtiğim limonata midemde durmak istemeyerek geldiği yolu geri gidip kaçmak istercesine harekete geçmişti. Tam da şu an benim yapmak istediğim gibi. Ulaş haklıydı.
Bu günü hayatım boyunca unutamayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka Kuşu
Teen FictionHer şeyinin elinden alınıp sadece canının bağışlandığı bir günde Deniz kendi cehennemini yaşamaya başlar. Kendi yollarıyla bu zorlukların üstesinden gelebilecek mi yoksa daha da kötüsü mü yaşanacak? Fakat artık kaybedecek hiçbir şeyi olmaya...