- Şey Derin.Sana birşey diyeceğim.Ama üzülme.Derin anlamayan gözlerle bana baktı.
Devam ettim:
- Burak ile İnci sevgililermiş.
Derin: - Ne saçmalıyorsun sen?
- Ne saçmalıycam be.Mahallenin dilinde.Banada Serhat söyledi.Hem Sibel'e de Şakir söylemiş.
Derin: - Gerçekten doğru mu?İnanmıyorum ya.Sibel ciddi mi?
Sibel: - Aslında evet.Doğru söylüyor.İlkte bende inanmadım ama Şakir söyleyince inanmak zorunda kaldım.
aha bizim sulu gözün gözleri yine dolmuştu.Yaş aktı akacak.Kıyamam ki?ya ama hep böyle mi olacak?bıktım artık bunların aşklarından.Tamam üzülmüyor değilim.Ama onlarada çok kızıyordum.Hemen aşık oluyorlardı.Yavaşça Derin'e doğru eğildim.
- Derin ağlama,değmez ki bir erkek için.Valla moruk değmez!.Tam bir gerizekalıyım.Çünkü nasıl konuşmam gerektiğini bilmiyorum.O an ne düşünüyorsam anında söyleyen bir yapıya sahipim.Bazen iyi olur bu,bazense kötü oluyordu.Ve ben hissetmeye başlamıştım.Buda kötü olacak gibiydi.
Derin: - Ya bizi hiç anlamıyorsun değil mi?hadi onu geç anlamaya dahi çalışmadığına kalıbımı basabilirim.Derin içindeki nefreti bana kusmaya niyetliydi.Sonra devam ederek: Ya sen bizim arkadaşımıssın.Tamam anlamaz dedik.Aşkı bilmez dedik.Ama bu kadarıda fazla.Bize destek olacağın yerde,ha bire onları kötüleyerek nefret etmemizi sağlıyorsun.
- Tamam işte soğutuyorum sizden,daha ne istiyorsun dedim.Sırıtarak.Ama pişman oldum güldüğüme.Derin o kadar ciddi bakıyordu ki karşımda.Korkmadım tabiki bakışlarından.Yalan hayvan gibi korktum.
Derin: - Sen hâlâ işin dalgasındasın be Seranay, hiç ciddileşmiceksin değil mi?
- Ne dalga geçicem.Ben size doğruları söylüyorum.Ama siz o çok doğru bildiklerinize inanmaya devam edin.Sonunda siz zararlı çıkacaksınız.Neyse ya benim keyfim kaçtı.Ben gidiyorum.Derin ve Sibel aynı ağızdan:
- " İyi olur!"dedi.
Bende surat asarak yanlarından gittim.