Bölüm 17

147 8 1
                                    

Arkadaşlar sizi beklettiğim için çok özür dilerim. Hem internet sorunlarım vardı ve üatüne yazdığım bölüm üst üste iki defa silinince bu kadar zaman aldı gelmesi. Tekrardan özür dilerim. İyi okumalar.

Bölüm ithafı:

_Stitch_

&&&&&&&&&&&&&&&

Gözlerim açıldığında gözüme giren ışığa küfrederek geri kapattım. Gece yatarken perdeyi açık unutmuştum. Üzerimdeki örtüyü kafama kadar çekip gözlerimi açtım ve kendime gelmeyi bekledim.

Nihayet gözlerim kendine geldiğinde yataktan kalkıp banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkayıp saçımdaki iç savaşı bitirerek bir topuz yaptım ve banyodan sakince çıktım.

Aşağıdan çığlık sesi gelince hızlanarak aşağı indim. Düşündüklerim ile gördüğüm manzarada ebesininki kadar bir fark vardı.

Nash, Melanie'yi gıdıklıyor ki bu çığlıklar buradan Cameron ise telefonuyla uğraşıp bir yandan da kahve içiyordu.
Derin bir iç çekip hızla yanına gittim.

Gözlerimi gözlerine kitleyerek önünde hafifçe yere eğildim ve yaklaşmamla sehpaya koyduğu kahveyi alıp dudaklarıma götürdüm. Allahım! Kahve olmasaydı nasıl yaşardım acaba?

Kahvemi büyük bir şevkle içerken karnımın acıktığımı farkettim. Kafamı kahvaltı masasına çevirip gözlerimi gezindirdim. Masada öyle güzel bir kahvaltı vardı ki, sanırım cennette falandım.

İçindeki kahveyi bitirdikten sonra bardağı sertçe sehpaya koyup hızla masaya ilerledim. Allahım! Boyoz ve sucuklu yumurta vardı. Siktir, siktir, siktir...

"Bunları nereden buldun? "

Kimse cevap vermezken mutfaktan elinde gevreklerle dayım çıktı.

" Afiyet olsun bakalım mavikuş. "

" Mavikuş ne kaan? "

" Dayı. "

Dil çıkarıp kahvaltıya çöktüm ve herşeyi önüme çektim.

" Siz çok aç gözükmüyorsunuz. O yüzden bunları ben gömüyorum."

Arada sırada güzellikleri hakkında mırıldanırken herşeyi tadına vara vara yiyordum. Buram buram İzmir kokuyordu be.

Dayımın yaptığı halis mulis türk çayına şeker katıp karıştırdım ve dudaklarıma götürdüm.

*****

Kahvaltının üzerinden 1 saat geçmişti ve ben zorla okula götürülüyordum.Peki kimdi bu insafsız?
Tabiiki Melanie.

"Ya Melanie sen bensiz okula gidemiyor musun? "

" Hayır. "

" Neden? Bizim göbek bağımızı beraber mi kestiler? "

Anlamayarak baktı ama sonra takmayarak araba sürmeye devam etti.

Okula gelebildiğimizde Melanie'ye bilmem kaçıncı küfrümğ savurup arabadan indim.

Tam hayatımın daha ne kadar kötü olabileceğini düşünürken Sara'yı gördüm. Cameron'un kucağında. Cameron'la dudak dudağa.

Akşamki halimiz aklıma gelirken kaşlarım çatıldı. Bana dokunduğu dudaklar şimdi Sara'yı öpüyordu. Elim boynumdaki ince ize geldi. Mide öz sıvım yukarı yükselirken adımlarımı hızlandırıp tuvalete ilerledim.

Tuvalete son nda yetişebildiğimde kabinlerden birine girdim ve kustum. Kabinden çıkabildiğimde yüzüme suçarparak kendime gelebildiğimde Melanie'nin beklediğini gördüm.

Sorunlu Mavi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin