Selam ✋ yeni bölüme hoşgeldiniz ❤ hikayenin sonlarına doğru yaklaşıyoruz. Bu arada geç gelen bölüm için çok özür dilerim. Buraya zor zaman bulabiliyorum ve ilham dediğiniz şey de öyle kolay gelmiyor ne yazık ki. Müzik yine bölümle çok uyumlu oldu. Bu bölümü de yorumlarınıza göre yazmaya çalıştım umarım olmuştur. Yorumlarınızı eksik etmeyin diyorum ve sizi hikayeyle baş başa bırakıyorum. Keyifli Okumalar ❤🐞☕
Soğuk esen rüzgarla çileyen yağmur sessizliğin melodisini çalıyordu. Etrafta bir tane esnaf kalmamış yağmur yağacağı için dükkanlarından kimse dışarıya çıkmıyordu. Melahat abla da aceleyle balkonda astığı çamaşırlarını çıkarıyordu. Soğuk sonbahar akşamında sokakta olan sadece iki kişi... Gözler konuşuyor diller şimdilik susuyordu. Uzaktan gelen kestane arabasının dumanı kokuyor, ikisi de derin nefes alıp veriyordu. Küçük bir yakınlaşma sonucunda birbirine değen parmaklar... Alınanan nefeslerin sıcaklığı... Gittikçe hızlanan kalp atışları...
Genç adamın söylemek istediği çok şey vardı. Ama bu anı bozmak istemiyor, her saniyesini boşa harcamak istemiyordu. Genç kız ise heyecanını bastırmış, gülümseyen yüz ifadesinin yerini öfke almıştı. Genç adam sevdiği kızın yüz ifadesinin değiştiğini görünce şaşırmış neden öyle baktığını sormadan edemedi.
"Neden öyle bakıyorsun ?"
"Çünkü sana çok kızgınım da ondan."
"Ne söylesen haklı...."
"Neden ziyaretime bir kere bile gelmedin ?"
Genç adam eğdiği başını yerden kaldırıp sevdiği kızın gözlerinin içine baktı. Bu bakışların altında kendini tutamayıp açıklama yapmaya başladı.
"Bir gün bile yanından ayrılmadım desem yalan söylerim haklısın, çünkü sadece bir gün yanından ayrılmak zorunda kaldım. Sen uyuduğun her gün ben yavaş yavaş ölüyordum. Sevdiğim kız içerde yatarken ne uyku uyuyabildim nede yemek..."
Kerem, Zeynep'in kahkaha atarak gülmesiyle konuşmasını yarıda bırakırken yüz ifadesine bir kez daha anlam veremiyordu. Ama o kadar güzel gülüyordu ki kendisi de gülümsemeden edemedi.
"Hepsini biliyorum, sadece bir kez de senin ağzından duymak istedim. Ama sadece bir şeyi bilmiyorum onu da öğrenmek için geldim."
"Bilmek istediğin nedir ?"
"Babamla ne konuştunuz ?"
"Senin mutluluğunu. İki erkeğin de en çok istediği şeyi."
"Sonuç ?"
"Baban gitmemi istedi senin mutluluğun için. Ama ben senden bir türlü gidemiyorum Zeynep, yapamıyorum. Eğer sende baban gibi düşünüyorsan işte o zaman ardıma bile bakmadan giderim kaybedecek tek şeyim sen olsan bile."
"Çocukluğumdan beri aşık olduğum adam beni aldatıyor, sonra beni ölüme sürükleyen hastalık karşıma çıkıyor. Ama bunların hepsini atlatmam da sen yanımda oluyorsun. Yoğun bakımda yattığım günden beri seninle ilgili rüyalar görüyorum, sahilde el ele yürüyüşümüz, en sevdiğim çiçeği satın alman, beni babamdan istemen, babamla birlikte Trabzon maçını izlemen, kına gecem, evlenmemiz, balayımız ve doğacak olan oğlumuz... O kadar gerçekçiydi hiç uyanmak istemediğim en güzel rüyaların içinde bulunuyordum. Sonra bir gün rüyamda ağladığını gördüm meğer rüya değil gerçekmiş, o gün sen ağladığında kalbim durmuş senin hatan olduğunu düşünüp mahvolmuşsun. İşte bu kısmı öğrendiğimde kalbimde bir yer kopuyor gibi hissettim. Benim için ilk defa ağlayan, en kötü günlerimde yanımda olan, her şeyden geçtim ben ölmek üzere iken o bin kere ölüyormuş gibi hisseden insan bu dedim benim aşık olacağım, benim sevgimi hakedecek insan bu, şimdi ben sana nasıl git diyeyim gidersen kalbimi de yanında götürmüş olursun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Kızı #Wattys2015
Fanfiction" Benim Mahallem Ailem Gibidir... Bakkalı, Marketi, Kasabı, Pastanesi, Pazarı... En Önemlisi De İnsanları Çok Cana Yakındır... Benim Mahallemde Şen, Şakrak, Çocuk Sesleri Hiç Eksik Olmaz. Heleki Keyfim Yerindeyse Sokağın Ortasında Roman Hava...