BÖLÜM 10 ''İyi bir fikir değildi''

21 5 0
                                    

''NE?!''

İlk tepki tabi ki Irmak'tan gelmişti. Kaan ve Çağatay da şaşkınlıkla yüzüme bakıyorlardı.

''Şaka mı yapıyorsun Deniz? Neyden bahsediyorsun? Ben burada dostluktan, kopmamaktan bahsediyorum sen kaydımı aldırdım diyorsun! Ne düşünüyordun bunu yaparken söyler misin?''

''Irmak bir sakin ol da dinleyelim nedenini.''

''Teşekkür ederim Kaan'' dedim. Evde yaptığım provalar gözümün önünden geçiyordu. Ama o kadar doluydum ki. Gitmek istemiyorum fakat sevdiğim insanları öldürmekle tehdit eden bir adam yüzünden yaptım bunu diye nasıl diyebilirdim.

''Zaten evi satıp başka bir yere taşınacağımı söylemiştim. Şehir dışı benim de aklımda yoktu. Fakat kendim için en doğrusunun bu olduğunu düşündüm. Burada kalmaya devam edersem her şey daha da zorlaşacak. Üniversiteye hazırlanabileceğimi zannetmiyorum. Gitmek bazen en iyi çözüm. Lütfen anlayın. Biliyorum zor ama...''

Irmak daha fazla dayanamayıp masadan kalktı.

Kaan ve Çağatay durumu anlayışla karşıladı. Irmak kaltıktan sonra arkasından Çağatay da kalkıp ''Ben onunla konuşurum'' dedi.

Masada sadece Kaan ve ben kalmıştık.

''İyi düşündün mü bunu Deniz?'' diye sordu.

''Evet'' dedim tabağımdaki yemekle oynayarak.

''Biz bir telefon kadar uzağındayız o zaman'' deyip masanın üzerinden elimi tuttu.

''Teşekkür ederim'' dedikten sonra zor da olsa gülümsedim.

Birkaç dakika sonra Çağatay ve Irmak odaya girip masaya oturdular. Irmak'ın gözlerinden az önce ağlamış olduğu belli oluyordu.

Çağatay bana bakıp her şey yolunda işareti yaptı. Bu durum ihtimaller arasındaydı fakat yine de Irmak'ı ağlattığım için içim suçluluk duygusuyla doluydu.

Çağatay masadaki sessizliği bozup ''Madem öyle o zaman benim evimde bir veda partisi düzenleyelim. Sınıftaki herkesi çağırırız. Nasıl fikir?'' dedi.

Bunu beklemiyordum. Ama düşününce fena bir fikir gibi durmuyordu. Irmak'a baktım ne düşündüğünü çözebilmek için. Kızarmış gözleri sadece tek bir yere odaklanmıştı.

''Sen ne düşünüyorsun Irmak?'' diye sordum. Cevap vermeden önce yutkundu, ardından konuşmaya başladı.

''Bana neden şimdi fikrimi soruyorsun? Fark eder mi senin için?''

Çağatay ''Irmak'' deyip onu susturmak istese de söylediklerinde haklıydı. Irmak yüzünü ellerinin arasına alıp derin bir nefes verdi.

''Üzgünüm Deniz. Sadece gidecek olman fikrine hala alışamadım. Hepsi bu'' dedi.

''Anlıyorum Irmak. Sorun yok. Anlıyorum'' diyebildim.

Ardından ''Eğer senin için bunun en iyisi olduğunu düşünüyorsan bana uyar'' deyip bardağındaki şarabı bir dikişte bitirdi ve yenisini doldururken,

''Ee parti ne zaman?'' diye sordu.

3 GÜN SONRA

O gün doğup büyüdüğüm şehir olan İstanbul'daki son günümdü. Bir daha ne zaman dönerdim ya da hiç döner miydim bilmiyordum.

Ertesi gün erken saatlerde, anlaştığım nakliye şirketi evdeki bütün eşyaları Çeşme'ye götürecekti. İçimde hüznün yanında bir de tarif edemediğim heyecan vardı. Nedeninin manevi olarak aileme kavuşacağımla ilgili olduğunu düşünmüştüm ama hayır bu bambaşka bir histi.

Anka KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin