Selam ✋ görüşmeyeli nasılsınız bakalım ☺ ben sizi çok özledim umarım sizde özlemişsinizdir. Bu bölüm benim en çok sevdiğim bölümlerden biri oldu inşallah sizin de olur. O zaman ne duruyoruz müziğin sesini aç, kahveni eline al ve yeni bölümü okumaya başla. Keyifli Okumalar ❤ ☕ yorumlarınızı bekliyorum. 😘
Bir yaz günü güneş batarken, ayaklarını suya değdirerek yürümeye başladı genç kız. Suyun serinliğini hücrelerine kadar hissediyordu, ama yürümeye devam ediyordu. Güneş vururken yüzüne istemsizce gözlerini kırpıştırdı. Karşıdan gelen sevdiği adamın gülümseyerek bakmasıyla kendisi de gülümsemeye başladı. İçindeki durmak bilmeyen hıza hakim olamayıp sevdiği adama doğru koşmaya başladı. Kollarının arasındayken ne kadar özlediğini farketti. Kokusunu içine çekti. Burnunu burnuna değdirip nefes alışverişlerini düzene sokmaya çalıştı. Kalbi başka atıyordu sanki onun yanındayken... Sevdiği adamın kollarında hissediyordu güven denen şeyi. Gözlerini gözlerine odaklaştırdığında aşk dolu cümlelerini fısıldadı gülümseyerek :
"Seni çok özledim yeşil gözlü adam. "
"Bende seni çok özledim güzelim."
"Bir an önce evlenelim istiyorum, böylece hiç ayrılmamış oluruz. "
"Kaçırayım diyorum işte izin vermiyorsun."
"Olmaz babamdan isteyeceksin, kız evi naz evi. "
"Güzelim ben gelemiyorum öyle adet usulü işlere ya, kaçırmak daha heyecanlı hem ileride çocuklarımıza anlatacağımız güzel bir anımız olur işte."
"Saçmalama Kerem. "
"Ah ulen ah karşı da koyamıyorum ki sana içimdeki arabesk Kerem'i ortaya çıkarasım geliyor."
"Çıkarma zaten dursun o orada. "
Her haliyle tatlı gözükse de bana karşı koyamaması daha çok aşık ediyordu kendine. Elinden tutup yürümeye devam ederken çiçekçinin önünden geçerken buram buram gelen papatya kokusunu içime çekmeden yapamadım. Ben kokusunda kaybolurken sevdiğim adam çoktan elime vermişti bile, tek bir laf etmeden beni anlaması da cabasıydı.
Mahalleye geldiğimizde önceden ellerimizi bırakarak kenardan doğru yürürdük bu yollarda, ama şimdi elimi sevdiğim adamın elinden çekmeme gerek yoktu. Herkes ne kadar çok sevdiğimizi biliyordu. Ne kadar aynı mahallede olsak da ayrılmamız gerektiğini farkedince yüzüm düştü. Kerem, çenemden tutup yüzüne bakmamı sağlayınca gözlerine bakmaya başladım.
"En kısa zamanda isteyeceğim seni, ondan sonra hiç ayrılmayacağız. "
"Seni çok seviyorum."
"Ben sana aşığım. "
İkimizde sımsıkı sarılıp ayrıldıktan sonra evlerimize çekildik.
Gülüşünü bile ayrı sevdiğim adam. Nasıl anlatılırdı ki onun gözlerinde gördüğüm aşkın tarifi ? Dizilerde izlediğim, sahilde kol kola gezen çiftleri gördüğümden daha başkaydı bu mutluluk... Bazen yine böyle düşünürken, evdekilerin anlamsızca gülümsememi anlamamalarına bile aldırmıyorum. Bilmiyorlardı ki çenem ağrısa bile gülmekten vazgeçmeyeceğim bir mutluluğa sahibim.
***
Sabahın erken saatlerinde Zeynepin ailesi geldiğinde oturduğum yerden kalkıp selamlaştım. Kızlarının hala uyuyor olduğunu gördüklerinde yüzlerindeki tebessüm düşüverdi. Hemşirenin Zeynepin yanına girmesiyle birlikte hepimiz cam kenarından izlemeye başladık. Hemşire Zeynepin serumunu taktıktan sonra çıkıp yanımıza geldi."Hastayı bir kere görebilir miyim ? " dediğimde biraz düşününce doktoruna soracağını söyleyince yüzüme umut ışıkları vurmuştu. Hemşire on dakika sonra tekrar yanımıza geldiğinde "Sadece beş dakika." dedikten sonra içimden çığlık atmak geldi. Hemşire yoğun bakıma girmem için bana giyeceklerimi gösterdikten sonra hızlıca giyinip yoğun bakımına girdim. Adımlarım yavaş yavaş Zeynepe doğru ilerlerken ağlamamak için gözyaşlarımla savaş verdim. Sedyenin kenarındaki sandalyeye oturup Zeynepin elini tutup dudaklarıma götürdüm. Soğuk ve hareketsizdi. Ağzımdan çıkacak kelimeler cımbızla alınacak kadar zordu ama yinede belki duyuyor, hissediyor umuduyla ağzımı açıp konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Kızı #Wattys2015
Fanfiction" Benim Mahallem Ailem Gibidir... Bakkalı, Marketi, Kasabı, Pastanesi, Pazarı... En Önemlisi De İnsanları Çok Cana Yakındır... Benim Mahallemde Şen, Şakrak, Çocuk Sesleri Hiç Eksik Olmaz. Heleki Keyfim Yerindeyse Sokağın Ortasında Roman Hava...