24. Bölüm Tatlı Yorgunluk

2.3K 134 6
                                    

Selam ✋ 24. Bölüme hoşgeldiniz ❤ artık hikayenin sonlarına doğru yaklaşıyoruz. Ama sizin için bir kaç özel ve uzun bölümler yazmayı düşünüyorum. Aklımda yeni bir kurgu var ama ne kadar iyi olur tam bilmiyorum. Herşey kesinleşince bir duyuru yapmayı düşünüyorum.

Müzik yine çok efso oldu, dinlemeden okumayın derim. Yorumlarınızı bekliyorum keyifli Okumalar ❤☕

Genç adam yorgun düşen bedeniyle, kendini sedyede serum yerken buldu. Son zamanlarda kahve ve sigaradan başka bişey yiyip, içmiyordu. Sevdiği kızın yanına gitmesi gerekiyordu ama annesi kalkmasına müsaade etmiyordu. Kerem dinlemeyip hızla kolundaki serumu çıkardıktan sonra Zeynepin yanına gitti. Hemşire, Zeynepin serumunu değiştirdikten sonra yoğun bakımdan çıktı. Her güne umutla uyanırken hiç bir değişiklik olmaması canını sıkıyordu genç adamın... Ahmet bey, elindeki tost ve çayla oğlunun yanına oturdu.

"Oğlum, günlerdir ağzına tek bir lokma koymadın. Zeynep seni bu halde görseydi çok üzülürdü. En azından bir ısırık al direncin yerine gelsin. "

Ne kadar canı istemese de halsiz olmak ona iyi gelmediğini düşününce kabul etti.

"Tamam."

Kerem, babasının elinden alıp tostu yemeye başladı. Yedikçe direncinin geldiğini hissedince kısa sürede tostun hepsini bitirdi. Babası tostunu bitirdiğini görünce gülümsemeden edemedi.

Kerem, Zeynepin doktoruyla görüşüp izin aldıktan sonra yoğun bakıma girip sevdiği kızın yanına gitti. Gözleri dolmuştu yine. Sevdiği kızın elini tutup dudaklarına götürdü. Yine soğuktu pamuk elleri... Nefesiyle ısıtmaya çalıştı, hissedermişcesine... Sonra kapalı gözlerine baktı konuşmaya kendini hazır hissetti.

"Yarim... Geleceğim... Şimdi açsan o güzel gözlerini gülümseyerek baksan bana, seni seviyorum desen, inan ne dert kalır ne de tasa... Şimdi sen her gün en güzel rüyalardasındır, bense her gün kabusla uyanıyorum her doğan güne... Uyandır beni bu kabustan, çünkü orda sen yoksun ve ben kendimi çok yalnız hissediyorum. "

Tutamadı gözyaşlarını genç adam. Sevdiği kızın eline aktı her dökülen yaş. Genç adam o kadar çok ağlıyordu ki göremedi gözyaşlarının arasından sevdiği kızın parmağını oynattığını...

***
Derin bir sessizlik oluştu evin içerisinde... Herkes babamın ağzından çıkacak olan kelimeyi duymayı bekliyordu. Babamın bakışları ise bana doğru dönüktü ve işte beklenen o soru...

"Kizum sen ne diyisun ? Keremle evlenmeyu isteyi misun ? "

"Evet, babacığım."

"Ee madem kizum isteyi bende verdum gittu. "

Salonun içinde kuvvetli bir alkış sesi yükselirken Keremle birlikte ayağa kalkıp el öpmeye başladık. Sıra yüzüklere geldiğinde Keremin babası ikimizin karşısına geçip küçük bir konuşma yaptı :

"Dilerim çok mutlu olursunuz, hadi hayırlısı olsun."

Diyerek kırmızı kurdaleyi kesti. Annem yaptığı yemekleri ikram ederken Yağmurla bende ona yardım ediyorduk.

Saat epey ilerledikten sonra koyu sohbet sona erip, herkes yavaş yavaş kalkmaya başladı. Üzerimde tatlı bir yorgunluk vardı ama sevdiğim adam için her şeye değerdi. Herşeyin bu kadar hızlı olmasına mı ? Yoksa sevdiğim adamla hiç ayrılmayacağım günlere az kaldığına mı sevinsem bilmiyordum ? İkisi de aynı yere çıkıyordu gerçi. Sevdiğim adam bugünden itibaren sözlüm olmuştu artık.

Etrafı toplamaya yardım ettikten sonra odama geçip günlerdir elime almadığım günlüğüme bir kaç şey yazmaya başladım.

"Uzun bir yolculuğa çıktım hayatımı sorgulamak için... Sonra senin sayfalarında buldum hayatımı, düşüncelerimi, verdiğim kararları... Sana yazdıkça buldum doğru yolu sanki her temiz sayfanda bana ışık tuttun karanlık giden hayatıma. Günlüğüm... Ben bi adama çok aşık oldum ve onunla birlikte tüm geçmişimi yakıp kül ettim. Şimdi arkama bile bakmadan onun elinden tutup geleceğimizi kurmak için adım adım ilerliyorum. Bu sefer kaderimi kendim çiziyorum çünkü biliyorum ki sonuna kadar gideceğim bu yolda düşsem bile elimden tutacak biri var. "İyi ki" de var...

Mahalle Kızı #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin