ŞEHZADEM İÇİN

301 15 1
                                    

Kösem Sultan yapılan bu son şey karşında intikam ateşiyle yanıp tutuşmaya başlamıştır.

KÖSEM SULTAN'IN DAİRESİ

Cennet Kalfa:Sultanım tez gidip olanları hünkarımıza anlatmanın tam vakti.
Kösem Sultan:Olmaz Cennet olmaz .Anlatamam zira Mahfiruz Mahinur'un evlatlarını bizim ölüme terk ettiğimizi öğrenmiş.Bu yüzden hiç bir şey yapamayız.
Cennet Kalfa:Sultanım peki Gülbahar'ın kanı yerde mi kalacak?
Kösem Sultan:Tabi ki öyle olmayacak zira o masumun canını bilerek günahsız olduğunu bilmesine karşın sırf bize biat ediyor diye aldı canını.Eğer onun intikamını almasam bize yakışır mı böylesi?
Cennet Kalfa:Hakkınız var Sultanım.
Kösem Sultan:Lakin bir vakit bekleyeceğim zira bu sefer ince eleyip sık dokumalıyız.Ha bu arada zinhar kimse bilmeyecek Gülbahar'ın öldüğünü.Soranlara da Kösem Sultan'ımız dan azlini istedi sonra da Av Köşkü'ne hizmetini istedi o da izin verdi dersin.
Cennet Kalfa:Peki Sultanım.Siz nasıl münasip görürseniz.
Kösem Sultan:Ala.
Kösem Sultan genç yaşına rağmen onca badireler atlatmış nice savaşlar kazanmıştı.Ne içindi bunların hepsi? İktidar ve ebedi kudret için mi? Dışarıdan böyle gözükse bile tek gayesi evlatlarını bu kanlı iktidar oyununa dahil etmemekti.Zaten bu yüzden yemin etmemişmiydi her vakit kazanmaya,nice düşmanını arkasında bırakmaya.Sırf evlatlarından birinin tek bir kılına dahi zarar gelmemesi için masumiyetini, asıl benliğini bir zırh gibi kuşanıp atlamıştı düşmanlarının önüne.Nerden bilebilirdi ki masum saf Anastasia'dan böylesine kudreti lakin bir o kadar da gözü kara bir imparatoliçe doğacağını.Evet tam da bu kelime bile Kösem Sultan'ı tarif etmeye yetipte artıyordu bile.
Cennet Kalfa bu düşüncelerinden Kösem Sultan'ın sesiyle sıyrılmıştı.Sesin geldiği daireye girdi lakin içerde kimse yoktu.Aklına bir de terasa bakmak geldi.Girişi bembeyaz perdelerle süslenmiş, daha adımını attığın anda yasemin kokuları gelen bu teras Kösem Sultan'ın en sevdiği yerdir.Zira bu görkemli sarayın aksine sade lakin bir o kadar huzur verici bir yerdir.Kösem Sultan ne vakit düşünmek istese mutlaka buraya gelirdi.İşte o vakitlerden biriydi.Zira Cennet Kalfa'nın tam tahmin ettiği gibi arkası dönük, ellerini yaldızlı mermere yaslamış, gözlerini karşıya dikerek öylece dalmıştı.
Cennet Kalfa:Haseki sultanım beni çağırmışsınız.
Kösem Sultan Cennet'in geldiğini anlayınca önüne döner.O zümrüt gözleri ağlamaktan daha da yeşermiş bir vaziyette konuşmaya başladı.
Kösem Sultan:Neden böyle oluyor Cennet? Ben nerede hata yapıyorum? Tek suçum evlatlarımı korumak değil mi? Varsın bu ihtişam, şahşaha, bu takılar bu kaftanlar bu kudret....Olmasın ben onlar olmadığı sürece ne eğleyim tüm bunları?
Cennet Kalfa:Sultanım yapmayın böyle sadece kendinizi yıpratıyorsunuz.
Kösem Sultan:Ben ağlamayım da kimler ağlasın Cennet? Evvela hanedan kanı taşıyan iki masumun canına kıydım.Sonra kader arkadaşım, can yoldaşım Gülbahar'ın ölümüne sebep oldum.Söylesene Cennet ben nasıl bir insan oldum böyle?
Cennet Kalfa:Aşa sultanım nasıl böyle bir şeyi yakıştırırım size? Hem siz nerden bilebilirdiniz ki Gülbahar'ı öldüreceklerini? Bilseniz müsade eder miydiniz hiç?
Kösem Sultan:Peki ya Şehzade Hüseyin ve Hatice Sultan? Ben engel olmasam belki de yaşayacaklardı.
Cennet Kalfa:...
Kösem Sultan:Böyle susarsın işte.Vaktinde Safiye Sultan demişti."Ben sana sabrediyorsam seni kendime ilk geldiğim halime benzettiğimdendir.İlk başta ben de senin gibi dünyanın halinden bir haber masum bir ceylan gibiydim lakin burda kalmaya hayata tutunmaya çalıştıkça o ceylan bir aslana dönüştü.Eli kanlı bir aslana.Vakti gelecek senin de eteklerine kan bulaşacak.Hatta o kan yeri gelecek sahip çıktığın hanedanın kanı olacak. "Bu sözleri söylerken sen de ordaydın hatırladın mı?

Cennet Kalka sadeve evet anlamında başını sallamakla yetinir.

Kösem Sultan:Peki ya ben ne demiştim Cennet?
Cennet Kalfa:"Zinhar !Zinhar böyle bir şey olmayacak sultanım zira benim bir kalbim var.Oysa sizin kalp diye söylediğiniz şey küllenmiş bir alev.Ben zinhar ne size ne de daha evvel ki Sultanlara benzemem."
Kösem Sultan:Şimdi sen söyle Cennet ben o çok karşı çıktığım, baş düşmanım dediğim Safiye Sultan'a benzediğimeme yanayım, küllenmiş bir kalbim olduğuna mı yoksa eteklerime hanedan kanı bulaştığına mı? Sence burda benim savunulacak bir yanın var mı?
Cennet Kalfa:Peki sultanım madem hakikati konuşuyoruz o vakit ben de sizi şunu söylemek isterim.Evet belki sizin yaptığınız büyük suç daha da ötesi büyük günah.Lakin peki ya onların size yaptıkları ya da yapacakları? Onları düşünerek bu işe girmedik mi? Siz evlatlarınız için demediniz mi? Emin olun Mahinur Sultan Mahfiruz Sultan'dan daha tehlikeliydi zira onda ki hırs hepimizi yakıp yıkmaya yeterdi.Ve eğer siz yapmaydınız şu an belki daha büyük sorunlarla uğraşıyor olacaktınız. Allah muhafaza belki siz evlat acısı çekiyor olacaktınız.Hem de 4 evlat birden.Tabi hanım Sultanlarımız da ayrı yerlere sürgün edilecekti.Peki ya siz söyleyin sultanım böylesi daha mı iyiydi?

Kösem Sultan ağlamayı bir yana bırakarak düşüncelerini Cennet'in sözlerine yoğunlaştırdı.

Kösem Sultan:Öyle çok şükür hepsi sağlıklı.Hakkın var galiba.Ben bu yola girerken daha en başından biliyordum bunların er ya da geç olacağını.
Cennet Kalfa:Bu bir savaş sultanım.Kanlı bir savaş.Eğer sizin kanınızın akmasını istemiyorsanız siz kan dökmek zorundasınız.
Kösem Sultan:Biliyorum.Lakin daha öğrenemem gereken çok şey var.Evvela sabır ve dirayet.Her şeyin karşında dimdik durabilme.
Cennet Kalfa:Şimdi bunları unutmaya çalışın ve biraz uyuyun.Zira bu rahat uyuduğunuz günler . Daha nice uykusuz günlerimiz olacak.Lakin her zaman olduğu gibi ben sizin yanınızda olacağım.Hem size şunu samimiyetle söyleyebilirim ki sizin ne kalbiniz ne kendiniz Safiye Sultan'a benzemiyor.Zira o vicdanını herkese karşı kapatmış.Kendi evlatlarına dahi. Benim de sizin tarafımıza geçmemin sebeplerinden biri de bu.
Kösem Sultan:Öyleyse bana bir söz ver Cennet.Eğer bir gün benim de gözümü yalnız kudret ve iktidar bürürse ben de Safiye Sultan'a benzer isem o vakit bana bu laflarımı hatırlat ve hizmetinden git.Zira senin de bu günaha daha fazla ortak olmanı istemem.
Cennet Kalfa:Böyle bir şey hiç bir vakit olmayacak sultanım.Lakin sırf rahat uyuyun içiniz rahat etsin diye söylüyorum.Size söz veriyorum.
Kösem Sultan:Alá. Hadi sen de git yat.Benim de uykum var zaten.
Cennet Kalfa:Peki sultanım Allah rahatlık versin.
Kösem Sultan:Sana da Cennet.
Sabahın erken saatlerinde uyanan Kösem Sultan her zaman ki gibi görkemli kaftanlarından birini giyip hünkarının nikah hediyesi olan zümrüt gerdanlığı ve küpeleri takmıştı. Bugün ilk işi biricik aşkının yanına gitmekti.Zira nice vakitten beri Sultan Ahmet'in sefer hazırlıklarından kendisinin harem işlerinden birbirlerine vakit ayıramamışlardı.Kösem Sultan tacını da taktıktan sonra has odaya doğru yola koyulur.

HAS ODA
Kösem Sultan:Hünkarımıza geldiğimi haber edin.
Kapı Ağası:Hünkarım Kösem Sultan geldiler.Teşrifini beklerler.
Sultan Ahmet:Al içeri.
Kapı Ağası:Buyrun Sultanım hünkarımız sizi bekliyorlar.

Kösem Sultan has odanın her bir yanı altınlarla döşenmiş yolundan geçerken hala ilk günkü gibi heyecanlı olduğunu hissetmişti.Tuhaf değil miydi insanın belki de bin kere geldiği yere hala ilk günkü heyecanla gelmesi. Bunu sağlayan aşk değil de neydi?Hem bu sefer aşklarını pekiştiriren özlem de vardı.Daha fazla beklemek istemedi ve o büyük kapıdan geçerek özlemini gidermeye bir adım daha yaklaştı.

Kösem Sultan:Ahmedim.Benin canımın padişahı.Şu dört duvar arasında hasret kaldım sana.
Sultan Ahmet:Sen mi ben mi Kösem'im.Benim yagane aşkım tek sevgilim.Bu işler bizi ayrı düşürdü lakin aklımdan bir an olsun çıkmadın.
Kösem Sultan:Sen de öyle Ahmed'im.Seni düşünmediğim bir anım bile yok.Zaten sensizliği düşünmek bana ölümden beter gelir.Bir sen bir de evlatlarımız.Siz benim her şeyim en kıymetlimsiniz.
Sultan Ahmet:Benim ay çehrelim.Mahpeyker Kösem'im.
Kösem Sultan:Bunu işitmeyi öyle çok özlemişim ki...Senden başka kimseye zinhar dedittirmiyorum Mahpeyker.Sen söyleyince sadece güzel ve anlamlı oluyor.
Bu arada işittiğime göre büyük bir sefer hazırlığındaymışsın.Yine ayrılık yolu gözüktü bize desene.
Sultan Ahmet:Öyle lakin Allah'ın izni ile alnımızın akıyla zaferimizle döneceğiz.
Kösem Sultan:İnşallah Ahmed'im.
Sultan Ahmet bu aralar konuşurken sık sık öksürmeye ve nefesi kesilmeye başlar.Aynı şey Kösem Sultan'ın yanında da olunca Kösem Sultan bir terslik olduğunu farkeder.
Kösem Sultan:Sen iyi misin? İstersen hemen bir hekim çağıralım.
Sultan Ahmet: Dur telaş etme hemen.Boğazım gıcık yaptı sadece o kadar.Koskoca cihan padişahına bu kadar küçük bir şeyden hekim mi çağırılırmış?
Kösem Sultan:Hastalık bu Ahmet.Şaka ya gelmez.Ve cihan padişahı falan da dinlemez.İnat etme bak belki hastalığın kendini yineledi.Belki biz geçti sandık lakin devam ediyor.
Sultan Ahmet:İyiyim dediysem iyiyim. Ben seni anlıyorum hemen suratını düşürme ay yüzlüm.Benim için endişe ettiğini de biliyorum lakin bunlar yersiz.Gel benim sultanım.Şimdi doya doya sana sarılıyım.

Kösem Sultan sanki olacakları önceden hissetmiş gibi bir paniğe kapılar lakin hünkarının daha da üstüne gitmemek için zorlamak istemez.Kösem Sultan sıhati yerindeyken son kez sarıldığını bilmeden aklında binbir düşünceyle sarılır yagane aşkına....Keşke olacakları önceden bilseydi genç Haseki.O vakit böyle mi olurdu son huzurlu geceleri....Aşkına böyle mi veda ederdi...Her aşkın bir sonu vardı işte.Kimilerinin ki daha kısa sürse bile.









OSMANLININ MUHTEŞEM SULTANI:KÖSEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin