Ve ben hemen araya girdim.
- Ya arkadaşlar tartışmayın.Güzel bakan,güzel görür.
Serkan: - Haklısın.
Şakir: - Kesinlikle.
Burak: - Bana mı laf çarpıyorsun bu halinle bile?diyerek alaycı bakışlarını sürdürdü bana.Zaten onun yüzünden bu haldeydim.
- Hâşâ,sana nasıl laf çarpıcam ben.Benim ne haddime?ya Derin bunu nasıl seviyor?Abi sadece dış güzelliğe bakıyorlar.Tamam kumral ve uzun olabilir.Ayrıca güzelde gözleri var diye ,onun bu bitmek bilmeyen egosunu görmezden gelemezki!.
Burak: - Ya tamam,cidden halim yok.Tartişamam.Gideyimde eve üstümü değiştireyim.Ter içinde kaldım.
Lafın arasına hemen Şakir atladı:
- İnsaf ya.Ter mi?ya abi bir damla terin yok.Bu neyin havası?
Hep birlikte gülüştük.Hayret.Bay kibirlide güldü bu sefer.Hiç söylemek istemesemde.Gerçekten gülmek fazlası ile yakışıyor ona.Kesin gülüşleri ile kızları tavlıyordur.
Burak: - Oğlum sen anlamassın.Bizim sevgilimiz var.Dikkat etmemiz lazım böyle şeylere.İğrenir ,falan.
Sakir: - Hemende at havanı.Allahtan bir sevgilin var.Sende ,bende biliyoruzki oynuyorsun o kızla.
Serkan: - Bencede yazık ya kıza,oynama duygularıyla.Kaptırır kendini.
Ve yine kendimi içten bir şekilde tebrik ettim.Biliyordum kızla oynadığını.Herşey neşesine,eğlencesine.Kızı hiç düşünümüyordu bile.Ve Sen; "Dilerim ki,günün birinde karşına bir kız çıkar,ve bu yaptıklarının acısını senden fitil fitil çıkartır!.Hissediyorum olacak.
Burak konuşmaya devam etti:
- Oğlum sizene,hayat benim,oyunda benim.Hem böyle şeyleri konuşmayın böyle ortamlarda.Beni işaret ederek susun dedi.- Ya Burak sanki bilmiyorum seni,benden mi saklıyorsun.Ama yanlış yoldasın .Bil!
Burak: -Bu 2 oldu.Bu sabahta nasiat verdin sanırsam.Nerden biliyorsun yanlış yoldayım?
- Yaptığın hâl ve hareketler onu işaret ediyor,Burak.Ben uyarayımda.Ne saçma sapan şeylerle uğraşıyorsunuz.Bekarlık sultanlık!.Sevgili falan.Sıkıcı işler.Aptallık!.
Burak: - Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
-Tabiki,sen ne sandım.Dedim hafif gülerek.
Burak: - Sevgilin var sanıyordum.Ama şimdi düşündüm ki sana kim bakar?haince sırıtarak bana baktı.
- Ne sevgilisi be,ayrıca sana bile bakılıyorsa bu dünyada,bana hayli hayli bakarlar.Ha,onların bana bakmasına gerek yok.Ben onlara bakmıyorum zaten.Şakir araya girerek:
- Aslında haksızlık ediyorsun,Burak.
Bence gayet tatlı ve çok güzel bir kız Serenay.Yanlış anlama ama Seranay böyle.Hem unuttun mu?sende bir zamanlar...Burağın onu dürtmesi ile Şakir birden sustu.Ne olduğunu anlamadım.Şakir'e dönerek:
- EywAllah,Şakir.Yanlış anlamam seni.Kardeşim gibisin.
Şakir: - Aynen biliyorsun beni.Ayağa kalktım hafif.Artık gitsem iyi olacaktı.
Birden düşecek gibi oldum.Ve bileğimin kavrandığını hissettim.Burak bileğimi tutmuş.Ve donuk bir şekilde:
- İyi değilsin,çok sert vurdum ayağına.Seni evine kadar ben götürmeliyim.
Hemen bileğimi çektim elinden.
- Tamam ,ısrar etmeyeceğim.Gerçekten iyi hissetmiyorum.
Burak yavaşça yanıma gelip,benimle yürümeye başladı.Sonra Şakir ve Serkan'a selam verip,bizim eve doğru ilerlemeye başladık.Bir ara tekrar düşecek gibi oldum.Ama düşmedim.
Burak: - Koluma gir istersen,kötüsün.
Nerden nereye.Nefret ettiğim insana mecburdum şu anda.O kadar kötü bir durum ki.Çok iğrenç.Allah kimseye yaşatmasın.Dediğinde haklıydı.Ama ben kendimden yine taviz vermedim.
- Gerek yok,yürürüm ben.
Burak: - Bir kez inat etme,güven bana.Hadi.
Sana güvenmek mi? sen aklını kaçırdın sanırım.Yavaş gel.Erkeklere asla güvenilmemesi gerektiğini bi kitapta okumuştum.Ve kendimi ona kabullendirmiştim.Asla
güvenme!
Burak: - Hadi Serenay?
- Tamam dedim somurtarak.Başka çarem yoktu.Bu konu güven ile alakasızdı.Ne alaka güven.Her neyse tabiki ona güvendiğim için koluna girmedim.Sadece canım yanıyordu.
Yavaş yavaş ilerledik.Derin beni bu vaziyette,Burak'ın koluna girmis görse.Yanlış anlayacaktı.Kendi kafasında binbir çeşit senaryolar uyduracaktı.İnşAllah görmez diye geçirdim içimden.Sonra Burağa dönerek:
- Ya koluna girdim ama,İnci görse yanlış anlayacak.En iyisi çıkayım.Tam kolumu çıkarıyordum ki Burak bunu durdurdu elleriyle.Sonra tekrar koluna girmemi sağladı ve bana bakarak konuştu:
- Saçmalama Serenay,şu halini görmüyormusun dedi ayağımı işaret ederek.sonra devam etti:
Görsede,umrumda değil.Sen benim yüzümden bu haldesin.Anlamıştı sonunda.İyi ,adam oluyosun bay kibirli!
- peki,dedim.Sonra tekrar çenemi tutamadım ve en çok merak ettiğim soruyu sordum:
- Neden kızları oynatıyorsun.Her çiçekten bal alıyorsun.Bunu yapınca eline ne geçiyor!
Bu lafıma benim aksime o güldü.Gözlerini gözlerime kenetledi.
- Canım istiyor,elbet bir çiçekte dururuz ha Serenay?
-Sadece bu mu?
Burak: - Bu.Ya sen kafanı yorma böyle şeylere.Geldik zaten kendine iyi bak.Tekrar özür dilerim.
Ve buda 3.İşte böyle dile bakalım Burak efendi.Hiç ümidim yoktu.Ama bir gün içinde 3 tane özür.Aştın sen kendini.Egoist!Köpek!
Ego yığını!
Köpekte olsa en azından insan taklidi yapmakta oldukça başarılıydı.Boşuna demiyorlar?Hayvanlar zeki varlıklardır. Zeki oluşu sayesinde ,1 günlüğüne bile olsa insan taklidi yapmayı kavramıştı.Al sana kanıt.Kendi düşüncelerimden sıyrılıp Burak'a döndüm.
- Teşekkür ederim.Saol herşey için.
Burak: Rica ederim.Kendine iyi bak.Dedi ve gözden kayboldu.
Bende zili çaldım.Kendimi masum bir hale sokup,ağlamaklı bir sesle Feryal'in kapıyı açmasını bekledim.
